MHP’nin var olma mücadelesi…
Necdet SİVASLI
MHP’de sular durulmuyor. İçinde yaşadığımız şu bunalımlı günlerde MHP gibi milliyetçi bir partinin varlığına ve ağırlığına o kadar ihtiyaç var ki, MHP bu varlığı gösteremediği gibi, içeride de bölünme tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyor. Kaldı ki, MHP gibi bir partinin en parlak dönemini yaşaması, en üst seviyede ses girici muhalefet etmesi gerekiyor.
Kimi çevreler MHP üzerinde bazı oyunların oynandığını iddia ediyor. Biz, buna inanmıyoruz. MHP gibi tavanı güçlü ve milliyetçiliği savunan bir parti üzerinde gölge etmenin o kadar kolay olmayacağını bilmek gerekir. Bu parti, öyle üzerinde oynanacak oyunlara meydan bırakmayacak kadar güçlü bir yapıya ve iradeye sahiptir.
Partideki bütün sıkıntı iyi yönetilememekten geliyor. Son seçim sonuçları, parti içinde tabanındaki ayrışma bunu açık biçimde gösteriyor. Kan değişikliğine ihtiyaç olduğunu da söyleyebiliriz. Partideki kan kaybının da hızla sürdüğünü de görmekteyiz.
Bu satırlar yazılmadan birkaç gün önce yapılan iki ayrı kamuoyu araştırmasında, yeni bir seçim yapılması durumunda MHP’nin baraj altında kalabileceğini gösteriyor.
Zaten MHP’ye gönül vermiş olanları kahreden en büyük neden, PKK terör örgütünün siyasi uzantısı HDP’nin barajı aşması, MHP’nin önüne geçmesi ve Meclis’te 3.parti konumuna gelmiş olmasıdır. Milliyetçi kesim bu durumu kesinlikle içlerine sindiremiyor. Partinin bu duruma gelmesine tepki gösteriyor.
Bir yıl içinde % 17 oy alan MHP’nin bir yıl sonra nasıl oldu da oyu birden % 9’lara düştü? Bu yarı yarıya oy düşüşünün hesapları yapıldı mı? Partiyi yönetenler kendileri ile yüzleşti mi? Bu konuda çok ciddi ve tutarlı bir araştırma yapılması gerekirdi, bunun yapıldığını da sanmıyoruz.
Örneğin, MHP’nin artık milliyetçi söylemlerle bir noktaya varması mümkün değil. Yeni yol haritası çizilmeli, kadrolar yenilenmeli, etkili muhalefet yapılmalı, oy potansiyelini yükseltebilecek adımlar atılmalıdır. Umut verebilecek, kitleleri peşinden koşturabilecek, eksilen oylarını yeniden toparlayabilecek güce kavuşmalıdır.
MHP’nin tek başına yüzde 35’e yakın bir oy potansiyelinin var olduğunu biliyoruz. MHP’nin aldığı her oy büyük ihtimalle AKP’den gidiyor. MHP’nin yüzde 25 bile aldığı bir ortamda AKP’nin % 38’in üzerinde alması imkânsız, hatta % 35 bile zor. CHP ve HDP zaten potansiyellerine yakınlar, sorun MHP’nin potansiyelinin çok altında olmasından kaynaklanıyor.
AKP’nin PKK davasında MHP’lilerin tercih ettiği uzlaşmacı olmayan politikalar uygulayabileceğini göstermesi MHP’den oy çalmasına da katkıda bulundu.
MHP’nin oylarının hızla düşmesi iyi yönetilememesi, muhalefette yetersizliği, olumsuz tavır çizmesi çok etkili olmuştur. Kimlik olarak baktığınızda, en ülkücü ve en muhafazakârları çıkardığınızda MHP ile AKP’li seçmen arasında çok bir fark göremiyorsunuz. Her iki parti de muhafazakâr milliyetçi ve sağcı seçmene hitap ettiğini görmekteyiz.
AK Parti, 14 yıllık iktidarında ekonomik dinamizm ve güç kazandı. Devlet kadrolarını oluşturdu. Bu kadar güçlü ve sağ seçmene de hitap eden bir iktidar partisine karşı çok etkili bir siyaset ve muhalefet yapılması kaçınılmazdır. Millet artık tutarlı politikalar istiyor, özellikle muhalefetten bunu bekliyor. Geçmişte başarısız siyaset yapan partilerin hangi konuma düştüklerini biliyoruz. MHP de kısa dönemde önemli değişiklikler yapmazsa kendisini bu listede bulabilir.
Nitekim MHP’den kopanların oyları AK Parti’ye kaymış ve bugün AK Parti iktidarında MHP’nin yanlışları önemli rol oynamıştır.
MHP toparlanamazsa olabilecekleri de söyleyelim:
Parti ikiye bölünür. Hiç kimse kızmasın, alınması ama gerçekleri de görmek ve ortaya koymak durumundayız. Dikkat edilecek olursa bugün siyasetle uzaktan yakından pek ilgisi olmayanlar bile MHP’nin bölünme ve erime noktasına doğru hızla yaklaştığını rahatlıkla söyleyebiliyorlar.
Zaten, MHP içinde rahatsız olan bazı milletvekillerinin olduğunu biliyoruz. Bu milletvekillerinin yakında AK Parti’ye geçtiklerini duyar ve görürsek bu bizim için sürpriz olmayacaktır.
AK Parti içinde yer alan eski MHP kökenli bazı milletvekillerinin bu konuda kulis ve ikna çalışmaları yaptıkları duyumlarını alıyoruz. Aynı zamanda iktidar Partisi’nin Başbakan Yardımcılığı görevine getirilen eski MHP’li Tuğrul Türkeş’in de etkili bir çalışma yaptığı iddia ediliyor. Sonuç ne olur bunu da zaten ilerleyen zaman içinde göreceğiz.
Yapılması en doğru olan, MHP’nin olağanüstü kongreye gitmesi, kadrolarını yenilemesi, öncelikle tabanına ve kamuoyuna güven verebilecek bir yapıya kavuşmasıdır. Kızgınlık, kırgınlık, küskünlük, kin ve nefretle bir noktaya varılmıyor. Bu partiye yakışan neyse o olmalıdır.
MHP’de eğer çözülme başlarsa, kendilerini AK Parti’ye atan milletvekilleri kurtulur, kalanlar ise sanıyoruz artık bir daha Meclis yüzü göremez. MHP de bir tabela partisine dönüşür ki, bunu da hiç birimiz istemeyiz.
Özetle söylememiz gerekirse MHP yönetim kadroları ne kadar farkında bilemiyoruz ama önümüzdeki bir yıl içinde bir varoluş mücadelesi verilecektir. Ya ayakta kalıp güçlenilecek ya da yok olup gidecektir.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz