CHP’Lİ ARPACI: “ÜLKEDEN DOKTORLARI MÜHENDİSLERİ, YAZILIMCILARI KAÇIRDIĞINIZ GİBİ TÜRK YATIRIMCISINI DA KAÇIRMAYIN”
“DÖVİZDEKİ ARTIŞIN SEBEBİNİ İHRACATÇI GİBİ GÖSTEREN YANLIŞ BİR ANLAYIŞ SERGİLENMEKTEDİR”
CHP Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, TBMM Genel Kurulu’nda “Merkez Bankası başkanının döviz rezervlerinin artırılması için dövize müdahale edilmeyeceğini söylemesine rağmen kamu bankaları dövize müdahale etmektedir. Bugün yanlış uygulanan ekonomi politikalarının sonucu cari açık 120 milyar dolar, Merkez Bankası döviz rezervleri eksi 63 milyar dolara ulaşmışken, sanki ihracatçı dövizin artmasını istediği için dövize müdahale edilmiyor gibi bir algıyla dövizdeki artışın sebebini ihracatçı gibi gösteren yanlış bir anlayış sergilenmektedir. Bankaların Merkez Bankası’nın talimatıyla uyguladığı alış satış kurları arasındaki makastan kaynaklanan zararı kaldıramayan özellikle demir çelik ve bakır işleyen sektörlerdeki firmalarımız çareyi vergi uygulaması olmayan ülkelere şirketlerini taşımakta arıyorlar. Gelin bu ülkeden doktorları, mühendisleri, yazılımcıları kaçırdığınız gibi Türk yatırımcısını da kaçırmayın ve bu yanlışlardan bir an önce dönün” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, bugün TBMM Genel Kurulu’nda söz alarak Denizli’nin ve sanayicilerin sorunlarını Meclis gündemine taşıdı. AKP iktidarının ekonomi yönetimini eleştiren CHP’li Arpacı, şunları söyledi:
“DENİZLİLİ ÇİFTÇİYİ DAHA FAZLA MAĞDUR ETMEYİN”
“Son dönemde küresel iklim krizinin de bir sonucu olarak ülkemizin dört bir yanında olduğu gibi Denizli’miz de aşırı yağışlara maruz kaldı. Bu yağışlar sonrası yaşanan sel, su baskını ve heyelanlar neticesinde hemşerilerimiz, esnafımız ve özellikle Honaz, Çal ve Güney ilçelerimizde çiftçimiz ciddi mağduriyetler yaşadı. Kentimizde meydana gelen afetten etkilenen tüm hemşerilerimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, her zaman onların yanında olduğumuzu tekrar belirtmek istiyorum. İlgili bakanlarımızın ise ivedilikle zarar gören yurttaşlarımızın zararlarının giderilmesinde gerekli olan yardımların yapılması için hareket almasını bekliyorum. Özellikle Tarım Bakanımıza seslenmek istiyorum. Taban fiyatı açıklandığı halde alım yapmayan Toprak Mahsulleri Ofisi’ni bir an önce açın ve üreticimizin elindeki mahsul çürümeden söz verdiğiniz fiyattan alımı yapın. Denizlili çiftçiyi daha fazla mağdur etmeyin.
“DENİZLİ SANAYİCİSİNE YALAN SÖYLENDİ”
Denizli hepinizin bildiği gibi bir ihracat kentidir, başta tekstil olmak üzere mermer, metal ve makine sanayisi, her fabrika bir kaledir mantığı ile hiç durmadan çalışan ve cari fazla vererek Türk ekonomisine can suyu sağlayan bir kenttir. Fakat 2021 Ağustos ayından itibaren hayata geçirilen Nas politikaları ile keyfim ekonomisi ile ne yazık ki ihracat rekorları kıran, tek derdi üretimi arttırmak ve yatırım olan Denizli’de rüzgâr tersine dönmüştür. Üretim, ihracat, yatırım ve istihdamı arttırmak için çıkılan bu yolda Denizli sanayicisine yalan söylenerek sadece ve sadece enflasyonu arttırarak seçim finanse edilmiştir. 2022 yılının ilk çeyreğinden itibaren üretim ve ihracat rakamları düşmekte, bırakın yatırım yapmayı, yatırımı düşünen bile kalmamış ve ne yazık ki işsizlik artmıştır.
“DÖVİZDEKİ ARTIŞIN SEBEBİNİ İHRACATÇI GİBİ GÖSTEREN YANLIŞ BİR ANLAYIŞ SERGİLENMEKTEDİR”
Türkiye’yi faiz sebep enflasyon sonuçtur söylemi ile faiz, döviz ve enflasyon sarmalına sokanlar bu sarmaldan çıkmak için rasyonel politikalara dönüş söylemine sığınmış fakat faizdeki 650 baz puan artışa rağmen iş işten geçmiş ne dövizde yükselişe ne de fiyatlardaki artışa dur diyebilmişlerdir. İhracatçı fiyat tutturamaz, işletmesini kapatacak duruma gelmiştir. Merkez Bankası başkanının döviz rezervlerinin artırılması için dövize müdahale edilmeyeceğini söylemesine rağmen kamu bankaları dövize müdahale etmektedir. Bugün yanlış uygulanan ekonomi politikalarının sonucu cari açık 120 milyar dolar, Merkez Bankası döviz rezervleri eksi 63 milyar dolara ulaşmışken, sanki ihracatçı dövizin artmasını istediği için dövize müdahale edilmiyor gibi bir algıyla dövizdeki artışın sebebini ihracatçı gibi gösteren yanlış bir anlayış sergilenmektedir.
“DOKTORLARI MÜHENDİSLERİ, YAZILIMCILARI KAÇIRDIĞINIZ GİBİ TÜRK YATIRIMCISINI DA KAÇIRMAYIN”
Bugün liralaşma adıyla uyguladığınız politikalar yüzünden sanayici ihracat yapabilmek adına gerek duyduğu hammaddeyi ithal etmek için 100 bin dolar bozduğunda ancak 93 bin dolar geri alabiliyor. Bankaların Merkez Bankası’nın talimatıyla uyguladığı alış satış kurları arasındaki makastan kaynaklanan zararı kaldıramayan özellikle demir çelik ve bakır işleyen sektörlerdeki firmalarımız çareyi vergi uygulaması olmayan ülkelere şirketlerini taşımakta arıyorlar. Gelin bu ülkeden doktorları, mühendisleri, yazılımcıları kaçırdığınız gibi Türk yatırımcısını da kaçırmayın ve bu yanlışlardan bir an önce dönün.
“SONU SERMAYE KONTROLÜNE GİDECEK PARA POLİTİKALARINDAN VAZGEÇELİM”
Buradan ekonomi yönetimine sesleniyorum. Ekonomi güven yönetimidir, bu anlayışla rasyonel politikalara dönemezsiniz. Türkiye’nin içine düştüğü bu sarmaldan çıkış yolu ekonominin bilim olduğunu kabul etmekten geçer, Türkiye’yi çağdaş hukuk anlayışı ile yönetmekten geçer, ülkeyi yatırım yapılabilir ülke sınıfına sokacak yapısal reformları yapmaktan geçer. Gelin keyfi politikaları bırakıp yargı bağımsızlığını sağlayın, mazbatasını aldığı halde hala hapiste olan milletvekili Can Atalay’ı serbest bırakın, gelin İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönelim. Sonu sermaye kontrolüne gidecek para politikalarından vazgeçelim. Uluslararası serbest piyasa ekonomisine geçelim. İhtiyaç duyduğumuz dış kaynakların Türkiye’nin en güzide şirketlerini satarak değil reform yaparak ülkemize gelmesini sağlayalım.”
…