CHP;li Süllü:
“Dışişleri Teşkilatı Güçlendirme Vakfı ile Amaç Ticaret”
“Vakıf Mı Yoksa Arpalık Mı?”
“Vakıf AB ve Tüm Dış İlişkilerimizdeki Sorunları Artıracak”
Jale Nur Süllü, TBMM Genel Kurulu'nda Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanun Teklifi'ni
eleştirdi: “Kanun teklifi, adından tutun da maddelerine ve yaratacağı sonuçlara kadar büyük sorunlar
içermektedir. Dışişleri teşkilatını destekleme gerekçesiyle kurulan bir Vakıfa abartılı düzeyde mali ve
finansal hareket olanağı sağlayan maddelerden, denetimden uzak kurulacak eğitim kurumlarına,
mütevelli heyetinde yer alacaklarda liyakat yerine sadakatin ön planda olacağından tutun da finans
uzmanına dek ‘vakıf’ yerine ‘arpalık’ tabir edeceğimiz bir şirket yapılanması açıkça görülmektedir.
Böylesi bir ticari şirket yapılanması, Dış İşleri teşkilatını güçlendirmek yerine, itibarını zedeleyerek
zaten yalpalayan AB ve tüm dış ilişkilerimize daha da zarar vereceğinden tarihî sorumluluğumuz
gereği şiddetle bu kanuna karşı çıkıyor ve geri çekilmesi gerektiğini vurguluyoruz.”
TBMM Genel Kurulu'nda Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanun Teklifi üzerine konuşan
CHP Eskişehir Milletvekili ve Avrupa Birliği (AB) Uyum Komisyonu üyesi Jale Nur Süllü, Kanun’un
Dışişleri teşkilatının, AKP iktidarının siyasallaştırdığı, keyfileştirdiği dış ilişkiler yapısına evrilmesi ile
güçsüzleştirildiğini vurguladı. Süllü, güçsüzleştirmenin monşer ifadesiyle saygın eğitim
kurumlarından eğitim almış, hariciye geleneğiyle yetişmiş diplomatları ayrıştıran tutumla liyakat
yerine, eş, dost, akraba ve sadakat ilişkileriyle yapılan atamalarla başladığını söyledi. Bu
güçsüzleştirmenin diplomasinin deneyimli hariciyecileri dışarda tutarak kapalı kapılar ardında dış
siyaseti, iç siyasete malzeme olarak kullanmaya yönelik keyfiyete göre değişen söylemlerle devam
ettiğine ve bu uygulamaların dış ilişkilere verdiği zarara yönelik saptamalarda bulundu.
VAKIF DIŞ İLİŞKİLERDE HANGİ SORUNU ÇÖZECEK?
Süllü, “'Dostum Esad'tan 'Esed'e evrilen, Gazze'ye timsah gözyaşları – İsrail'le ilişkilerin sürmesi,
sınırların kevgire dönmesi, para karşılığı ülkemizdeki mülteciler, ama entegrasyonu için hiçbir şey
yapmamak, bir gece yarısı kararıyla bir Avrupa Konseyi sözleşmesi olan ve kadınlara güvence
sağlayan İstanbul Sözleşmesi'nden keyfî bir kararla çıkılması, AİHM kararlarına uyulmaması, askıya
alınan özgürlükler, hukukun üstünlüğü, bir türlü fasılların açılmadığı AB ile kesintiye uğrayan ilişkiler
vatandaşlarımızın randevu bile alamayarak çektikleri vize çilesi” diyerek dış ilişkilerdeki sorun ve
yalpalamaları dile getiren Süllü, “adı Güçlendirme Vakfı olan vakfı kuracağız da bu ilişkiler
düzelecek, sorunlar çözülecek mi” sorusunu yöneltti.
GÜÇLENDİRME YERİNE SORUNLAR ARTACAK
Dış İşleri Teşkilatını güçlendirmek yerine, ticarete odaklanıldığının Kanun teklifinin maddelerinden
anlaşıldığını söyleyen Süllü, Vakfın Dışişleri Bakanlığına ait taşınmazlar üzerinde tasarruf sahibi
olması, Dışişleri Bakanlığının adının, itibarının ve otoritesinin doğrudan istismar edilmesi yoluyla
usulsüz ticari kâr elde edilmesinin önünü açacağını savundu. Vakıf sıfatının, geniş ticari yetkilere
sahip bir yapıya sağlayacağı vergi muafiyeti, Sayıştay denetiminin dışında tutulmasının yaratacağı
şaibenin Dış İşleri Bakanlığının itibarını da zedeleyeceğini belirten Süllü, ”daha Vakıf kurulmadan
Bakanlığın, İstanbul Boğazdaki arazisinin vakfa tahsis edileceği söylentileri dolaşmaya başladı,