Cumhurbaşkanlığı kararıyla onaylanan planları, Danıştay iptal etti
Yargı, Gölbaşı Tuluntaş Mahallesi’nde yüksek nüfus ve yapı yoğunluğu getiren hukuka aykırı plan değişikliğini iptal etti
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, kamu yararına aykırı, altyapı ve ulaşım sorunlarına yol açacak yüksek yoğunluklu yapılaşma öngören plan değişikliklerini yargıya taşımaya devam ediyor.
Danıştay 6. Daire, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin açtığı dava sonucunda, Gölbaşı, Tuluntaş Mahallesi, 1416 ve 1417 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanlığının 16/04/2019 tarih ve 924 sayılı kararı ile onaylanan 1/25.000 ölçekli nazım, 1/5.000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerini iptal etti.
Kararı değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Kent topraklarının ranta kurban edilmesine izin vermeyeceğiz. Bu plan değişikliğinde de nüfus, yapı yoğunluğu arttırılmış olup sosyal ve teknik altyapı dengesi bozularak bölgenin yapılaşma bütünlüğü ortadan kaldırılmaktadır. Plan değişiklikleri ‘alana özel’ bir değişiklik niteliği taşıdığından, ayrıcalıklı bir durum yaratılması söz konusudur. Mahkeme iptal gerekçesinde ‘Dava konusu plan değişiklikleri ile oluşturulan kentsel gelişme kurgusunun ve öngörülen yapı ve nüfus yoğunluğunun, bölgenin doğal niteliği haiz mevcut durumu ile uyumsuz olduğu, yapılaşma koşullarının çevre ve imar bütünlüğünü bozucu nitelikte olduğu, dava konusu imar planı değişikliklerinin bu yönüyle de şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğu’ ifadelerine yer verilerek, bir kez daha haklılığımız ortaya konmuştur” dedi.
Yargı: Mimarlar Odası hukuka aykırı imar uygulamalarını konusu yapma ehliyetine sahiptir
Candan, mahkemenin gerekçesinde, “TMMOB Mimarlar Odası, yasalara, planlama ve şehircilik ilkelerine aykırı imar uygulamalarını kendi kuruluş amacı doğrultusunda dava konusu yapma ehliyetine sahiptir, ehliyeti anayasadan aldığımızın altını bir kez daha çizmiştir. Mimarlar Odası’nın dava açma ehliyeti yok diye savunma yapan, kurumlara, belediyelere verilen bu cevap kıymetlidir. ” diyerek Danıştay, davalı idarenin ehliyet itirazını da yerinde görmediğini bildirdi.
“Bilimsel planlama ilkelerine göre, insanlar daha sağlıklı çevrelerde yaşasınlar, kentleşme süreci rant odaklı değil bilimin ışığında gelişsin diye dava açıyoruz. Mimarlar Odası’nın kamu yararına ilişkin dava açma ehliyetleri anayasal güvence altındadır. Dava açma ehliyetimizi sorgulayanlara verilmiş bu cevap, sistemin sigortalarıdır” diyen Candan, mahkemenin bilirkişi raporunu esas aldığını belirtirken, bilim insanlarının mahkemeye sundukları raporda, yaklaşık 300.000 kişilik nüfus barındıracak bir kentsel gelişme öngörüsü getiren plan değişikliğinin yaratacağı sorunlara dikkat çekildiğini bildirdi.
Bilirkişiler: Gölbaşı Mogan Gölü sistemini besleyen aküferlerin korunması açısından önemli bir bölge
Candan, bilirkişi raporunda yer alan, “Bilirkişi inceleme sonucunda düzenlenen raporda, üst ölçekli planın kentsel gelişme stratejileri ile doğal alanların ve tarımsal üretim alanlarının korunması arasındaki dengeyi kurmaya yönelik stratejisini, bütünlüğünü ve sürekliliğini olumsuz etkilediği, – Üst ölçekli planın ana kararlarını, bütünlüğünü ve sürekliliğini zedeleyen bir plan değişikliği işlemi olduğu için Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğine de aykırılık taşıdığı, dava konusu planlama işlemleri ile davaya konu alanda yaklaşık 300.000 kişilik nüfus barındıracak bir kentsel gelişme öngörüsü yapılmasının çevre ve imar bütünlüğü açısından ciddi çelişkiler ve uyumsuzluklar getirdiği, bu kapsamda, dava konusu bölge için önerilen yapı yoğunluğu ve biçiminin hem mevcut çevreyle uyumsuz olduğu hem de üst ölçekli plan öngörülerindeki seyrek konut gelişimi ile bağcılık-bahçecilik niteliklerine aykırı bir gelişme olduğu, – bölgede bugüne kadar oluşmuş yapılı çevreyle imar bütünlüğü açısından uyumsuzluklar yaratılacağı, bu uyumsuzluğun hem emsal değeri açısından hem de kat yüksekliğini serbest bırakan plan kararı açısından geçerli olduğu, dava konusu bölgenin mevcut durumda, doğal niteliği haiz, yapılaşmamış, tarımsal üretimin sürdürüldüğü, ayrıca Gölbaşı Mogan Gölü sistemini besleyen aküferlerin korunması açısından önemli bir bölge olduğu dikkate alındığında, 300.000 kişi üzerinde bir nüfus öngören kentsel gelişme önerisinin ve bu önerinin Özelleştirme İdaresi taşınmazlarını kapsayan kısmının doğru bir yer seçimi kararı olmadığı, mevcut şartlar dahilinde, sosyal donatı dengesi açısından bir inceleme yapma olanağı bulunmadığı, kapsamlı bir kentsel gelişme projesi öngörülen bu alanda, sadece davacı taşınmazları içindeki sosyal donatı dengesinin değişimini incelemenin anlamı sonuçlar vermeyeceği, bu incelemenin parçalar özelinde değil, bölge bütününde yapılması gereken türden bir inceleme olduğu, – ulaşım ilişkilerine dair incelemenin de benzer nitelikte olduğu, davaya konu taşınmazlardaki ulaşım ve erişim kararlarının söz konusu kentsel dönüşüm ve gelişim projesi kapsamında verilen kararların uzantısı niteliğinde olduğu, bu kapsamda, 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında, bölgede ciddi bir nüfus artışı öngörülmediğinden, kentin bu bölgesi için yeni ulaşım bağlantılarının da öngörülmediği, bu bağlamda, parçacı biçimde dava konusu planlarla bölgeye 300.000 kişi üzerinde nüfus getirilmesinin tüm kentin ulaşım sistemine etkisi olacağı, dava konusu plan değişiklikleriyle öngörülen kentsel gelişme projesi kapsamında, planların ulaşım kararlarının yetersiz ve tutarsız olduğu, plan açıklama raporlarında da erişilebilirliğe ilişkin irdelemelerin yetersiz olduğu, bu açıdan da şehircilik ilkeleri ve planlama esasları kapsamında sakıncalar barındırdığı, – Dava konusu bölge için üretilen ve mahkeme kararları ile iptal edilen önceki planlara yönelik olarak ilgili mahkemelerce yapılan değerlendirmelerin önemli tespitler içerdiği, bu tespitlerin ağırlıklı olarak üst ölçekli plana aykırılık, bölgenin mevcut durumu ile uyumsuz gelişme öngörüsü, ihtiyacın ötesinde konut gelişme kararı, doğal çevre ve değerlere olumsuz etki ve parçacı plan müdahalesi gibi hususları vurguladığı, – Önceki mahkeme kararlarında vurgulanan bu hususların uyuşmazlık konusu taşınmazlara ilişkin plan kararları yönünden de geçerli olduğu, çevredeki planların iptali sonucunda, dava konusu planların tamamen eksik hale gelen bir plana dönüştüğü, şeklinde tespit ve değerlendirmelere yer verilmiştir. Dava konusu imar planı değişiklikleri; Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.08.2018 tarih ve 1360 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının bir parçası olarak hazırlandığından, söz konusu imar planlarının kesinleşen yargı kararı ile iptaline karar verilmesi sonucunda dayanaksız hale gelen dava konusu imar planı değişikliklerinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır” ifadelerine dikkat çekti.
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birim