Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, Zafer Partisi’nin gündeme ilişkin görüşlerini paylaştı.
Video indirme linki: https://we.tl/t-dHN3NiuTPp
Azmi Karamahmutoğlu: Milyonlarca öğrencimiz okullara gidiyor. Okula gidecek olan milyonlarca öğrencinin arasında bir öğrencimiz bulunamayacak. Bu küçük öğrenci, bu minik çocuğumuz için günlerdir süren endişeli bekleyiş ne yazık ki yerini acı ve üzüntüye terk etti. 8 yaşındaki Narin bugün okuluna gidemeyecek. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde kaybolup bir dere yatağında minik cesedi bulunan, katledilmiş halde bulunan bu küçük yavrumuza hayatı ve okulu geri verilemeyecek. Fakat vicdanlı ve adaletli devlet yöneticileri, adalet sahibi insanlar, Narin Güran meleğimiz için yapabileceğiniz bir şey var. O da onu bu kısa süre minicik yaşamından koparan şahıs ya da şahısları bulup devletin adaletinin önüne çıkarmaktır. Hukukun caydırıcılığı için bile olsa bunun gecikmeden yapılması, adaletin gecikmeden sağlanması elzemdir.
Bugün okula başlayan öğrencilerimizin toplam nüfusu 19 milyon, ne yazık ki bağnazlık ve ekonomik sorunlardan kaynaklı çocuklarının tamamını okula gönderemiyor ve eğitimden tasarruf ediyor.
Karamahmutoğlu: Teğmenlere sormak yerine Ali Erbaş’a sorsaydınız, ‘Elinde kılıç ile ibadethanede ne işin var Ali?’
Geçen hafta değindiğimiz teğmenlerin yemin törenine ilişkin konu, ne yazık ki Sayın Cumhurbaşkanının yine bir tezatlık sergilemesi, yine zıt bir söyleme savrulması sebebiyle bu hafta da gündemimizi meşgul ediyor. Ülkemizin Cumhurbaşkanı 20’li yaşlarının henüz başında olan bu pırıl pırıl, gencecik teğmenleri tehdit eder gibi konuşmuş, “Bunlar Evelallah temizlenecek” demiş. Sayın Cumhurbaşkanı, böyle bir şey olursa bunun adı temizlik değil, olsa olsa tasfiye olur. Türk Silahlı Kuvvetlerinden Mustafa Kemal’in askerlerini tasfiye ederseniz, elinizde ordu adına sadece kullanabileceğiniz SADAT kalır. Cumhuriyet Türkiye’sini kuran ilkeleri ve kurucu önderini hasmane düşüncelerle ve duygularla hedef tahtasına oturtan HAMAS ile bizim gidilecek bir yolumuz yoktur. Sizin var ise şayet dost olarak uyarılarımız olacaktır o yolun çıkmaz yol olduğu konusunda.
Halbuki AKP Sözcüsü Ömer Çelik, geçen hafta konuya ilişkin çok mutedil açıklamalar yapmıştı. Gayet ılımlı, kucaklayıcı, kırıp dökmeyen, derleyen, toparlayan bir açıklamada bulunmuştu ve partiniz ve hükümetiniz için acaba makule mi yöneliyorlar diye bir izlenim oluşmuştu. Fakat Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Parti hükümeti gördük ki sizin makuliyetiniz sadece bir hafta sürebiliyormuş. Yine bildik o ayrıştırıcı, dışlayıcı, cepheleştirici bir metin ile karşımıza çıktınız. O metni yazıp önünüze koyanlar sizin için iyi bir politik rota çizmiyorlar Sayın Cumhurbaşkanı.
Çünkü bu dil birliğe, beraberliğe hizmet etmiyor. Genç teğmenlerin resmi kıyafetlerinin bir parçası olan kılıçtan rahatsız olduğunuzu belirtmişsiniz. Oysa bu kılıç, o üniformanın bir parçası bildiğiniz gibi. O kılıcı kime sallıyorlar diye gereksiz bir alınganlık göstermişsiniz. Oysa Sayın Cumhurbaşkanı, rahatsız ve şikayetçi olunacak bir kılıç varsa o da resmi kıyafetinin bir parçası olmadığı halde, ibadethaneye elinde kılıçla giren, minbere kılıçla çıkan ve elinde kılıç ile vaaz veren Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın elindeki kılıç olmalıydı.
Keşke üniformasının bir parçası kılıç olan genç teğmenlere sormak yerine, keşke Ali Erbaş’a sorsaydınız. “Elinde kılıç ile ibadethanede ne işin var Ali? O kılıcı kime gösteriyorsun Erbaş?” diye, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a sorsaydınız Sayın Cumhurbaşkanı. Bu konuyu lütfen kişiselleştirmeyin ve öküz altında buzağı aramayın.
Bu gencecik teğmenler anne babalarının olduğu kadar bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak sizin de çocuklarınızdır. Bunlara sahip çıkın ve bu genç teğmenlere güvenin. Çünkü sayıları fazla değil ve bu genç teğmenler çok kıymetliler.