MUHALEFET MİYDİ SORDUĞUNUZ?
Ferruh SİDAR
Halen AKP Kurullarında bulunuyor olmasına dair ürettiğim sıkıntılı kimi gerekçeler bir
yana, Cemil Çiçek’in Anayasa değişikliği için yapılan 2010 referandumundaki rolünden
rahatsızlık duyduğunu düşünüyorum.
17/25 Aralık sürecinde hukukun çöktüğünü dillendirdiğinde, rejim değişikliğine gidilen
2017 referandumunun acil, toplumsal veya siyasi ihtiyaçtan kaynaklanmadığına dikkat
çektiğinde ve de geçtiğimiz günlerde; mafya Lideri Sedat Peker’i kast ederek, “söylediklerinin
binde biri bile doğruysa eğer, yargı harekete geçmelidir,” diye yaptığı uyarıda; iç sesi, net
olarak işitiliyordu Cemil Çiçek’in.
Ülke üzerinde örülü duran; mafya, siyaset ve medya ağına dair söylemler için yargıyı göreve
çağıran Cemil Çiçek dışında ikinci bir ses işitilmedi Cumhur İttifakı’ndan. Ayrıca, ortalıkta
dolaşan bilgi ve belgelere yanıt verilmemesi için de, uyarıldığı dillendirildi tüm kadroların.
Muhalefet de haliyle; deyim yerindeyse eğer, konunun üzerine kapaklandı tüm gücüyle…
Değil yurttaşın, yönetimin bile bir gün sonrasına dair öngörü barındırmadığı zamanları
korku ve kötü kokular içinde sürdürüyorken, nefessiz kalan insanlar, çıkış için, bir kapı
açmasını umuyor muhalefet partilerinin.
Onlar ise, beklentiler adına, birkaç AKP karşıtı gazete ve televizyona verdikleri demeç
dışında; TBMM Genel Kurulu’nda veya Gurup toplantılarındaki eleştirileriyle yürütüyor söz
konusu talihsiz süreci. Bir de çarşı-pazar dolaşıyorlar erken seçim ihtimaline karşı.
Milyonlarca insan muhalefet partilerinin yaptığı eleştirilerin tamamını gece gündüz
yapıyor aslında. Onlara eklemlenen mafya liderinin bilinen veya öngörülebilir çarpıcı
dillendirmeleri de işin cabası…
Millet İttifakını oluşturan parti yetkililerine; 2019 seçimlerinin ardından, ittifakın
sürdürülüp sürdürülmediği sorulduğunda, ittifakın sürdürüldüğüne dair yanıtlar gelmiyordu
bir türlü. Yeniden ittifak oluşturulup oluşturulmayacağına ilişkin sorular da; şartlar neyi
gerektiriyorsa ( tek başlarına iktidar olma ihtimali varmış gibi davranarak) oturulup, bir
değerlendirme yapılabileceği türünden “kem kümler halinde” karşılık buluyordu.
Nefes aldırmayan bir kâbus; kendini gösteren bir karabasan olarak çökmüşken üzerimize,
yani, yok oluyorken her türlü varlığımız çürüyerek, yukarıdaki anlayış, hâlâ koruyor varlığını
ne yazık ki.
El ele vererek; “ey yurttaşlar, bu ülke sahipsiz değil, sıyrılın artık umutsuzluktan;
uçurumun önünde set oluşturduk çünkü” diyemiyorlar…
Muhalefet kesimi, demokrasi cephesini kurarak; 3, 6 ve 12 aylık programlarla umut olup
soluk vermeyi şimdi düşünmez ise, erteledikleri gün, saat ve dakikaları “her an” mumla
arayacaklarını sezinleyemiyor olabilir mi? Kestiremiyorum doğrusu.
2019 yerel seçimlerinde; domates, biber, soğan ve patlıcanın etkili rüzgârını da arkalarına
alarak elde ettikleri zaferin bir benzerini; ekonomik nedenler, COVİT uygulaması ve de mafya,
siyaset, medya üçgenindeki kepazeliklere dayanıp elde edeceğine inanıyorlar daha çok.
Muhalif parti kadrolarının zihninde, 2007 ile rejimin değiştiği 2017 arasındaki olaylar
canlılığını yitirmiş olabilir mi diye insan soruyor kendine.
Yarattığı ya da neden olduğu inanılmaz olumsuzluklara rağmen ” o süreçte ” AKP’nin ilginç yöntemlerle
hızla ilerleyişinin yanında, kendilerinin de olduğu yerde sayışını muhalefet kesimi, yeniden
yorumlamalıdır.
29.06.2021
Ferruh SİDAR