Rusya’nın düşmanca tutumu
Bitmiyor…
Necdet Buluz
Rusya ile olan gerginliğimizin ardından Rusya, Türkiye’den almakta olduğu malları almama kararı vermiş, ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Alsanız ne olacak, almasanız ne olacak” diyerek sert tepki göstermişti. Biz de konu ile ilgili yazdığımız bir yazıda “Sorun sadece portakal ve limon konusu değildir” demiştik. Rusya’nın birçok alanda Türkiye’ye karşı düşmanca tavır içinde olacağını vurgulamıştık.
Bugün gelinen noktaya baktığımızda Rusya ile yaşanan krizin sadece portakal ve limon alıp almamakla sınırlı olmadığını görüyoruz. Rusya, özellikle bölgede ve Suriye’de Türkiye’nin tüm çıkarlarını altüst etmekte, bizi köşeye sıkıştırmak için de düşmanca tutumunu sürdürmekte kararlı olduğunu göstermektedir.
Şimdi dikkat:
Son günlerde Irak’tan Türkiye’ye Başika tehdidi yinelendi. Irak Dışişleri Bakanı İbrahim el Caferi, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile yaptığı görüşmeden sonra açıklamasında “Türkiye’nin Başika’daki askerlerini kısa zamanda çekmesini bekliyoruz. Aksi takdirde egemenliğimiz için savaşmak zorunda kalırsak da buna başvurmaktan çekinmeyeceğiz” diyor.
Bu tehdidin ve kışkırtmanın arkasında doğrudan Rusya’nın var olduğunu görmekteyiz.
Rusya’nın tehdit ve Türkiye düşmanlığına PKK açısından da bakmak gerekiyor. Suriye’deki PKK’nın kolu PYD’ ye silah yardımı ve desteğini sürdüren Rusya, aslında doğrudan PKK’ya da cesaret vermekten geri kalmıyor. Bunlar yetmiyormuş gibi şimdi de içişlerimize uzanan saldırılara başladı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, Güneydoğu’da yaşanan olaylarla ilgili yazılı bir açıklama yaparak “Türk Hükümeti’nin Kürtlerin yaşadığı bölgelerde yürüttüğü operasyonlar Moskova’yı tedirgin ediyor. Silahlı çözüm aranması bize göre yeni can kayıplarından başka sonuç vermeyecektir” deniliyor.
Bilindiği gibi daha önce HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş Rusya’ya gitmiş, burada Rusya dışişleri Bakanı Lavrov ile bir görüşme yapmıştı.
Rusya’nın Türkiye’ye karşı düşmanlığı bu kadarla sınırlı mı, değil. Suriye’de Türkiye’nin tüm haklarını bir anda silip atarak komşumuz üzerindeki tüm operasyon ve haklarımızı da gölgelemiştir. Daha önce Bayır Bucak Türkmenlerine yaptığımız insani yardımları bile şu anda yapamıyoruz, Rusya TIR’lara geçiş izni vermiyor. Tespit edilenler de anında bombalanarak imha ediliyor.
Daha önce Suriye üzerinde uçuş yapan uçaklarımız da yine Rusya tarafından “Anında vurulacak” tehdidi ile uçamaz hale geldi.
Suriye’nin de Türk vatandaşlarına bundan böyle ülkeye girişlerinde vize uygulamasına geçmesinin ardında da Rusya’nın gölgesini görmekteyiz.
Geçenlerde de Suriye’den Türkiye’ye gittiği iddia edilen IŞİD’a ait petrol tankerlerinin Rus savaş uçakları tarafından vurulması ve imha edilmesi Rusya’nın Türkiye’yi bölgede hareket edemez hale getirmenin bir başka operasyonu olarak da değerlendirilebilir.
Rusya’da iş yapan birçok şirketin artık çalışma ruhsatlarının da iptal edilmesi, Rusya’ya girişlerde Türk vatandaşlarına vize zorunluluğu getirilmesi, sportif faaliyetler başta olmak üzere, Türkiye ile olan tüm ilişkilerin kesilmesine varan yaptırımların uygulanmaya konulması Rusya’nın Türkiye düşmanlığının diğer çarpıcı örnekleri olarak karşımızda duruyor.
Rusya’nın şimdi de İran’ı Türkiye’ye karşı düşmanca tutum izlemesi yönünde etkilemeye başladığını de izliyoruz. İran’ın bölgede daha güçlü hale gelmesi için Rusya-İran arasında askeri işbirliği çerçevesinde Rusya şimdi de İran’ı S-300 füzeleri ile donatmaya başladı.
Bilindiği gibi, daha önce İran’a uygulanan ambargo nedeni ile bu tür silahlar da İran’a satılamıyordu. Şimdi, İran’a ambargonun kaldırılması ile komşumuz silah deposu haline getirilmeye başlandı. İki ülke yetkileri sadece S-300 füzeleri ile anlaşmanın sınırlı olmadığını, çok daha önemli silah anlaşmalarının da dfevreye gireceğinin mesajlarını veriyorlar.
Bütün bu gelişmelerin ortaya koyduğu gerçeği de görelim:
Bilindiği gibi bölgede bir Sünni-Şii çatışması ve egemenlik güç gösterisi yapılıyor. Sünni kesimin güçlenmesini isteyen Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar karşısında şimdi Rusya Irak, Suriye ve İran’ı alarak bu güç gösterisine karşı hamle yapıyor. Güç dengesini oluşturuyor.
Irak’taki Şiilerin de güç kazanması için şimdi Rusya İran kanalı ile buradaki operasyonlarına da ağırlık vermeye başlamış bulunuyor.
Görüldüğü gibi Rusya, bölgedeki ağırlığını hemen hemen her alanda yaygınlaştırmaya başladı. Türkiye’nin olduğu kadar bölgede Suudi Arabistan, Katar ve Körfez ülkelerinin ağırlığını da yok etmeyi hedefliyor.
Bu nedenle biz başta yinelediğimiz “Konu sadece portakal limon konusu değil” görüşümüzü yeniden gündeme getirerek gelişmeleri daha başka çerçeveden değerlendirilmesinin doğru olacağının altını çizmek istiyoruz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz