Ender YOLDAR
HAMAS ın başlattığı terör eyleminden sonra İsrail’ in bunu bahane ederek: önce doğal hakkı olarak kabul edilen karşılık verme refleksi daha sonraki günlerde katliamı aratmayan görüntülere dönüştü.
İsrailin çoluk çocuk, kadın erkek demeden sivil halka yönelen bu saldırısı karşısında başta Avrupa olmak üzere bütün dünya adeta İsrail’den yana tavır aldı.
Başta Kudüs olmak üzere Filistin’de yine masum çocuklar,savunmasız kadınlar , siviller hayattan koparılıyor. Filistin halkı yerlerinden ve yurtlarından ediliyor.
Dünyanın en tahrip edici bombaları altında masum çocukların, kadınların ve yaşlıların feryatları, vicdanı ve insafı olan herkesi derinden yaralıyor.
Yaklaşık bir asır önce Filistin topraklarında barış ve huzura son verilerek fitne ve zulmün tohumları ekildi. İsrail, işgal ettiği topraklarda buraların asıl sahibi olan Filistinlilere zulmün her çeşidini reva gördü. Barışın yurdu bu topraklara girdiği günden bu yana, uluslararası hukuku ve insan haklarını yok saydı. İnsanlığın en kadim şehirlerinden biri olan ve ilahî dinlerin kutsal kabul ettiği Kudüs’ün saygınlığına halel getirdi. Mescid-i Aksa’nın dokunulmazlığını ihlal etti.
Maalesef bugün, dünyada başta Ukrayna da olmak üzere savaşlar, işgaller ve küresel krizler devam ediyor.. Bu vahim durumun bedelini ise en çok zayıflar, mazlumlar ve çocuklar ödüyor.İşte bugün Gazze’de yaşananlar, bunun en açık örneğidir. İsrail, bir Filistin şehri olan Gazze’yi yıllardır dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönüştürüyor. Abluka altına aldığı Gazzeli halkın en temel ihtiyaçlarını temin etmelerine bile engel oluyor. Siviller, kadınlar, çocuklar, yaşlılar, topyekûn bir halk korkunç silahlarla, bombalarla katledilirken sadece Batı ülkeleri değil çoğu müslüman olan ülkelerde seyrediyor. Gazze’de bugün tüm dünyanın gözü önünde tarihin en büyük zulmü yaşanıyor.
Tarih bize göstermektedir ki, zulüm ebedi olamaz ve zulümle âbâd olunamaz.
Masumların kanları üzerine kurulu hiçbir hükümranlık uzun süre ayakta kalamaz.