CHP’li Arpacı: “Savunma Sanayii Bahanesiyle Halkın Cebine Saldırı: Ekonomik Kriz Gizleniyor!”
“İsrail Tehdidi Söylemi, Yoksulluğu Örtbas Etmek İçin Kullanılıyor”
AKP, Savunma Sanayii İle İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni TBMM’ye sundu. Teklife tepki gösteren CHP Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, “Genel Başkanımızın işaret ettiği gibi, Erdoğan’ın ‘İsrail tehdidi’ söylemleriyle halkın dikkati ekonomik krizden uzaklaştırılmak isteniyor. Yükselen enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik ve derinleşen yoksulluk konuşulmasın diye sahte bir güvenlik krizi yaratılmakta ve bu kriz üzerinden savunma sanayisi yatırımları haklı gösterilmeye çalışılmaktadır” dedi.
AKP, Savunma Sanayi İle İlgili Bazı Düzenlemeler İçeren Kanun Teklifi’ni TBMM Başkanlığına sundu. Teklife yaptığı yazılı basın açıklamasıyla tepki gösteren Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, “TBMM’ye sunulan kanun teklifi ile Savunma Sanayi Fonu’nu desteklemek amacıyla getirilen gelir artışı düzenlemeleri, ülkemizde yaşayan milyonlarca vatandaşın sırtına yeni ve haksız bir yük yüklemektedir. Bu teklif, savunma sanayisini destekleme bahanesiyle vatandaşların cüzdanlarına adeta bir saldırı niteliği taşımaktadır ve ekonomik adaletin tamamen hiçe sayıldığı, topluma tepeden bakan bir yaklaşımı temsil etmektedir” dedi.
Kanun teklifinin iktidar tarafından ‘İsrail tehdidi’ gerekçesiyle savunulacağını söyleyen Arpacı, “Genel Başkanımız Özgür Özel’in de dikkat çektiği gibi, bu tehdit söylemi, aslında Türkiye’nin derinleşen yoksulluğunu örtbas etmek amacıyla bir manipülasyon aracı olarak kullanılmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya attığı ‘İsrail Türkiye’ye saldıracak’ söylemi, ne yazık ki ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizi gözlerden kaçırmak için bilinçli bir çabadır” diye konuştu.
CHP’li Arpacı, basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Yoksulluk Konuşulmasın Diye Sahte Bir Güvenlik Krizi Yaratılmakta”
“Savunma sanayiine yatırım yapmak elbette bir ulusal güvenlik meselesidir; ancak bu yatırımların gerçek bir tehditten mi kaynaklandığı, yoksa hükümetin içine düştüğü ekonomik çıkmazı örtmek için mi kullanıldığı ciddi bir soru işaretidir. Genel Başkanımızın işaret ettiği gibi, Erdoğan’ın bu tür tehdit söylemleriyle halkın dikkati ekonomik krizden uzaklaştırılmak isteniyor. Yükselen enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik ve derinleşen yoksulluk konuşulmasın diye sahte bir güvenlik krizi yaratılmakta ve bu kriz üzerinden savunma sanayisi yatırımları haklı gösterilmeye çalışılmaktadır.
“Adaletsiz ve Keyfi Ücretlendirme”
Düzenlemenin en çarpıcı ve skandal niteliğindeki maddesi, limiti 100 bin liranın üzerinde olan kredi kartı kullanıcılarından yıllık 750 TL alınmasını öngörmektedir. Böylesine adaletsiz ve keyfi bir ücretlendirme, halkın büyük bir kesiminin kredi kartı kullanarak temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığı bir dönemde, insanları daha da borç batağına itmekten başka bir şey değildir. Kredi kartı limiti yüksek olan her birey, yüksek gelirli değildir; çoğu insan geçimini sağlamak için kredi kartına mecbur kalmaktadır. Bu düzenleme, vatandaşın cebine uzanan bir devlet elinden başka bir şey değildir ve ekonomik gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur.
Vatandaşın Nefes Alması İmkânsız Hala Gelecek
Bu da yetmezmiş gibi, tapu ve kadastro işlemlerine getirilen fahiş ücretler, taşınmaz satışlarında alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı 750 TL alınması, noter işlemlerine eklenen aşırı maliyetler, ekonomik zorluklarla boğuşan vatandaşların nefes almasını imkânsız hale getirecektir. Halihazırda emlak ve araç piyasasında yaşanan yüksek fiyat artışlarına ek olarak getirilen bu yeni vergiler, zaten zor durumda olan halkı daha da ezmektedir. Tapu işlemlerinde alınacak bu keyfi bedeller, orta ve dar gelirli kesimlerin ev sahibi olma hayallerini tamamen yok etmektedir. Noterlik işlemlerinde sıfır araç tescili için 3.000 TL, ikinci el araç satışlarında 1.500 TL gibi astronomik ücretler talep edilmesi, insanları yasal yollardan uzaklaştırarak kayıt dışı ekonomiyi teşvik etmekten başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Savunma Sanayii İçin Krizin Derinleştiği Dönemde Halkın Cebine El Uzatmak Vicdansızlıktır
Savunma sanayisinin finansmanı, elbette ülkemiz için stratejik bir öneme sahiptir; ancak bunu yaparken halkın cebine bu kadar pervasızca el atmak, kabul edilemez. Ekonomik krizin derinleştiği, enflasyonun kontrolden çıktığı bir dönemde, halkın üzerine yeni vergiler ve masraflar eklemek vicdansızlık ve yönetim sorumluluğunun tamamen terk edilmesidir. Üstelik, bu düzenlemenin hiçbir sosyal adalet boyutu gözetilmeden, sadece mali hedeflere ulaşmak amacıyla hazırlandığı açıktır. Halkın refahını gözetmeyen bu tür kararlar, toplumsal huzursuzlukları artırmakta ve devlete olan güveni sarsmaktadır.
Bu Teklifin Arkasındaki Anlayış Halkın Sırtından Bütçe Doldurma Girişimidir
Sonuç olarak, bu teklifin arkasında yatan anlayış, halkın sırtından devlet bütçesini doldurma girişimidir. Savunma sanayisini finanse etmenin daha adil ve sürdürülebilir yolları bulunabilirken, vatandaşlara bu denli ağır mali yükler yüklemek, yönetimin halka olan sorumluluğuna ihanet etmektir. Halkın gerçek gündemi yoksulluk, hayat pahalılığı ve ekonomik çöküntüdür. İktidar, sahte tehditlerle halkı oyalamayı bırakmalı ve gerçek sorunlara çözüm üretmelidir. Bu ülkenin güvenliği, sadece savunma sanayiine yapılan yatırımlarla değil, aynı zamanda ekonomik refahın sağlanmasıyla mümkündür. Bu kanun teklifi geri çekilmeli, devlet halkına daha fazla yük bindirmek yerine, ekonomik sıkıntılara çözüm bulma yolunda adımlar atmalıdır. Vatandaşı ezen, sosyal adaleti yok sayan bu tür düzenlemeler asla kabul edilemez.”
…