Çiftçi zor durumda…
Necdet Buluz
Her geçen yıl daha da zorlanan çiftçiler artık işi bırakmak zorunda kalıyor. Bu nedenle de üretim azalıyor, ürün pahalanıyor.
Çeşitli sorunlarla başa çıkmak zorunda kalınan tarım sektöründe mesleğe olan rağbet azalıyor. Enflasyona dayalı yüksek fiyatların tüketiciyi olumsuz etkilemesinin yanı sıra yüksek girdi maliyetleri başta olmak üzere birçok etken dolayısıyla üreticiyi de mutlu olamıyor.
1984 yılından bu güne 14 Mayıs günü Dünya Çiftçiler Günü olarak kutlanmakta. Uluslararası alanda tarımsal üreticilerin sorunlarını duyurmaya çalışan kuruluş, bu şekilde yılın bir günü dahi olsa dikkatleri çiftçi vatandaşlara çekmeye çalışıyor. Bu şekilde onların sorunlarının gündeme taşınması fırsatını sağlamış olunuyor.
Tarımsal hasıla bakımından Avrupa’da birinci, dünyada yedinci sırada yer aldığı söylenen Türkiye’de ise gıda fiyatlarının yüksekliği gündemdeki yerini koruyor. Yüksek fiyatlar tüketiciyi olumsuz etkilediği gibi yüksek girdi maliyetleri başta olmak üzere birçok etken dolayısıyla üreticiyi de mutlu etmiyor.
Ülkelerin uyguladığı korumacı politikalar diğer ülkelerdeki fiyatları yükseltirken, yerel tarımsal üretimin hayati önemini bir kere daha hatırlatıyor. Diğer yandan artan nüfus tarımsal ürünlere olan ihtiyacı da büyütüyor. Dünya genelindeki sorunlar Türkiye için de geçerli ve ülkemizde çiftçi olmak gün geçtikçe zorlaşıyor.
Kırsal nüfusun azalması ve sisteme kayıtlı çiftçi sayısındaki düşüş gün geçtikçe artıyor. Özellikle girdi maliyetlerinin artışı tarımsal üretimin karlılığı giderek düşürüyor. TÜİK verilerine göre istihdamın sektörel dağılımında tarım yüzde 17,2’lik paya sahipken bu oran 2022 yılında yüzde 15,8’e geriledi.
2022 yılında tarım sektöründe 4 milyon 866 bin kişi istihdam edildi. Bütün bu olumsuz tabloya rağmen Türkiye, dünyanın en büyük tarım üreticileri arasında yer alıyor ve şehirlere göç eğiliminin ağır basmasına rağmen, kırsal nüfusun yaklaşık yüzde 64’ü 50 yaş altında.
Yüksek tarım potansiyeli olan Türkiye, dünyanın çoğu yerinde yetiştirilemeyen ürünleri de barındıran geniş bir çeşitliliğe sahip. Gerekli adımlar atılırsa tarımın GSMH’daki payını artırmak ve ihracat potansiyelinden yararlanmak mümkün. Böylece sektör gençler için daha cazip hale gelebilir ve istihdam artışına da katkı verebilir.
Türkiye’nin nüfusu, 2022’de Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçlarına göre 85 milyon 279 bin 553 kişiye ulaştı. Diğer yandan kayıtlı mülteci sayısı 4 milyona yaklaşan Türkiye, 2023 yılında 60 milyon turisti ağırlamayı hedefliyor. Sadece bu insan varlığı dahi Türkiye’nin tarımsal öneme neden ihtiyaç duyduğunu anlamak için yeterli.
Doğal kaynakların sürdürülebilir şekilde daha etkin ve verimli kullanımıyla çiftçinin gelir istikrarına kavuşturulması son derece önemli. Üretimin, ürün kalitesinin artırılmasıyla çiftçinin rekabet gücünün artırılması tarımda ihracat olanaklarını genişletecek.
Fakat değişen iklim koşulları, dünya ticaretinde yaşanan gelişmelerin zorlayıcı baskısı, artan girdi maliyetleri ve azalan su kaynakları eklenince gündemde yer alan önemli sorunlarla pek çok meslek grubundan önce çiftçileri etkiliyor.
Mazot, gübre fiyatları, tohum, traktör ve tarım makineleri ve bu ekipmanların parça ve sarf malzemeleri ciddi oranda çiftçiyi zorluyor. Yüksek döviz kuru da bu güçlükleri daha da katlanılmaz boyuta taşıyor.
Tarım faaliyetleri gereği çiftçilik doğa ile iç içe geçmiş bir üretim alanı… Bu aşamada en kırılgan meslek gruplarının başında çiftçilerin geldiği rahatlıkla söylenebilir. Orman yangını sel, kuraklık, hortum gibi atmosfer olayları doğrudan çiftçiyi etkiliyor.
Ekim döneminde daha mahsulünü hasat edemeden çiftçiler büyük kayıplar yaşayabiliyor. Diğer yandan çiftçilerin güneşin zararlı ışınlarına maruz kalması, kullandıkları traktörler başta olmak üzere tarım makinaları kaynaklı meslek hastalıkları ve iş kazalarına açık olmaları da başlı başına bir sorun.
Çoğu çiftçinin sosyal güvenlik kapsamı dışında kalması bu durumda yaşadıkları mesleki hastalıklar ve iş kazalarının raporlanması ve çözüm üretilmesinin önünü de kapatıyor. Maliyetin yüksekliği çalışan çiftçilerin kayıt dışına çıkması ya da sigorta primlerinin yüksekliği nedeniyle sosyal güvencenin dışına itebiliyor. Son olarak şu atasözünü bir daha hatırlamakta fayda var: Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz.