“Gıda ve

ulaşımda

pahalı

kalıyoruz…”

 

 

Necdet Buluz

 

 

Turizmcilerin ortak görüşü:

Gıda ve ulaşımda pahalı kalıyoruz. Bu konu iç ve dış turizmimizi etkiliyor. Zengin Arap turistleri de rakiplerimize kaptırdık.

Turizm sektörü, bu yıl ilk 6 ayda 26,1 milyon ziyaretçi ağırlarken, 23,7 milyar dolarlık gelir sağladı. Enflasyonist ortamda yükselen fiyatlarla boğuşan sektör, ra­kiplere göre pahalı kalmanın ve kişi başı harcamalardaki düşüşün yanı sıra, plansız büyümenin sektöre zarar vermesinden endişeli.

Turizm Databank verilerine göre, 11 Ağustos 2024 itibariyle, Türkiye’de 2025- 2026 döneminde hizmete girecek 4 ve 5 yıldızlı 100 otel bulunuyor. Böylece 12 binden fazla oda ve 27 binden fazla yatak kapasitesi daha faaliyete geçecek. Şehir otelciliği yapan ve otellerinde geçen yıl 2 milyon kişiyi ağırlayan Dedeman Hotel&Resorts’un Yönetim Kurulu Başkanı Ergün Demiray, sektördeki gelişmeleri ve Dedeman’ın hedeflerini  değerlendirdi.

Kovid-19 sonrasının iyi okunamadığını, yiyecek içecek fiyatlarının aşırı yükseldiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

 “Bu insanların tüketim potansiyelini azalttı. Maalesef yurt dışındaki çok sayıda takipçisi olan insanlar, ‘Kahveyi biz 1.3 dolara içerken 5 dolar olmuş’, ‘Burgeri 2.3 dolara yerken 9 dolara çıkmış’ diyerek, Türkiye’nin pahalı bir destinasyon olduğu paylaşımları yaptılar. Avrupa’da, Amerika’da… Bu, turizm destinasyonu yolumuzdaki en önemli eksiklik. Ulaşım da çok pahalı hale geldi. Bunu tespit etmemiz lazım. Ulaşımdaki önemi de değerlendirmeliyiz. Mesela Palandöken… Geçen yıl Palandöken’e uçak bulamadıkları için biz bazı grupları alamadık. Turistin tedarik zincirini, ulaşımını sağlamak önemli. Mantar gibi büyüyor oteller. Bazı illerde doluluklar yüzde 50’yi geçememiş, biz hala yeni otel ruhsatı veriyoruz. Barselona’ya gitseniz bir tane restoran ya da otel ruhsatı almaya kalksanız bunu verirler mi? Hayır. Çünkü bir kapasitesi var. Denetim ayağında sınıfta kaldık. Çok otel açıldı, çok dengesiz plansız büyüdük. Mesela bir şehirde maksimum doluluk yüzde 50- 60’sa, orada yeni bir otel yapmanın ne manası var? Tıka basa doldu mu ki ikincisi veriliyor. Bunlar kesinlikle zarara sürükler. En büyük problemimiz herkesin birbirinin peşine takılıyor. Bu şekilde devam ederse zarar edenler olur mu “Olur. Otel yönetiminde planlamanın önemli olduğunun görmeliyiz. Yanlış yönetildiğini düşündüğümüz tesisler var.  Kamu ve belediyeler bu konuda daha dikkatli olmalı. Lokasyon planlaması olmalı. Her şey dahilin çeşitlendirilerek, israf ve fiyatların aşağı çekilebileceğine inanıyoruz. Her şey dahili de biz biraz abarttık. Çığırından çıkardık yani. İsraf çok. Su ve çay içen de diğerleri de aynı parayı ödüyor. Niye onun yediğini ben ödeyeyim? Ne yiyorsam onu ödemeliyim. Bir sürü abartılar, turizmi mahvetti. Kaldırılmamalı, fakat çeşitlendirilmeli, kaliteli hale getirmeliyiz. Turizm meslek yasasının da mutlaka çıkartılması gerekiyor. Herkes pozisyon aldı yetkinlik almadan. Pozisyonu veriyoruz, sonra onun içini doldurmasını bekliyoruz”

Turizm sektörünün kötü bir yıl geçirmediğini, ancak bazı yerlerde fırsat fiyatları ve ötekileştirmenin para harcayan turisti kaçırdığını söyleyen Demiray, geçen yıla göre kişi başı harcamanın da 1.015 dolardan 975 dolarlara gerilediğine işaret ederek, “Birazcık kaliteli turisti kaçırıyoruz. ‘Araplar geliyor’, ‘istila etti’ dediğiniz noktada işi bozduk, ötekileştirdik.

Bu, ülkeye zarar veriyor. Turizm, ötekileştirilecek bir kavram değil. Orada yaklaşık bir yüzde 30 daralma var. Balkanlara, Yunanistan’a, Mısır’a gittiler. Zengin Arap turisti rakip ülkelere kaçırdık. Bir de turist kendini kandırılmış hissediyorsa, fırsatçılık yapılıyorsa harekete geçmiyor. O nedenle Trabzon dışında Bodrum, Çeşme problem yaşadı bence. Antalya da nispeten yaşadı” diye konuştu.

Sektörde yeni turizmciler yetiştirmek için Dedeman Akademi Kurmak istediklerini açıklayan Ergün Demiray, sözlerini şu şekilde noktalıyor:

“Bu okulda lise ve üniversite döneminde biz insanlarımıza 81 ilimizin içindeki bütün potansiyeli öğretmemiz lazım. Kültürüne, inancına yönelik oradaki tarihi eserlerini, potansiyelini, kanyonunu, deresini, dağını, tepesini ne varsa öğretmeliyiz. Çocuklarımızın çoğu üniversite mezunu oluyor, ancak işsiz maalesef. O nedenle her sektör kendi akademisini oluştursun. İki gün okula gitsin. Bir gün staj yapsın. Devlet sigortasını karşılasın, biz de maaşını ödeyelim. 50 ya da 100 kişi… Her şehirde bunu yapsak birçok kişiyi turizme kazandırırız.”