İKİNCİ AÇILIM DÖNEMİ Mİ?

 

Ekim 2024’ün ilk gurup toplantısında, MHP Genel Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisini ve Halk
TV’yi, Sinan Ateş davasına yaptığı göndermenin ardından, tehdit etmişti.

 

Bahçeli’nin saatler sonra, TBMM 28. Dönem 3. Yasama Yılı Açılış Töreni’nde, CHP Genel
Başkanı ile gerçekleştirdiği diyalog ile Erdoğan’ın, İsrail’in Türkiye’ye saldırabileceği imasını
harmanlayan kesimin ilginç senaryolarıyla birdenbire inşa edilen milli gündemin cazibesine
odaklanmak, yurdum insanı bakımından, kolaydı esasen.

 

Saatler önce söylediği zehir zemberek sözleri için Bahçeli: “Birbirimizi kırmıyoruz inşallah.
Üzülme, bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor” derken, bir taraftan siyasetimizin
gerçek yüzünü gösteriyor, diğer taraftan da Erdoğan’ın aynı gün vurguladığı birlik çağrısı için
tutum alıyordu inceden inceye… CHP Genel Başkanı Özgür Özel de benzer bir özen içindeydi
açıkçası; Bahçeli’nin tavrına uygun yanıtlar veriyordu tembihlenen bir genç edasıyla. “Herkes
doğru bildiğini söylüyor” diye başlayıp, “önemli olan saygıda ve sevgide eksiklik
göstermemek” diye sürdürüyordu sözlerini.

 

Erdoğan’ın imasını, bölgemizde yükselen alevlerin ürküten hacmi bakımından (BOP
kapsamında) yorumlamayı ertelemek, siyasi gerçekliğimiz bakımından, uygun olur sanırım;
DEM Partililere de aynı sıcaklıkta yaklaşan Devlet Bahçeli’nin, ikinci açılım dönemi olarak,
politik yeni bir yolun işaret fişeğini atıp atmadığını kısa bir zaman diliminde öğreneceğiz nasıl
olsa. Bu konuya ilişkin sezgilerimizi, DEM Parti Gurup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit’in 2 Ekim
2024 te Euronews Türkçe’ye yaptığı açıklama etkilese de, politik zikzaklarla viran olan
siyasetimizi bir süre izlemekte yarar vardır kuşkusuz.

CHP’nin hallerine gelince; şimdiki ve bir önceki genel başkanı ile onların destekledikleri
Cumhurbaşkanı aday adayı belediye başkanlarının çekişmesine dair herhangi bir şey
söylemek, insanın içinden gelmiyor doğrusu. Ülkenin devasa sorunlarına ışık tutması umulan
beceriksiz kadroların, iktidara nefes aldıran gündem yaratmaları karşısında ne söylenebilir ki?
Onlar için kısaca; “umut kırıcılar” denir belki.

06.10.2024

Ferruh SİDAR