ULUSAL KEDER
Türkiye’nin geleceği adına bel bağladığımız altılı masa bireylerinden kimilerinin; başörtüsü
meselesi, aday ısrarı, anayasadaki Türklük “vatandaşlık tanımı” gibi konularla yarattığı
gereksiz gündemden tamamıyla kurtarmamışken yakamızı, şimdilerde aynı kişilerin ürettiği
umut kırıcı gündemlerle karamsarlığın, yalpalıyoruz dehlizlerinde.
Rekabet içindeler; medya aracılığıyla göndermede bulunuyorlar birbirlerine. Kimi çıkıp; Genel
başkanların, karar süreçlerinde doğrudan Cumhurbaşkanıyla birlikte imza yetkisine sahip
olacağını, seçilen Cumhurbaşkanı’nın söz dinlememesi halinde ise kriz çıkacağını
dillendirirken, bir başkası; Cumhurbaşkanı adayı gösterildiği takdirde çok rahat seçileceğini ve
de ülkeyi en iyi şekilde yöneteceğini belirtiyor. Yine gereksiz gündem yaratıcılarından biri
adaylığını garantilemiş gibi davranıyorken, diğeri de her fırsatta başbakan olacağını
anımsatıyor…
Bir yılı aşkın süredir toplanıyorlar.
Ellerinde seçmene gösterecekleri herhangi bir yol haritası yok bu arkadaşların. Ve bilinmiyor
ne yapacakları. Seçim takvimi de ayrıca, çekilmiş bulunuyor mayıs ortalarına.
Heyecan yükleyemiyorlar;
İnsanlar bu yüzden donuk donuk bakıyor sisli sabahlara; coşku yok çünkü yüreklerinde…
Ülkenin yönünü belirleyecek olan kritik dönemece doğru giderken tek yumruk olması umulan
altılı masa bireylerinin çoğu akıl dışı tutumuyla güven sarsmayı sürdürüyor nedense?
Diğer ittifakı destekleyenlerin, kararsız kesimin, özellikle de Z kuşağının ilgisini çekmek bir
yana, temsil ettikleri Millet İttifakı destekçilerinden (belki) bir kısmının yanında diğer muhalif
kesimi de ürkütüp kararsızlığa itebilecek davranış içindeler. Ülkenin çıkmazda olduğuna ya
inanmıyorlar ya da rehavetle; tanımlanamaz bir özgüvenin gölgesinde, seçim gününü
bekliyorlar. Ulusal kederimizin üstüne kısacası, tüy dikiyorlar farkında olmadan.
Ferruh SİDAR
18 Ocak 2023