Karanlığın içinde aydınlığı bulmayı öğreten bir meslek: Savaş muhabirliği
Yakın zamanda Ukrayna’da savaşı yerinde izleyen gazeteci Nimet Kıraç yaşadıklarını, savaş muhabirliği geçmişini, çatışma bölgesinde kadın gazeteci olmanın zorluklarını anlattı.
Bağımsız gazeteci olarak çalışan ve New York Times ile Gazete Oksijen için afet, savaş, diplomasi, insan hakları, ekonomi ve siyaset haberleri yapan Nimet Kıraç, savaş muhabirliği deneyimlerini ve yaşadıklarını Elips Haber’den Ateş Çatıkkaş’a anlattı. Savaş muhabirliğinin karanlıkların içinde aydınlıklar bulmayı öğreten bir meslek olduğunu belirten Kıraç, savaş muhabirinin görevinin kimi zaman incelikle çalışarak savaş suçlarını ortaya çıkarmak, kimi zaman yeni bombalanmış bir bölgeden bildirmek, kimi zaman ise cepheye gitmek olduğunu söyledi.
Kendimi savaş muhabiri olarak görmediğini ancak savaş bölgelerinde çalışmış bir gazeteci olduğunu söyleyen Kıraç, “Suriye, Ukrayna ve Afganistan’daki deneyimlerim savaş bölgelerinde muhabirlik yapmanın önemini anlamam konusunda kilit rol oynadı. Gazetecilerin orada olup olan biteni aktarmaları hem pratik hem etik sebeplerle anlamlı. Savaş muhabirinin görevi kimi zaman incelikle çalışarak savaş suçlarını bulup ortaya çıkarmak, kimi zaman yeni bombalanmış bir bölgeden bildirmek, kimi zamansa cepheye gitmek olabilir. Geleceğin iletişimcileri doğru tedbirleri alsalar bile risk alacaklarını bilerek bu alanı seçebilirler. Gazeteci olarak yapacakları anlatımın bu alanda olması, epey kişisel bir karar” ifadelerini kullandı.
Kadın olarak savaş bölgelerinde bulunmanın muhabiri farklı tehditlere de açık hale getirdiğini ve erkek muhabirlere göre daha fazla risk alındığını dile getiren Kıraç, “Eğer gittiğiniz yer kadın haklarını yok sayan Taliban Afganistan’ı gibi bir bölgeyse de işiniz bir erkeğe göre daha zor hale gelebiliyor. Sizi kadın olduğunuz için insan yerine koyup saymayabiliyorlar. Ama şunu unutmamak lazım ki, gittiğiniz yerdeki toplumsal kodlar Afganistan’daki gibi yabancı bir kadın ve erkeğin iletişimine pek de izin vermiyorsa, kadın muhabir olarak erkek muhabirin erişemeyeceği bir kesimin, yani kadınların ve kız çocuklarının hikâyesini anlatabilirsiniz. Bu da elbette olumlu karşılanıyor çünkü karanlığa birincil olarak gömülmeye çalışanları konu edinmiş oluyorsunuz” dedi.
Kıraç, Ukrayna savaşında tanık olduğu hikayelere dair ise şunları söyledi: “Ukrayna’nın batısında bir göç üssü olarak kullanılan Lviv’de ve nerdeyse tamamı Rus hâkimiyetinde olan güney hattında tek başıma bir ay geçirdim. Polonya sınırında hayatlarını birer bavula sığdırıp yürüyerek ülkesini terk etmek zorunda bırakılan onlarca savaş mağduruyla konuştum, on binlercesinin tehlikeyi atlatmak yani sınırı geçmek için teller ardında sıra beklediklerine şahit oldum. Lviv’den Kiev’e yalnızca adını bildiğim ve aynı dili konuşmadığım bir adamla gece boyu farlar kapalı yolculuk ettim. Kiev’in İrpin bölgesinde mahalleleri yeni bombalanmış çok sayıda insanla travmalarını göz önünde bulundurarak konuştum. Güneyde, Nikolayev’de birkaç saat önce gerçekleşen bir saldırıda ekmek almaya çıkmışken yaralanan ve yoğun bakımda olan çok sayıda mağdurla yüz yüze geldim.”
Kaynak: https://www.elipshaber.com