MHP lideri Devlet Bahçeli, ”Türkiye ekonomisinin darboğaza düştüğünü ”belirterek bankalara seslendi. Bahçeli,partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşma da ; “Türkiye ekonomisindeki yamalar sökülmekte dikişler patlamaktadır. Dövizdeki artışlardan istifade eden banka hesabı kabarmış kaynak tabaka ülkesi ve milleti için irade gösterip fedakarlık yapsınlar. Bir zahmet bankalar daha az kar etsin. Milli gelir pastasından aslan payını alanlar Türkiye’nin böylesi döneminde ben de varım desinler ve harekete geçsinler. Şüphe yok ki ekonomik alaboranın külfetini vatandaşlarımızın sırtına yüklemek haksızlık ve hadsizliktir” dedi.
Bahçeli’nin konuşmasından özetle şu görüşlere yer verdi:
Kur üzerinde baskı kurularak Türkiye köşeye sıkıştırılmak isteniyor. Hükümet kaybetsin de nasıl kaybederse kaybetsin anlayışında değiliz, hiç olmadık. Çünkü biz Türk milliyetçisiyiz. Biz Türk milletinin safındayız ve krizlere karşı aynı cephedeyiz.
Elbette ekonomi alarm vermektedir. Tedbir almak lazımdır. Faiz artışıyla birlikte artan kur farkı, enflasyonu da etkileyecektir. Türkiye ekonomisi darboğaza düşmüştür. Korkumuz kur, faiz, enflasyon döngüsü birbirini besleyerek milletimizi derinden yaralayacaktır. Türkiye ekonomisinin gerek duyduğu yapısal reform ihtiyaçlarını eksiksiz hayata geçirerek kriz severleri hayal kırıklığına uğratabiliriz. Milletimiz zam ve vergi artışlarına direne direne güçlükle ayakta durmaktadır. Otomobil fiyatlarına yapılan ÖTV zammı bunun en yakın örneğidir. Şüphe yok ki ekonomik alaboranın külfetini milletimizin sırtına yüklemek haksızlıktır.
“Aç yatıp aç kalkanlara dövizleri bozdurun demek mağdur ve mazlumlara alay etmektedir”
Hükümet çevresinin faiz indirilmesi görüşleri sıklıkla gündemdeyken Merkez Bankası’nın faiz silahına sarılması, AP’nin kararıyla ters tepmiş, dövizin artması durdurulamamıştır. Türkiye ekonomisi dar boğaza düşmüştür. Kur, faiz, enflasyon döngüsü birbirini teşvik ederek ekonomiyi rehin alacaktır. Uluslararası ilişkilerdeki gelgitler dövizin tansiyonunu canlı tutmaktadır. Dövizdeki gelişmeleri tek başına küresel gelişmelerle ilişkilendirmek doğru değildir. Daha çok demokrasi, daha çok insani hak diyerek dövizden yağma yapanlara engel olabiliriz. Yapısal reformları harekete geçirerek kriz severleri şaşkına çevirebiliriz. Milletimiz zam ve vergi artışlarına direnerek güçlükle ayakta durmaktadır. Aç yatıp aç kalkanlara dövizleri bozdurun demek mağdur ve mazlumlara alay etmektedir. Banka hesapları kabarık kaymak tabaka fedakarlık yapsın, bi zahmet bankalar daha az kar etsin.
“Hani tüm dünya bizi kıskanıyordu?”
Ekonomik alaboranın külfetini vatandaşların sırtına yüklemek haksızlıktır. Hani tüm dünya bizi kıskanıyordu? Hani gıpta ile bakıyordu? Hani 14 yılda 3 Türkiye olmuştu? Türkiye ekonomisi yıprandıkça yalnızlaşmaktadır. Sorunlar ağırdır. Ekonomideki sorunlar hepimizi ilgilendirmektedir. Türkiye ekonomisinin kırılgan bünyesini tedavi etmek tek seçenektir. Küresel sermaye Türkiye’nin siyasi barometresine odaklanmıştır. Pes etmeyeceğiz. Türk lirasının kullanım alanı genişletilmeli, milli paramızın namusunu müdafaa etmeliyiz. Türk lirası Türk milletinin direncidir. Hükümet aldığı kararları daha derinleştirmelidir. Kararlı durursak hep birlikte bir millet, devlet olduğumuzu unutmazsak helal lokmamızı gaspetmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Bu kısır döngünün bitmesini yürekten istiyoruz. Kararlı olursak, hep beraber bir devlet olduğumuzu unuttuysak emeğimizi gasp etmeye kimse cesaret edemeyecektir. Bize düşen sineklerden yakınmak değil, bataklıklarını kurutmaktadır.
“Fırat Kalkanı ile terörizmin belini kırmak Türkiye için altın fırsattır”
Terörizmle mücadele çok boyutlu icra edilmektedir. Ülke topraklarıyla birlikte sınır ötesinde süren askeri operasyonlarımız yalnızca ve yalnızca milli güvenliğimizi sağlamaya dönüktür. Ve kesinlikle ara verilmeden devam ettirilmelidir. Ama bu mücadelede şehadet haberleri peşpeşe gelmektedir. Türk milleti varlığını savunurken ağır bedeller ödemektedir. 5’i El Bab Operasyonu’nda olmak üzere 12 fidanımızı şehit verdik. Milletçe yandık, kavrulduk.
Terörle mücadele Türkiye için geri dönüşü olmayan, ihmale gelmeyecek bir süreçtir. Mücadelemiz gerekirse Türk milletinin son ferdine kadar devam etmelidir. Görülüyor ki Fırat Kalkanı Harekatı El Bab’da yoğunlaşmıştır. 24 Kasım’da bir tankımız havadan hedef alınmış 4 askerimiz şehit düşmüş, 9’u yaralanmıştır. Rusya, Türk askerine ateş açan uçaklarının kendilerine ait olmadığını açıklamıştır. TSK ise katil uçakların Suriye Rejim Güçleri’ne ait olduğunu değerlendirmiştir. 22 Ekim’de El Bab’ın doğusunda kıpırdanan PYD- YPG’yi vurmamızla operasyonlar durmuştu. Eğer El Bab alınırsa peşinden Membiç alınacak ve YPG’ye ağır bir darbe vurulacaktır. Türkiye’nin asıl amacı Suriye ile askeri rekabet ve çatışma yaratmak değildir. Terör örgütleriyle mücadele edilmektedir.Başladığımızı bitirmekten başka yolumuz kalmamıştır. Moskova yönetimine düşen de Esad’ı frenlemek, çılgınlıktan alıkoymak, diyalog atmosferini bozmamıştır. Katiller her kimse Türkiye’ye teslim edilmelidir. Fırat Kalkanı ile terörizmin belini kırmak Türkiye için altın fırsattır.
“AKP, idam cezasının geri getirilmesi teklifini yarından tezi yok TBMM’ye getirmelidir”
Aralık ayında toplanacak AB Konseyi, parlamentonun tavsiyesini görüşecek kesin bir karara bağlayacaktır. Tavsiye kararında OHAL uygulamaları eleştirilmiş, idam cezasının yasalaşması halinde müzakerelerin askıya alınacağı bildirilmişti. AP madem idam cezasını istemiyor, bunu ilişkilerin sonlandırılması için bahane olarak görüyor, o zaman AKP, idam cezasının geri getirilmesi teklifini yarından tezi yok TBMM’ye getirmelidir. Er mi yaman bey mi yaman hepsine gösterelim. Türkiye’nin kukla devlet olmadığını ispat edelim. AP, OHAL’i eleştirirken hiç utanmıyor mu. Aynı dozdaki eleştiriyi Fransa’ya yapmak parlamentonun aklından geçmiş midir?
“Türkiye, AB’nin toplama kampı değildir, bir devlet aklımız vardır”
Müslüman Türk olmaktan vazgeçseydik AB’ye kabulümüz gerçekleşmişti. Terör örgütlerine vatanı peşkeş çekseydik övgülerden başımızı kaldıramazdık. AB müzakerelerinin ne tadı ne tuzu kalmıştır. Türkiye AB karşısındaki tutumunda yerden göğe kadar haklıdır. AP kararının Kapıkule’den giremeyeceğine göre sınır kapılarımızı açıp “Gelen gelir, giden gider” deme hakkımızı vardır. Ensar olmanın vakarına bu yakışmayacaktır ancak insanların seyahat özgürlüğünü engellemenin hiçbir anlamı olmayacaktır. Türkiye, AB’nin toplama kampı değildir bir devlet aklımız vardır. İthalat ve ihracatımızda ana partner olan AB ile ilişkilerimizin bozulmasında mesul olan taraf Türkiye değildir.
“Bizi onurlu ve eşit üye kabul ederlerse diyecek bir şeyimiz yok. İmtiyazlı ortaklığa da karnımız toktur. Viyana’ya kadar gidişimizin karın ağrını hala atlatılabilmiş değildir. Biz AB’ye muhtaç olmadığımız gibi Şangay meraklısı da değiliz. Türk’üz, Türkçüyüz. Ne AB, ne Şangay; biz diyoruz ki sonuna kadar Türk birliği. Hareket noktamız çift başlı Selçuklu sembolüyle ruh ve anlam kazanacaktır. Bir ayağı batıda, bir ayağı doğuda, bir başı doğuya dönük bir başı batıya çevrik kartal başı simgemizdir. MHP, yeni bir dünya tesisini kendisine siyasi bir misyon olarak benimsemiştir. bu misyon, geleceği kucaklayan bir anlayışın tezahürüdür. Kültür ve medeniyet havzalarımıza tutunmak Türk milletinin geleceği açısından önemlidir. Baş sağlam oldukça börk her zaman bulunacaktır. ”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, anayasa değişikliği müzakereleriyle ilgili “Yakın bir süre içerisinde bir iki pürüz de aşıldıktan sonra TBMM Anayasa Komisyonu’na geleceğini umut ediyorum. Başbakan ile görüşme ihtimali kuvvetlidir” dedi.
“Başbakan ile görüşeceğiz”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, anayasa değişikliği müzakereleriyle ilgili “Yakın bir süre içerisinde bir iki pürüz de aşıldıktan sonra TBMM Anayasa Komisyonuna geleceğini umut ediyorum. İnşallah başbakanla görüşme ihtimali kuvvetlidir. En kısa zamanda görüşeceğiz diyelim” dedi.
MHP lideri Bahçeli, partisinin grup toplantısı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bahçeli, yeni anayasa müzakereleri kapsamında, Başbakan Binali Yıldırım ile ne zaman görüşeceğinin sorulması üzerine şöyle konuştu: “Ben anayasa değişikliği üzerine AKP’nin önerileri daha önce de ifade ettiği gibi MHP’ye ulaşmıştı. MHP değerli bir hukukçu kardeşimizi bu konuda görevlendirmiş ve AKP’nin aynı anlamda görevlendirilmiş kişisiyle uzun süre çalışmalarını sürdürmüştür. Ve önemli bir ölçüde mesafe kat edilmiştir. Yakın bir süre içerisinde bir iki pürüz de aşıldıktan sonra TBMM Anayasa Komisyonuna geleceğini umut ediyorum. Pürüzleri başbakana intikal ettirdikten sonra sizlere söyleyeyim. İnşallah başbakanla görüşme ihtimali kuvvetlidir. En kısa zamanda görüşeceğiz diyelim”
Tuğrul Türkeş çıkışı: Davutoğlu anlatsın
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli parti grubu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Bahçeli, Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in açıklamalarıyla ilgili bir soruya şöyle yanıt verdi: “Bir kere okudum değerlendirmeyi AKP’ye bırakıyorum. Özellikle 64. Hükümetin kuruluşu sırasında MHP’nin genel başkan yardımcısı görevini üstlenirken Ahmet Davutoğlu hükümetinin başbakan yardımcısı olma hikayesini Davutoğlu anlatırsa bunu da anlatmış olur” dedi.
AKP’de çatlak… Tuğrul Türkeş: İdama karşıyım
“Bir ara sandığa gidip oyunuzu verebilirsiniz”
OHAL’in uzatılması ve OHAL’de anayasa değişikliği için referanduma gidilmesi ihtimali üzerine sorulan sorulara yanıt veren MHP lideri Bahçeli, şu açıklamalarda bulundu:
“15 Temmuz terörizmi darbe teşebbüsü veya kalkışmanın kökü kazınıncaya kadar PKK-PYD_ DHKP-C veya ona benzer terör örgütler, Türkiye’den atılıncaya kadar OHAL devam etmeli, ülke istikrar ve huzura kavuşmalıdır. OHAL’in devamı, süresi ise hükümeti ilgilendiren bir konudur. Eğer bunlarda başarı sağladıklarına inanıyorlarsa kaldırmayı düşünebilirler. Ama MHP olarak OHAL’e desteğimiz tamdır ve devamından yanayız. OHAL olduğu zaman her gün evinizden çıkıyorsunuz. Gazeteye geliyorsunuz. Çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz. Bir takım teşebbüslerde bulunuyorsunuz. Bir arada sandığa gidip oyunuzu verebilirsiniz. Mahsurlu taraf neresi yani”