CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü’nün tamamlanmasının ardından olağan MYK’sini topladı. 20 Temmuz’u ‘Saray’ın OHAL darbesi’ olarak tanımlayan CHP’nin, 20 Temmuz Perşembe günü ‘etkin’ bir eylem veya program yapacağı belirtildi. 25 günlük Adalet Yürüyüşü’nün değerlendinildiği MYK’de, bundan sonra yapılması gerekenlere ilişkin öneriler ele alındı. Bu bağlamda, Parti Meclisi’nin (PM), belediye başkanlarının ve CHP grubunun kısa zamanda toplanması ve buralarda getinilecek önerilerin değerlendirilmesi kararı alındı. Adalet Yürüyüşü’ne ilişkin toplum algısının ortaya konması için anket çalışmasının yapılacağı öğrenildi. 25 günde halkın CHP’ye CHP’nin de halka daha çok dokunma fırsatının bulunduğuna dikkat çekilen toplantıda Kılıçdaroğlu’nun “Bundan sonra içe değil dışe dönük çalışmalar yürütülecek. Herkes eskisinden çok daha fazla alanda olacak” talimatı verdiği belirtildi. CHP’nin 15 Temmuz gecesi Sıhhiye’den Meclis’e Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleşecek Milli Birlik Yürüyüşü’ne de, Cumhurbaşkanı değil, AKP Genel Başkanı himayesinde Cumhurbaşkanlığı forsu kullanılarak yapılacağı gerekçesiyle katılınmayacağı kararı alındı. Kılıçdaroğlu’nun Maltepe Mitingi’nde açıkladığı 10 maddelik Maltepe çağrısını temel alan, söylemde birliği sağlayacak bir tutum belgesi hazırlanması için çalışma başlatılacak. Yürüyüşün toplumda yarattığı algıyı araştınacak anlet çalışması da bu tutum belgesinin çatışısını oluştunacak.
‘Meclis’i bölüyorlar’
MYK’nin ardından Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan açıklama yaptı. Tezcan açıklamasından satırbaşları şöyle:
Çağrı ilk dilekçe : Türkiye’nin gelecekteki yol haritasında Maltepe çağrısını kimse unutmamalı. Bu çağrı Türkiye’nin karanlıktan aydınlığa ulaşacağı yol haritasının ta kendisidir. Bir adalet davası açtık ve bunun sözcüsü kararlığıyla, arkasındaki büyük toplumsal destekle Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’dur. Bu adalet dava dosyasının içinin nasıl doldurulacağı önemlidir. Çağrı bu dosyanın ilk dava dilekçesidir. Adaletsizlikle karşılaşan herkes bu dosyanın içinde kendi dilekçesini koyacak ve davayı kazanacağız. Türkiye bunu kazandığı zaman baskıya karşı rahat nefes almış olmanın huzurunu yaşayacak. Türkiye’nin geleceği bu davayı kazanmasına bağlı ve bu davayı kazanacağız.
Faşizm sokağa mecbur eder: Böyle barışçıl bir eylemi faşizmle kıyaslamaya kalktılar. Mahin Ünal “Faşizme davet ediyorsunuz” dedi. Ünal ya faşizmin ne olduğunu bilmiyor ya da böyle söylemek kendisini korkularından kurtarıyor. Faşizm kitleleri sokağa çağırmaz, faşizm sokağa mecbur eder, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi. Faşizm, Meclis’i, yargıyı etkisiz hale getirerek sokaktan başka çıkış yolu bırakmaz. Bizi sokağa mecbur eden iktidarın tek adam rejimi uygulamalarıdır. Faşizm devleti elinde tuttuğu zaman devlet gücüyle halkın bir kesimini sokağa çıkarır ve halkın geri kalan kesimiyle çatıştırmaya başlar. Bugünkü iktidarın devlet kontrolünde halkı sokağa çıkarıp bir çatışma ortamı yaratmaya dönük çağrıları, Hitlerin yaptılarından farklı değildir.
Meclis’i bölme hakkınız yok: Cumhurbaşkanlığı himayesinde diye Meclis’te bir özel program yapmışlar. AKP Genel Başkanı, vekili MHP Genel Başkanı, Meclis Başkanı konuşacak. Ana muhalefet partisi Genel Başkanı ve Meclis’teki diğer parti genel başkanları konuşturulmayacak. Kahraman’a sesleniyorum; Meclis’i bölmeye kimsenin hakkı yoktur. Meclis bütünlüğü içinde yapılacak törenlerde sizin keyfinize göre şunlar konuşacak bunlan konuşmayacak diye bir ayrım yapma hakkınız yok. Bombaların altında hepimiz vardık. Darbeye beraber direndik
Utanmazlık, acizlik: Bir başka ayıp 15 Temmuz afişleridir. TSK’yi tahkir eden fotoğraflarla bir silahlı kuvvetler ve ordu düşmanlığı yaratılmış. Askerini aciz gösteren bir millet ayakta kalamaz. Daha önce Fethullahçı çeteyle beraber kumpas davalarında kamuoyunu silahlı kuvvetere karşı kışkırtma planını parçası olduklarını biliyoruz. Bugün 15 Temmuz bahanesiyle yeniden çalışmaya başlamış. Derhal bundan vazgeçilmeli