CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşması özetle şöyle:
Terörü bitiremiyorlar çünkü Türkiye’yi yönetemiyorlar. 15 Temmuz şehitleri ve diğer şehitler gibi ayrım ihanettir dedim. Açıklama yaptılar. Şehitlerimiz arasında ayrım yapan hükümet bölücü bir hükümettir. Şehdin anneleri arasında fark var mıdır? Biz bu açıklamayı yaptık koro halinde üstümüze saldırdılar.
Bedelliden elde edilecek geziler şehit ve gazi ailelerine verilecek dediler, 1 kuruşunu bile vermediler. Havuz gazetesi ve yazarları tek satır yazmadılar. Parayla yazıyorlar, vicdanla değil. Parayla yazı yazıyorsan sen adam değilsin, gazeteci değilsin. Şehit ve gazi ailelerine iş verilecek dediler, şehit ailelerine öteden beri veriyorlardı. Gazi ailelerini bırakın gaziye bile iş vermediler. Beni ziyarete geldi diye gaziyi işten çıkardılar. Bunlarda din de yok, iman da yok, ahlak da yok. “Gazilik sektör” oldu dediler. O askerin nasıl gazi olduğunu biliyor musun, hangi şartlarda o görevi yaptığını biliyor musun? Ankara’da iktidar olanlar kendi çocuklarını o dağlara, tepelere gönderiyor mu, göndermiyorlar. Yandaşları “Şehit ailerine 450 bin lira tazminat, gazilere 6 bin lira aylık veriliyor” diyor. Yok öyle bir şey. Terörle mücadelede şehit ailesine 87 bin lira. 15 Temmuz şehidi ailesine 121 bin lira. Bu ayrıcalık değil midir, şehit şehiddir. Sayın Binali Yıldırım sana soruyorum, dağın tepesinde şehit olan kimin şehidi? KHK’da da ayrıcalık yaptılar. Terör örgütleriyle mücadele ederken şehit olanlara tanınmayan hak 15 Temmuz gecesi şehit olanlara tanındı. Sayın Yıldırım’a soruyorum; bu kararnameyi imzalarken vicdanın neredeydi, elin titremedi mi? Şehitler arası ayrım yapmak ihanettir. Derik Kaymakamı’nın çocukları 15 Temmuz şehitlerine sağlananların imkanlarından yararlanamayacak. AKP’nin Özalp Başkan Yardımcısı da.
Şehitler arasında, gaziler arasında ayrım yapmayın. Bu ülkenin bekası için hayatını veren kim olursa olsun her şehide eşit davranılsın diyoruz. Şehitlerimizin yakınları, gazilerimiz el üstünde tutulsun. ‘Ayrım yapmayın’ dediğimiz zaman kıyamet kopuyor. Şehitler ve gaziler arasında ayrımı kaldıracak bir kanun teklifini bu hafta TBMM Başkanlığı’na grup olarak vereceğiz.
“ESNAF KARDEŞLERİM ŞUNU ÇOK İYİ BİLSİNLER. DERDİNİ SADECE VE SADECE CHP DİLE GETİRİYOR”
Esnaf toplumun sigortasıdır. Ahi Evran kültüründen gelir. Bugün aileleriyle beraber 10 milyon esnafımız var. Ve esnaf kan ağlıyor. Esnafın derdini kim dile getiriyor? Esnaf kardeşlerim şunu çok iyi bilsinler. Derdini sadece ve sadece CHP dile getiriyor. İktidardakiler sizi yok etmek için çok çaba harcadılar. Her yerde mantar gibi alışveriş merkezleri açtılar ve sen dükkanını kapatmak zorunda kaldın. Laleli esnafı, gidin sorun. Bir zamanlar bereketin kaynağıydı. Gidin İzmir Kemeraltı’na sorun, gidin Bağdat caddesine sorun. Önceden kiralık yer bulamazdınız, şimdi herkes kapatmış dükkanlarını. Kapalıçarşı esnafı… hava parası bile servetti. Ama gidin orası da perişan vaziyette. Ankara siteler, OSB’lere gidin.
“PEKİ BUNA ESNAFLAR İTİRAZ ETTİ Mİ?”
Esnafın bir sigortası var. Eskiden Bağkur primi öderdi, şimdi sosyal sigortalara ödüyor. Diyelim ki esnaf iki ay prim ödeyemedi. Hastalandı, doktora gittiği zaman doktor diyor ki, senin borcun var ben sana bakmam diyor. Nasıl yapıyorlar? Kanun çıkararak yaptılar bunu. Peki buna esnaflar itiraz etti mi? Etmedi.
“TAM DELİ DUMRUL HİKAYESİ”
Peki, esnafa bakmıyorsun. Karısı, çocuğu hastalandı. Diyor ki “karısına sağlık hizmet vermeyeceğim” diyor. Peki kadının günahı ne? Diyebilirsiniz ki, borç buldu tedavi oldu. Peki sağlık primini istiyorlar mı, evet. Evine malına haciz uyguluyorlar. Tam Deli Dumrul hikayesi. Peki esnaf bu gerçeği biliyor mu? Biliyor, buna isyan ediyor mu? Etmiyor.
İş göremezlik ödeneği. Bir çırak çalışıyor diyelim. Hastalandı, iş göremezlik ödeneği ödeniyor. Esnaf hastalandığında, ona iş göremezlik ödeneği ödenmiyor. Esnaf oturur sesi çıkmaz esnafın diyorlar. Esnaf çoğu zaman kiralık dükkanda çalışır. Kira öder, ama vergi de öder. Vergi aslında mülk sahibine ait. Peki bu adil midir? Adil değildir. Esnaf itiraz ediyor mu? Etmiyor. Çünkü esnaf sesini çıkarmaz diyorlar.
İş yerini kapattı diyelim, iflas etti battı. Bir işçi işinden olursa ona işsizlik sigortası belli bir para ödüyor. Peki esnafın başına gelirse belli bir para ödeniyor mu? Hayır ödenmiyor. Ama bu da iflas etti, bunun da çoluğu çocuğu var. Buna da para ödeyelim. Ödeniyor mu? Ödenmiyor. Esnaf itiraz ediyor mu? Etmiyor. Bu gerçeği biliyor mu? Evet biliyor.
Şimdi bir kanun teklifi verdik. Dedik ki, nasıl işçi işsiz kaldığında işsizlik sigortasından para alıyorsa, esnaf da işsiz kaldığında ona da güvence sağlansın. Binali Yıldırım’a çağrımdır. Esnafı düşünüyorsan, esnafı destekliyoruz diyorsan gel kardeşim bu kanunu hep beraber çıkaralım.
Harp okulu öğrencileri… Hepsinin okuluna son verildi. Çocukların tamamı, askeri liselere gönderilen çocukların tamamı orta gelirli fakir halk çocuklarıdır. Ankara’daki beyler çocuklarını oraya göndermiyorlar. Hepsini kapının önüne koydular.
“TRABZON’DA ÖĞRETMENE DESTEK VERENLERLE TARTIŞAN ESNAF KARDEŞİME SESLENİYORUM”
Nuriye Gülman diye bir akademisyen var. Genç bir kadın, üniversitede ders veriyor. KHK ile bunu kapının önüne koydular. Eline bir kağıt alıyor, İnsan Hakları Heykeli’nin önünde diyor ki beni işimden ayırmayın diyor. Polis geliyor, karakola gidiyor serbest bırakıyor. Tekrar gidiyor oraya, heykelin önünde duruyor. Bu kişiyi desteklemek için Trabzon’da 4 öğretmen oturma eylemi yapıyorlar. Kimseye bir şey demiyorlar, esnafı rahatsız etmiyorlar. Bir hakkı arıyorlar, adaleti arıyorlar. Bir esnaf kardeşim geliyor bu öğretmenlerle tartışıyor, başka esnaf kardeşim çay ikram ediyor. Tartışan esnaf kardeşime seslenmek isterim, ben senin hakkını sonuna kadar savunuyorum. O öğretmen, Ankara’daki başka bir öğretmenin hakkını savunuyor. Adalet herkes için geçerlidir. İşine son verilen birisi için de geçerlidir. Eğer adaleti savunmazsak, yarın biri gelir dükkanını kapatırsa, hiç endişelenme senin yanında biz oluruz.
Üreticiler de Antalya’da eylem yapıyorlar. En son içinde domates olan bir tabutun önünde cenaze namazı kıldılar. Domates satılmıyor diye. Bütün girdilerde artış var, domates düşmüş vaziyette.
Ekonomiyi bunlar yönetiyor mu? İyi yönetemiyor. Kimse önünü göremiyor. Sayın başbakan diyor 15 gün önce, bankaları tehdit etti. Faizleri indirin yoksa gereğini yaparız diye.
“İŞSİZLİĞİ BU HALE GETİREN SİZSİNİZ”
Dolar düştü mü? İstikrar geldi mi? Hayır. Ne oldu? Tehdit ettiğiyle kaldı. Sayın cumhurbaşkanı o da tehdit ediyor, faizler düşürün diyor. Ben bu kadar işsizlik olacağını sanmıyorum diyor. Sanki CHP iktidarda. İşsizliği bu hale getiren sizsiniz. Merkez bankasına talimat veriyor, faizleri derhal indirin. Merkez bankası tam tersine faizleri artırıyor.
“SANKİ OHAL KARARININ ALTINDA FRANSA EKONOMİ BAKANI’NIN İMZASI VAR”
Ekonomi bakanı konuşmuş, ben OHAL istemiyorum diyor. Sanki OHAL kararının altında Fransa Ekonomi Bakanı’nın imzası var. O zaman istifa et. Hem imzalıyorsun, hem de ben OHAL’i istemiyorum diyorsun. Sen ekonomiden de anlamıyorsun.
“DEDİM YA BİR EKONOMİ DEHASI KONUŞUYOR”
Yine ekonomi uzmanı olan Sayın Binali Yıldırım, bir ekonomi dehası olan Binali Yıldırım “Her şeyi getirip dolara bağlamanın anlamı yok. Yani çıkıyor-iniyor” diyor. Dedim ya bir ekonomi dehası konuşuyor. Bu ekonomi tarihine geçecek önemli bir cümle. Petrol nereye bağlı? Dolara bağlı. Türkiye’nin gerçeği mi evet. Dolar düştüğünde sen benzin fiyatlarını düşürdün mü? Düşürmedin. AVM’de kiralar neye bağlı? Dolara, Euro’ya bağlı. Köprü ve otoyol geçişleri dolara ve Euro’ya bağlı. Hammadde ithalatı neye bağlı dolara bağlı. Peki hükümetin verdiği garantiler? Onlar da dolara bağlı. Köprüden 40 bin araç geçmezse, gidip ödeyecek. Daha zamlar yansımadı. İğneden ipliğe her şeye zam gelecek. En büyük zararı da esnaf işçi memur görecek.
Binali Yıldırım beyden istirhamım, koltuğuna sahip çık. Kendi yetkilerini başka yerlere verme. Birisi senin yetkilerine müdahale ederse, dur kardeşim ben başbakanım, benim yetki alanıma sen giremezsin de. Eğer bunu demezsen, birisi gelir senin yetkilerini alır, boynuna kocaman bir davul asar, elinde tokmakla sadece davulun sesini dinlersin.
Dış politikada cumhuriyet tarihinin en büyük yenilgisini yaşıyoruz. Bir haftadır Suriye’den şehitlerimiz geldi. Kimin vurduğunu bulamıyorlar bir türlü. Biliyorlar da söyleyemiyorlar. Biz size demedik mi Suriye’de ne işiniz var diye? Rusya Amerika orada, herkesin yetkisi var, bir bunların yetkisi yok.
“RUSYA DOMATESİ ALMIYOR”
Rusya ile anlaştık diyorlar. Ama Rusya diyor ki domates almıyorum. Niye? Putin bütün istediklerini henüz almış değil. Şimdi ben merak ediyorum, sayın Cumhurbaşkanı’na soralım. Dış politikada sadece bir kişi konuşuyor. Putin’e ne söz verdiniz, ne tavizler vereceksiniz.
Avrupa Birliği’nden kopuyorlar . AB yetkililerine seslendik, Türkiye’nin AB’ye, AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var diye. Şangay beşlisi diyorlar, yahu Şangay beşlisi yok, Şangay altılısı var. Onlar hala onu bile bilmiyorlar. Dış politikayı bilmiyorlar, ekonomiyi bilmiyorlar. Her birisi ayrı ayrı konuşuyor ve Türkiye bir batağın içine doğru süratle gidiyor.
Ege’de, egemenliği açıkça Yunanistan’a verilmemiş 18 adamız var. Horoz öttüğünde duyuyoruz. Yunanistan’ın bayrağı var, Yunanistan işgal etmiş vaziyette. Bunların dilinde milliyetçilik düşmüyor. Burnumuzun dibinde 18 adayı kaybettik. Binali Yıldırım’a soruyorum. 18 adayı geri alacak mısın? Almayacak mısın? Milliyetçi misin değil misin?
Kıbrıs’ta şu anda, KKTC toprakların yüzde 37’sine sahip. Yüzde 29,2’ye düşürmek istiyorlar. Kıbrıs’ı da satmak istiyorlar. Biz diyoruz ki, bu adalar bizim mi? Evet diyorlar. Yunanistan bayrağı var diyoruz, efendim diyorlar çok daha önemli bir işimiz var. Bizim bir reisimiz var ona bir koltuk bulmaya çalışıyoruz diyorlar.