,

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada TBMM Başkanı Numan Kurtulmuşa çok sert cevap verdi.

İsim vermeden Kurtulmuş’a sert sözlerle yüklenen Bahçeli,şunları söyledi:

“Daha doğmadan yeni anayasa hazırlığını ve heyecanını sakatlamanın sakıncaları saymakla da bitirilemez. Bilhassa Anayasa’nın ilk dört maddesi her türlü tartışmanın ve arayışın dışındadır. Çünkü ilk dört madde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş kilidi, kurucu kimliği, varlık ve birlik simgesidir. Anayasa’da imtiyazlı bir zümre halihazırda bile yoktur. İlk dört maddede açılacak bir gediğin duracağı yer de yoktur. ‘Devletin ülkesi ve milleti olmaz’ diyenlere sesleniyorum, bu iddianın teknik, akademik, fikri, siyasi ve hukuki hiçbir bağlayıcılığı ve ikna edici yönü bulunmamaktadır. Devletin ülkesi vardır, o da Türk vatanıdır. Devletin milleti vardır, o da Türk milletidir. Devlet, pozitif hukukun yürürlükte olduğu normlar sistemidir. Bu sistem ülke, insan topluluğu ve egemenlik üzerine bina edilmiştir.”

Devletin ülkesel birliktelik olduğunu söyleyen Bahçeli, var olan bir devlet eğer toprağını, yani ülkesini kaybederse, devlet vasfını kaybedeceğini vurguladı. Devletin, ülkesini kazanma yollarının da belli olduğunu onlarında keşif, fetih, işgal, ilhak ve devir olduğunu söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:

“Anayasa’nın ilk dört maddesini sulandırmak, demokratik bir angajmanın neticesi olmayıp gizli saklı emellerin tezahürüdür. Buna izin veremeyiz, buna seyirci kalamayız, mevkii ne olursa olsun hiç kimseye eyvallah etmeyiz. Anayasanın ilk dört maddesiyle meselesi olanların Türkiye Cumhuriyeti ile meselesi vardır ve bizim de onlarla görülecek hesabımız olacaktır.”

 “ÖNCE ÜLKEM VE MİLLETİM, SONRA PARTİM VE BEN”

Bahçeli, siyasetin, etrafı kordonla çevrilmiş bir ring alanı, siyasetçilerin de üzerlerine bahis oynanan boksörler olmadığını belirterek, Türkiye’nin bugünkü hassas ve nazik döneminde herkesin sorumluluk ruhuyla, uzlaşmaya yatkın davranış kalıbıyla ve üslup saygınlığıyla hareket etmesinin yegane dilekleri olduğunun altını çizdi.

İster bireysel, isterse de toplumsal düzeyde olsun, huzurlu, mutlu, dengeli, düzeyli ve barışçıl bir hayatın muhakkak surette ahlaki bir boyutu olduğunu ve olması gerektiğini belirten Bahçeli, bu ahlaki boyutun eşgüdüm halinde ve eşzamanlı muhafazasının sorun çözme kültürünü destekleyeceğini, “biz” duygusuna güç vereceğini söyledi.

Her şeyin Türkiye için olduğunun altını çizen Bahçeli, “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” anlayışının siyasetlerinin ana omurgası olduğunu kaydetti.

Bahçeli, 29 Ekim’den itibaren Erzurum’dan başlayacak “Bir ve Beraber Hilale Doğru Türkiye Toplantıları”nın ilhamının birleştirici ve bütünleştirici siyasetlerinin müessir atılımı olduğunu ifade etti.

“DEVLET MİLLETTİR, MİLLET DE DEVLETTİR”

Omurgasız vücudun cesetten ibaret olduğunu belirten Bahçeli, “Biz ceset olmaya değil, aziz milletimiz, cennet vatanımız ve geleceğin Türk evlatları için dipdiri olmanın amaç ve azmindeyiz.” dedi.

Tarihin sararmış ve solmuş yapraklarından araya araya bulup çıkardıkları nice acı veya parlak hatıranın ivmesiyle istikbalin yol haritasını çizmenin, istiklali ve milli varlığı canları pahasına korumanın derdinde ve peşinde olduklarını ifade eden Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Tarih, geçmiş olayların pul koleksiyonu yapar gibi toplanmasıyla sınırlı gösterilemez, takdim ve teşhir edilemez. Yayı ne kadar geriye çekersek oku o denli uzağa atmamıza benzer şekilde, ne kadar geriye bakarsak, o kadar uzağı görmemiz kaçınılmaz bir hayat ve tarih gerçeğidir. Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş köprüsü TBMM’dir. Hazırlık ve mayalanma dönemi ise kongreler marifetiyle, yani demokratik yollarla icra edilmiştir. Silah, siyaset ve stratejiye tutunmuştur. Aşağıdan yukarıya doğru yükselen bir seçim, temsil ve vekalet ağı üzerine kurulu bulunan ve katılımın esas alındığı kongre hareketleri Osmanlı İmparatorluğu’nun içine düşmüş olduğu derin bunalımın ancak demokrasi ile çözülebileceğini göstermiştir.

Kısaca temas etmek isterim ki, Türkiye Cumhuriyeti bir demokrasi zaferi, mücadele bereketi, muazzam bir halk hareketidir. Millet, devleşmiş, devletleşmiş, müstevli akınlarını devirmiştir. Anlatmak ve açıklamak istediğim özetle şudur: Türk devlet felsefesine hangi açıdan bakarsak bakalım, devlet millettir, millet de devlettir. Devlet, ülkesi ve milletiyle bir ve bütündür. İkisini birbirinden ayırmak, ayrı değerlendirmek, zaman zaman da çatıştırmak fahiş bir yanlış olmanın yanı sıra, devlet umurunu ve onurunu hazmedemeyen nevzuhur demokrat yobazlarının handikap ve hüsranıdır.”

Bahçeli, “coğrafyamız tartışılırsa milletimiz, milletimiz tartışılırsa devletimiz, devletimiz tartışılarsa bayrağımız, bayrağımız tartışılırsa varlığımız ortadan kalkacaktır.” ifadesini anımsatarak, “Devleti milletten ayırmak, milleti devletten ayrıştırmak su katılmamış bölücülüktür ve çok tehlikelidir. Vilayet-i Şarkiya Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti’nin Erzurum Şubesi’nin bir belgesinde 9 Mart 1919 tarihli Beyannamesi’nde geçen Türk milleti ifadesi işin özünde anlamasını ve almasını bilenler için hayranlık uyandıran mesajlarla doludur.” dedi.