Türk Eczacıları Birliği (TEB) ve 54 bölge eczacı odası yayımladıkları ortak deklarasyonda, ilaç yokluklarının en önemli gündem maddesi olduğunu bir kez daha vurguladı. Özellikle onkoloji ilaçları, antibiyotikler, antidepresanlar, çocuk ateş düşürücüleri, ağrı kesicileri ve antibiyotikleri, kulak damlaları, tansiyon ilaçları, göz damlaları ve mevsimsel grip ve soğuk algınlığı ilaçlarına erişimde ciddi sorunlar yaşanıyor.

Bölgeler arası toplantı için 10-12 Kasım’da Bursa’da bir araya gelen TEB ve 54 bölge eczacı odasının başkanları ve yöneticileri eczacılık mesleğinin gündemindeki konuları ele aldı.

Bu toplantılardan çıkan ortak deklarasyon şöyle:

1- Birinci basamak sağlık hizmet danışmanı ve halka en yakın sağlık hizmeti sunan eczacılar olarak bir süredir kamuoyu nezdinde dile getirdiğimiz ekonomik sorunlara kalıcı çözümler üretilmedi. 14 yıl sonra ilaç fiyat kararnamesinde yapılan değişiklikler kalıcı çözüm olmaktan uzak.

Kan ürünlerinin bazıları hiç yok

2- İlaç yoklukları önemli bir gündem maddesi olarak devam ediyor. Bu durum, hastalarımızı ve meslektaşlarımızı her geçen gün daha da artan oranda mağdur ediyor. Özellikle onkoloji ilaçları, antibiyotikler, antidepresanlar, çocuk ateş düşürücüleri, ağrı kesicileri ve antibiyotikleri, kulak damlaları, tansiyon ilaçları, göz damlaları ve mevsimsel grip ve soğuk algınlığı ilaçlarına erişimde ciddi sorunlar yaşanıyor.

Bazı hastalıkların tedavisi sırasında bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde hayati önem taşıyan kan ürünlerinden bazıları piyasada hiç bulunmuyor.

Hastalarımızın ilaca erişimde yaşadıkları mağduriyetin sorumlusu eczacılar değil. İlaç yokluklarının önüne geçilebilmesi için tüm paydaşların görüşleri alınarak İlaç Fiyat Kararnamesi’nde doğru bir sistem kurgulanmalı. Yaşanan bu soruna kalıcı ve gerçekçi bir çözüm bulunmazsa, vatandaşlarımızın ilaca erişimi her geçen gün daha da zorlaşacak.

Fiyat farkları her geçen gün artıyor

3- Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) karşıladığı çok sayıda ilaçta hastalarımızın ödemek zorunda kaldığı ilaç fiyat farkları gün geçtikçe artıyor. Eczanelerde hastane muayene ücreti, reçete ücreti gibi kalemleri ödemek durumunda kalan hastalarımız, bir de aldıkları ilaçlara yüksek fiyat farkı ödüyor. Bazı ilaçlarda, SGK’nın karşıladığı tutarın daha fazlasını hastalarımız cebinden ödemek zorunda kalıyor. Hastalarımızın haklı isyanlarını eczacılara yansıtması dolayısıyla meslektaşlarımız da mağdur olmaktadır. Ama bu mağduriyetin sorumlusu eczacılar değil.

4- Sağlık Bakanlığı tarafından 12 Ağustos’ta Resmî Gazete’de yayımlanan ve kamuda görev yapan sağlık çalışanlarının özlük haklarındaki usul ve esasları belirleyen ‘Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği’nin yarattığı hak kaybı, kamu eczacılarımız nezdinde halen devam ediyor. Yönetmelikte yapılacağı belirtilen son değişiklik, stratejik personel olarak görev yapan kamudaki meslektaşlarımızın mağduriyetini gidermekten çok uzak. Emekli kamu eczacılarımızın uğradığı hak kayıplarının acilen giderilmesi için gereken mevzuat değişikliği ivedilikle yapılmalı.

Eczacılık fakülteleri yeterli, yenileri açılmasın

5- Uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitiminin sağlanması için kontrolsüz fakülte açılışlarına son verilmeli. Alt yapıdan ve akademik kadrodan yoksun eczacılık fakültelerinin yerlerine ilaç Ar-Ge merkezi kurulmalı, mevcut eczacılık fakültelerinin kontenjanları kademeli olarak düşürülmeli ve eczacılık fakültelerine giriş için başarı sıralaması 50 binle sınırlı tutulmalı.

6- Sunduğumuz sağlık hizmetinin kalite ve etkinliğini artıracak, eczane ekonomilerini salt ilaç fiyatlarına bağlı yapıdan kurtaracak yeni bir modelin geliştirilmesi için eczacıların sunduğu hizmetler karşılığında Meslek Hakkı’nı almalarını sağlayacak çalışmalar, T.C. Sağlık Bakanlığı ve Türk Eczacıları Birliği arasında ivedilikle başlatılmalı.

Gıda takviyelerini Sağlık Bakanlığı ruhsatlandırsın

7- Sağlığa ilişkin tüm ürünlerin sağlık profesyonellerinin danışmanlığı ve takibinde sunulması gerekir. Farmasötik formdaki gıda takviyelerinin Sağlık Bakanlığından ruhsatlandırılarak sadece eczanelerden, eczacı danışmanlığı ve takibinde halka sunulması yönünde gereken düzenlemelerin yapılması toplum sağlığının korunması açısından zorunlu.

Eczacı ve eczanelerin güvenilirliğini kullanarak sağlığı ticarileştiren başta sosyal medya hesapları ve internet satış platformları olmak üzere, her türlü alternatif satış kanalı oluşturma girişimine her daim karşı duracağız.

8- Eczaneler, 80 bini aşkın çalışanıyla ülkemizde önemli bir istihdam kaynağıdır. Mesleğimizi güçlü temeller üzerinde yükseltmek amacıyla, meslektaşlarımız eczanelerinde ayrıca ikinci ve yardımcı eczacı istihdam etmektedir. Mevzuatımıza göre söz konusu istihdam koşulları meslektaşlarımızın öz sermayesiyle karşılanıyor.

Bugün intörn hekimlere sağlanan asgari ücret desteğine benzer katkı ve hibelerin, mesleğe ilk adımlarını atan yardımcı eczacılarımıza sağlanması ve KOSGEB/İŞKUR gibi desteklerle eczane ekonomilerimizin güçlendirilmesi zaruri bir hal aldı.

Göç İdaresinin ödeme günleri netleştirilmeli

9- Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile Türk Eczacıları Birliği arasında imzalanan protokolde ödeme günleri netleştirilmeli, ödemeler merkezi sisteme bağlanmalı ve reçete başı hizmet bedeli verilmeli.

Bizler, ‘Eczacıya Hak Ettiği Değer Verilmelidir’ ana mesajıyla çıktığımız bu yolda, hastalarımıza ve mesleğimize duyduğumuz sorumlulukla, ilaç yokluklarına, ilaç fiyat farklarına, kontrolsüz açılan fakültelere, eczanelerdeki ekonomik çıkmaza, kamu eczacılarının hak kayıplarına, eczacıların yok sayılmasına ve eczacılık mesleğinin değersizleştirilmesine hep birlikte “Dur!” diyoruz.

Büyük miting 27 Kasım’da

Hastalarımız, mesleğimiz ve en önemlisi daha sağlıklı bir toplum için tüm meslektaşlarımızla birlikte, Birlik’ten gelen gücümüzle 27 Kasım’da Büyük Eczacı Mitingi’nde Ankara’da olacağız. Hakkımız olanı alana kadar da bu mücadelemize devam edeceğimizi saygıyla duyururuz.