ARTVİN’DE ORMANCILAR BEŞBİN FİDAN DAĞITTI
Artvin’de Cumhuriyetimizin 100. Yılı Kutlama Etkinlikleri Kapsamında Fidan
Dağıtımı Yapıldı
Haber:Hayati Akbaş
ARTVİN-Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlama etkinlikleri kapsamında Artvin Valiliğinin
koordinesinde Artvin Orman Bölge Müdürlüğü tarafından 5 bin fidan toprakla
buluşturulmak üzere vatandaşlara dağıtıldı.
Artvin Orman Bölge Müdürü Doç. Dr. Mimar Sinan Özkaya ve kurum personeli
tarafından zeytin, kestane, ceviz, elma, armut, kiraz ve fıstık çamından oluşan 5 bin
fidan Cumhuriyetimizin 100. yılı anısına toprakla buluşturulmak üzere vatandaşlara
ücretsiz dağıtıldı.
HOPA, “ARTVİN ÇEVRE VE EKOLOJİ SÖYLEŞİSİNE” EV SAHİPLİĞİ YAPTI
Cumhuriyetimizin 100. Yılı nedeni ile Karçal Dergisince düzenlenen “ Artvin
Çevre ve Ekoloji” söyleşisi Hopa Ticaret ve Sanayi Odası Salonunda
gerçekleşti.
Haber:Hayati Akbaş
HOPA-Cumhuriyetimizin 100. Yılı nedeni ile Karçal Dergisince düzenlenen “ Artvin
Çevre ve Ekoloji” söyleşisi Hopa Ticaret ve sanayi Odası Salonunda gerçekleşti.
Söyleşiye Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu ve Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu Konuşmacı olarak
katıldılar.
Söyleşi öncesi moderatör Taner Gökdemir, 100. Yıl kutlamaları çerçevesinde
düşünülen bu söyleşiyi Cumhuriyetimizin tarihsel geçmişi hakkında kısa bir bilgi
vermeden geçemeyiz diyerek demokrasi ve özgürlükler konusunda Osmanlıdan
günümüze geçen süreci değerlendirdi.
Adalet ve özgürlük kavramlarının insanlık tarihi kadar eski olduğunu belirten
Gökdemir, demokrasinin kurumsallaşması ülkeden ülkeye ve hatta kıtadan kıtaya
farklılık gösterebilir, Tanzimat ve Islahat Fermanı ve meşrutiyetin Osmanlıya
demokrasi adına yenilikler getirmesine rağmen bir yıl geçmeden kaldırılmıştır. Kanuni
Esasiye ‘nin 2. Meşrutiyet ile yürürlüğe girmesi hukuk açısında önemlidir. Çünkü 2.
Meşrutiyet sonrası hukuk kararları artık Şeyhülislamların yerine Kanuni Esasiye göre
sonuçlandırılıyordu. Atatürk’ ün kurduğu cumhuriyete ne isim verilirse verilsin altı
yüzyıl süren bir imparatorluğu demokrasi ve özgürlük yönüne çevirmenin önemli
olduğunu düşünüyorum diyen Taner Gökdemir Karçal Dergisini yayınlamasında
kendilerine yardımcı olan herkese ve özellikle Borçka Belediye başkanlığına teşekkür
etti.
Ardından söyleşiye devam eden Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ise şunları söyledi.
“Öncelikle ülkemiz ve yakın çevremizde nelere sahibiz ve neleri yitiriyoruzün bilinmesi
gerekir. Ülkemiz perspektifine baktığımızda Türkiye, bir ayrıcalık avantajına sahip
olmasının yanında bir sürü çevre problemleri yaşamaktadır. Anadolu’da 3.000 e
yakın endemik bitkilerin olduğunu söyleyen Kurdoğlu, dünyada doğa ve kültürel
varlıkların korunması için en çok yasanın Türkiye’de mevcut olduğunu fakat her
nedense bu varlıkların yok edilmesi için arkadan dolaşıp yasa çıkarmak isteyenler de
çok.
Bunun birçok nedenleri var özellikle az gelişmiş veya gelişmekte olan
ülkelerde yabancı sermaye daha rahat olabilmesi için bazı değişiklikler isteyebiliyor.
Ve ne acıdır ki ülke bu yatırımı çekebilmek için kendi doğal varlıklarını teslim
edebilmekte, onların yok olmasına göz yumabilmekte ve maalesef o ülkedekiler bu
şekilde kalkınabileceklerine de inanmaktadırlar. Adeta dereler, dağlar peşkeş
çekilmektedir. Oysa gelişme, çevreyi koruyarak olur ve bu bir zorunluluktur dedi.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu ise; “Anayasanın, iktidarın
nasıl elde edildiğini veya değiştiğini değil anayasanın ülkesel hükümlerin ne
olduğunu, çevre korumasının ne demek olduğunu, eko sistemin ne anlama geldiğini
üniversiteye yeni başlayanlar okusun ve geleceğe yönelik çalışmalarını buna göre
yapsınlar.1950 yılında mevcut orman kanunu ağaçlar ve dereler için tüzel kişilik
tanıyordu. Orman memurları vardı belinde silahı ormanı, ağaçları dereyi korusun
diye. Anayasanın 169 maddesi de meclisin bu konuda yasal düzenleme yapamaması
için de madde koyuyor. Çevrenin korunması için meclisin asli ve genel görevini
kısıtlıyor.