Afrika’da Fransız
ağırlığı…
Necdet Buluz
Afrika kıtasında eski Fransız sömürgelerinden bazı ülkelerin Fransa’dan bağımsız ortak para birimi ve yeni ticari ortaklıklar arayışı Fransız hükümetini rahatsız ediyor.
Afrikalı liderlerin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un kıtaya yaptığı ziyaretlerde verdiği bazı sembolik mesajlar da “Fransız neo-kolonyalizmine başkaldırı” olarak yorumlanıyor.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Afrika Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mürsel Bayram ve Afrika’da askeri darbeler üzerine akademik araştırmalar yapan Dr. Murat Yiğit, Afrika ülkelerinin çoğunun bağımsızlığını 1960’lı yıllarda kazandığını ancak ekonomik ve askeri anlaşmalarla sömürgeciliğin devam ettiğini belirterek, “Şu anda 14 Afrika ülkesinin merkez bankasının Fransa kontrolünde bulunması ve bu ülkelerin döviz rezervlerinin yüzde 50’sini Fransa’da tutmak zorunda olmaları yeni sömürgecilik türü olan neo-kolonyalizmin açık göstergesi” dedi.
Afrika ülkelerinin banknotlarını ve hatta madeni paralarını bile Avrupa ülkelerinde bastırmak zorunda olduğunu aktaran Bayram, Fransa, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerin bu konuda öne çıktığını söyledi. Bayram, Batı Afrika’da kullanılan Afrika’daki Fransız sömürgelerine ait para birimi CFA frangına ilişkin tartışmaların zaman zaman gündeme geldiğine işaret ederek, “Aralık 2019’da Benin, Burkina Faso, Gine Bissau, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal ve Togo 2020’den itibaren Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğunun (ECOWAS) yeni ortak para birimi ‘ECO’ya geçme kararı almıştı ancak henüz geçilemedi. Hatta Fildişi Sahili Cumhurbaşkanı Macron’la görüşmesinde bunu ifade etti ancak bu da sadece isim değişikliğinden ibaret. Fransa’nın bölgedeki hakimiyeti sürüyor” değerlendirmesinde bulundu. Bayram, Afrika ülkelerinden ekonomik bağımsızlığını elde etmek isteyenlerin sömürgeciler tarafından cezalandırıldığına dikkati çekerek, “Fransa 1958 referandumunda tam bağımsızlığı oylayan Gine’yi istikrarsızlaştırmak için elinden geleni yaptı. Oylamadan sonra iki ay içinde ülkeden çekilen Fransızlar devlet dairelerindeki lambalara kadar söktü. Eczanelerdeki ilaçları dahi yaktı. Sonra muhalefeti silahlandırmaya çalıştı. Yani tam bağımsız olmak isteyen Ahmed Sekou Toure hükümetini devirmek için Fransa elinden geleni yaptı” diye konuştu.
Fransa’nın Mali’de terörü desteklediğinin, 2021-2022 yıllarında geçici olarak başbakanlık görevinde bulunan Choguel Kokalla Maiga gibi yetkili isimlerin bunu açıkça dile getirdiğini anlatan Bayram, “Afrika ülkelerinde Fransa’ya karşı başkaldırının filizlenmeye başladığını görüyoruz. Almanya, Portekiz ve İngiltere’ye karşı aynı tepkiyi görmüyoruz çünkü onlar Fransa gibi doğrudan yönetim uygulamıyorlar. Macron’un Cezayir ziyaretinde kürsüdeki unvanı Arapça ve İngilizce yazıldı. Normalde Arapça ve Fransızca konuşulan eski Fransız sömürgesinde bununla sembolik mesaj verildi” şeklinde konuştu. Bayram, Afrika devletlerince ticari anlamda da Fransa’ya karşı yeni alternatiflerin dikkate alındığını belirterek, “Afrika devletleri eski sömürgeciler ve kıta dışı aktörler arasında yeni denge kurmaya çalışıyor çünkü artık önlerinde çok seçenek var. Sadece Soğuk Savaş dönemindeki gibi ABD ve Sovyetler Birliği veya eski sömürgeci devletler yok. Artık Çin, Hindistan, Malezya, Türkiye ve Brezilya gibi ülkeler de var. Afrika devletlerinin ortaklık kurabileceği devlet sayısı arttı” dedi. Bayram, “Nijer’de uranyum işi yapan Fransız Areva şirketi Nijer hükümetine ödeyeceği komisyonu artırmazsa hükümet ‘Siz olmazsanız Çin’le anlaşırız’ diyebiliyor. Artık böyle seçenekler var ama tabii ki Batılı devletler de ilişkileri koparmamak ve farklı şekilde iş birliği geliştirmek için çabalıyor” dedi.
Afrika üzerine araştırmalar yapan Dr. Murat Yiğit de Batılı ülkelerin ve özellikle de Fransa’nın eski sömürgeleri üzerindeki nüfuzunu diri tutmaya çalıştığına dikkati çekerek, “Afrika’da bir bölgede 7 bin Euro’ya bir kütüphane veya tuvalet tamir ediliyor ama projenin şartnamesine Fransız dilinin yaygınlaştırılması ve eğitim politikalarının beraber belirlenmesi ekleniyor” ifadesini kullandı. Afrikalı siyasetçilerin iç siyasi mücadelede etkinlik için de ittifaklar kurduğunu belirten Yiğit, 1959’da kendi para birimini basmak isteyen Gine’ye yapılan Persil Operasyonu’na değinerek, “Fransa’nın dayattığı ortak para birimini kabul etmeyen Gine yönetimini ekonomik olarak zora düşürmek için sahte para basılıp uçaklarla ülkenin dört bir yanına dağıtıldı. Bu şekilde diğer sömürge devletlerine de gözdağı verilmiş oldu. Şu anda da bunun yerine farklı unsurlar kullanılarak operasyonlar yapılıyor. Etnik rekabet, ayrımcılığın kışkırtılması, ordu ve silahlı paramiliter gruplar yeni sömürgeci düzen için kullanılıyor” diye konuştu.
YanıtlaYönlendir |