Yüksek fiyat

turizmi çok

etkiledi…

 

Necdet B.SİVASLI

 

Bodrum başta olmak üzere Türkiye’nin bazı tatil yörelerinde fiyatların yüksekliği turizmi dolayısı ile turistleri çok etkiledi.

Öyle ki fiyatları pahalı bulan Türk turistler bile Yunan adalarına akın etti.

Eşi ile birlikte Almanya’da seyahat acenteciliği yapan ve Türkiye turizmini de yakından tanıyan Melanie Törün, “Çeşme – Bodrum’daki yorucu fiyat tartışmaları ve Yunan Adalarına kaçış” başlıklı yazısında turizmin olduğu kıyı bölgelerinde fiyatların her zaman diğer bölgelere göre yüksek olduğunu, özellikle Çeşme’de turizmin tanıtılmasında ve yürütülmesinde sorunlar yaşandığını ifade etti.

Törün ayrıca, Türkiye’deki turizmcilerin ‘Yunan Adaları’ndaki butik otellerle Türkiye’deki her şey dahil lüks tesisler kıyaslanıyor’ söylemleri hakkında ise herkesin her şey dahil otellerde kalmak istemediğini, bazı kişilerin daha sakin bir tatil istediğini söyledi.

Melanie Törün’ün kaleme aldığı yazının önemli bölümleri şöyle:

“Haftalardır her gün medyada, Çeşme ve Bodrum’un bu yaz kapasite kullanımında ne kadar sıkıntı çektiğini, sözde “dehşet fiyatlar” ve Yunan Adaları’nı tercih eden misafirler hakkında yazılar okuyoruz. Temelde ülke genelinde her şey pahalı hale geldi. Turizmin olduğu kıyı bölgeleri, aslında turizme bağlı olmayan bir şehre göre her zaman daha pahalı olmuştur.

Bodrum’da ve Çeşme’de “normal fiyatlarla” yemek yiyebileceğiniz yeterince restoran var. Artık daha pahalı hale geldiği için bu “yeni normal” tabi. Merkezi noktalarda hayat kesinlikle gerçekten pahalılaştı, ancak bu bölgeler her zaman diğer bölgelerden daha pahalı olmuştur. Ama biliyoruz ki, orta gelir grubu önceden de buralara gitmiyordu. İnsanlar hangi restoran olduğuna bakmadan, ziyafet çekiyor ve sosyal medyada dolaşan çeşitli faturalarla pahalılıktan şikayetçi oluyorlar.

Bir de tabii ki sonuna kadar abartılan yerler de var. Lahmacun 1000TL, kuşbaşı kaşarlı pide 1300TL ama bunlar istisna. Maliyet patlamalarıyla birlikte normal olarak her şey pahalılaştı. Restoranların ayakta kalması gerekiyor sonuçta. Medyanın bu konudaki heyecanı biraz abartılı; artık kimsenin anlatacak bir şeyi yok. Asıl üzüntü verici olan neden bu kadar çok insanın Yunanistan’a gittiği. Bunun nedeni de otel fiyatlarının ve paket tur fiyatlarının yüksek olması.

Elbette Bodrum ve Çeşme her zaman ülkenin diğer destinasyonlarına göre daha pahalıdır. Sadece kısa bir sezon olduğu için fiyatlar diğer bölgelere göre pahalı. Çeşme’de otel fiyatları gerçekten çok uçuk. Çeşme’de iyi puan alan orta sınıf bir otelin, Ağustos ayı sonunda yarım pansiyon konaklaması, Bodrum’daki her şey dahil otel veya Belek veya Side’deki her şey dahil otelden daha pahalı. Ayrıca daha az bütçe ile Rodos’ta daha iyi oteller de var. 2025 yılı için de bu şekilde görünüyor. Nisan ortasında, 5 gecelik yarım pansiyon Ilıca Hotel & Spa’nın fiyatı, Kemer’deki en iyi ultra her şey dahil lüks NG Phaselis Bay oteli ile aynı.

Çeşme’deki bu fiyatları haklı çıkaran ne? İnsanlar rezervasyon eksikliğine neden şaşırıyor? Bunun nereden gelmesi gerekiyor? Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy bu konuya değindi ve suçu belediye yönetmeliğinde buldu. Belediyeyi yabancı konuk çekmek için yeterince çaba göstermemekle suçladı. Kesinlikle haklı!

Yollar bozulurken, marinadaki yeni yol tahrip edilirken, kötü çalışma sayesinde arabaların amortisörleri bozulurken, siz tebrik edilmeye devam edin, insanlara yakın davranın, kutlamalarda fotojenik ve sosyal medya dostu bir şekilde ateşin üzerinden atlayın, Instagram’da kendi hayran sayfanızı açın. Ayrıca birçok köşe keçi ahırı gibi kokuyor – Eau de Tuvalat Çeşme, cennetten gelen parfüm!

Ünlü, göz kamaştırıcı Ilıca Plajı artık çöplükten ibaret bir mekan oldu, kalabalıktan dolayı kadınların yalnız gitmek istemediği bir yer haline geldi. Belediye artık şezlong ve şemsiyelerin olduğu bir kısmı yeniden yönetse bile iyi olamayacak. 1 bedava içecek karşılığında sigara izmaritlerini kumdan toplamak için karton kutular kullanmak bile işe yaramıyor. İmkansız hale gelen otopark sorunundan bahsetmiyorum bile.

Bugün belediye, ucuz plastik şezlonglarıyla Boyalık sahilindeki küçük bir plaj kulübünden daha fazla para kazanıyor. Aradaki fark; Boyalık Plajı’nın temiz ve bakımlı olması. Bir kısmı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ait olan Pırlanta Plajı son derece temiz, hatta şezlong, şemsiye ve yiyecek fiyatları makul

Tesadüf mü?

Eski Belediye Başkanı Ekrem Oran’ın her zaman söylediği gibi; Çeşme yıllardır yoktu! Burayı kendisi kalkındırdı. Çeşme’nin seçme şansı vardı ama vizyonu ve Çeşme planları olan iyi adamı istemediler. Çeşme’de kim ne vaat ederse etsin, ne yaparsa yapsın sadece bir partiye oy veriliyor. Sorunlar içinde boğuluyor olunsa bile yalnızca o parti önemli.

Çeşme Turizm Projesi’nin bir an önce başlamasını ve profesyonelce yönetilen bir turizmin buraya yerleşmesini canı gönülden diliyorum. Belki o zaman Çeşme’deki insanlar ister fiyatlandırmada ister pazarlamada bir şeylerin geçmişte ters gittiğini düşünmeye başlayacak. Burada hiçbir doğa koruyucusunun üzülmesine gerek yok. Çeşme’nin birbirinden güzel koyları, kıyıları yıllardır konutlarla dolu. Bina molozları ve çöpleri denize ya da doğaya körü körüne atılıyor. Burada konutlar yapıldığında sadece yaşam alanı yaratılıyor, turizm olmuyor. Bu yüzden yarımadanın sürdürülebilirliği yok. Halen altyapı eksikliği var.

Aynı zamanda Yunanistan’a seyahatle ilgili tartışmalar da hararetli bir şekilde devam ediyor. Bunlar o kadar gürültülü ki artık Alman medyası da bunu haber yapıyor. Türkiye turizmi için harika bir reklam.

Yunanistan’daki haberlerde Türklerin Yunanistan yaz turizmini kurtardığı için minnettarlığı ifade ediliyor. Evet, Türkiye’de neredeyse her bütçeye uygun, yıllardır rakipsiz, geniş ve iyi konumlanmış bir otel sektörü var. Sektör; tüm şikayetler, tasarruflar ve eş zamanlı fiyat artışlarıyla birlikte hem yerli hem de yabancı misafirler arasında karar vermeye çalışıyor.

Turistlerin gelmemesi konusunda üzülmek yerine, nihayet düşünmeye ve sorunları çözmeye başlamak daha akıllıca olur.”