Türk

turizmini

bekleyen

tehlike…

 

Necdet B.SİVASLI

 

Geçenlerde bir yazı yazmış ve “Rus turist Türkiye’yi pahalı buluyor. Daha ucuz tatil yerlerine gidiyorlar” demiştik. Rus turistlerin önemine değinip” Rusları kaybetmeyelim” diye de eklemiştik. Yaklaşan tehlikeye dikkat çekmiştik. Şimdilerde bu tehlike ile karşı karşıyayız.

İşte bu nedenle turizmimizi bekleyen tehlikeye parmak basmak istiyoruz. Her ne kadar Türkiye’ye ilgi yine ilk planda görülüyorsa da “Pahalı ülke” imajı bizi altlara itebilir.

Konu sadece Rus turisti etkilemiyor. İngiltere, Almanya , Hollanda ve Belçika gibi ülkelerde de Türkiye pahalı ülke olarak görülüyor.

Enflasyon ve ekonomide geçirilen sarsıntı turizmimizi kökünden etkileyecek ve dengeleri de değiştirecektir.

Turizm sektöründeki gelişmeleri değerlendiren ATOR Başkan Yardımcısı Taras Kobishchanov, 2025 yılında turist tercihlerini ve artan tur fiyatlarını değerlendirdi. Kobishchanov’un açıklamaları, yurt dışı turizminde fiyat artışlarının devam edeceğini ortaya koydu.

Kobishchanov, 2025 yılında Türkiye’nin, geniş otel kapasitesi ve Rusya’ya yakınlığı nedeniyle lider destinasyon olmayı sürdüreceğini söyledi. Ancak uçuş programlarının hacmi ve jeopolitik gelişmeler, Tayland ve Mısır gibi destinasyonların sıralamada değişiklik yapmasına neden olabilir.

Türkiye’de döviz kurunun stabil görünmesine rağmen enflasyonun yüzde 50’ye yakın seyretmesi, otellerin fiyatlarını artırmasına yol açıyor. “2024’te euro/lira kuru yıl boyunca neredeyse sabit kaldı ama enflasyon baskısı otelleri zorluyor. Bu durum, 2025 yılında fiyatlarda ciddi artışlara neden olacak” dedi.

Diğer destinasyonlarda da benzer durumlar yaşanıyor. Tayland’da otel fiyatlarının Çin pazarının büyümesiyle belirgin şekilde arttığını ifade eden Kobishchanov, BAE’de ise döviz fiyatlarındaki artışın sınırlı kaldığını belirtti.

Kobishchanov, Türkiye’nin zorlu bir yol ayrımında olduğunu vurguladı: “Ya liranın değer kaybı gibi sert bir önlem alınacak ya da artan tatil fiyatları nedeniyle pazar rekabet gücü kaybedecek. Bu durumda turistler alternatif destinasyonları daha fazla değerlendirebilir.”

2025 yılında Rus turistler için Türkiye’nin liderliğini koruması beklenirken, sektörün fiyat artışları ve kalite düşüşü gibi risklerle karşı karşıya olduğu açıkça görülüyor.

2024 yılı boyunca, Rus vatandaşlarının yurtdışı emlak alımlarındaki talep yaklaşık yüzde 25 oranında azaldı. Kommersant gazetesi, özellikle Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi popüler destinasyonlarda bu düşüşün daha belirgin bir şekilde hissedildiğini yazdı.

Gazeteye konuşan uzmanlar, 2022-2023 yıllarında yaşanan talep artışının büyük ölçüde doyuma ulaştığı ve uluslararası ödeme işlemlerindeki zorlukların bu düşüşte etkili olduğu görüşünde. Türkiye’deki emlak alımları yüzde 48,6 oranında gerilerken, BAE’de bu oran yüzde 40,4 olarak kaydedildi. TÜİK verilerine göre, 2024 yılında Türkiye’den alınan konut sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 45 azalarak yaklaşık 1100’e düştü. Benzer şekilde, Mısır, Kıbrıs, Finlandiya ve İtalya gibi ülkelerde de talepte ciddi düşüşler gözlemlendi.

Uzmanlar, bu gerilemeyi birkaç faktöre bağlıyor. 2022-2023 yıllarında yoğunlaşan talep, yatırım ve yer değiştirme amaçlı işlemleri içerirken, 2024’te yatırımcı ilgisinin azalması dikkat çekti. Bunun yanı sıra, Ruble’nin değer kaybetmesi ve yurtdışı ödeme sistemlerinde yaşanan zorluklar, satın alma işlemlerini etkileyen diğer önemli unsurlar arasında yer aldı. Türk Rus’ta yer alan habere göre, Karadağ ve Bulgaristan gibi ülkelerdeki talepte ise sınırlı artışlar görüldü.

Birçok Rus alıcının ilgisi, düşük maliyetli destinasyonlara kaymaya başladı

Birçok Rus alıcının ilgisi, düşük maliyetli destinasyonlara kaymaya başladı. Güneydoğu Asya, özellikle Tayland ve Bali gibi bölgeler, hem yaşam hem de yatırım amaçlı cazip birer seçenek olarak öne çıkıyor. Bu bölgelerdeki emlak fiyatlarının 100 Bin Dolar gibi nispeten düşük seviyelerde olması, daha geniş bir kitleye hitap etmekte.

Sektörel uzmanlar, 2025 yılı için beklentilerin dengeli olduğunu ifade etti. Talep seviyesinin 2024 yılındaki seviyelerde kalması öngörülüyor. Ancak, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve jeopolitik riskler piyasa üzerindeki baskıyı sürdürebilir. Bununla birlikte, Asya ve Macaristan gibi bölgelere yönelik ilginin artması, piyasanın toparlanmasına katkı sağlayabilir.