-ZAMANIN, YAŞAMIN, MUTLULUĞUN, FARKINDALIK DURAĞINDAN HER GÜN BİRAZ
DAHA UZAKLAŞIYORUZ-
Nevzat AKSOY
Değerli okuyucularımız,
İçimizdeki doğal dünyanın iklimini, dünyadaki kü-
resel gelişim dalgalanmalarının olumlu olum-
suz rüzgarlarından kendi düşünce dünyamızın
süzgecinden elemediğimiz için, maalesef dün-
yamızı saran dur durak bilmeyen gelişmelere
ayak uydurma sevdası, ülke ve toplumların
modası haline gelince, zaman bizimle değil;
bizler zamanın esiri haline geldik.
Bizler var olan yaşam sınırlarımız, doy-
mak bilmeyen nefis ve ihtiraslarımızın esiri ha-
line geldiği için, sınırı belli olmayan bir dünya
sarmalında, bir çaba sarf ettiği için, hayatımı-
zın tat ve lezzetlerinden de doya doya yaşa-
mın, ve geçen zamanın hızına yetişemediğimiz
için, bize yeten dünya yaşamımızı maalesef
içine sığmayan dar bir dünya haline getirdik.
Değerli insanlar: eğer aynı dünya, aynı za-
man, etrafımızda var olan güzellik ve mutluluk-
ların farkına ve varamıyorsak, bu uykuda ve
gafletteki ruh halimize bir uyaranla kendi do-
ğal dünyasına döndürmeli, insanların yetişe-
mediği zaman yaşamlarının uçsuz bucaksız
dünya sevdasına; kanaat kalkanıyla son vere-
bilirsiniz.
Hani günümüzde sanki insanlık, duyu or-
ganlarını kaybetmiş ve vicdan ve merhamet
vasıfları iflas etmiş, etrafında cereyan eden in-
sanlık dramlarına, ve dünyevi ve toplumsal o-
laylara kör ve sağır olmuştur.Eskiden komşusu
açken, kendisi tok olarak yatmayan, darda ve
sıkıntıda olan insanlara destek olan, başkaları-
nın acı ve sıkıntılarını, kendi sıkıntılarıymış gibi
gören, kendisi için istediğini müslüman kardeşi
için de isteyen bir insan topluluğu nerede kal-
dı acaba?
Kardeş kardeşin hayrını istemeyen, anne
baba çocukları arısında ayrım yapan, karşılık-
sız sevgi ve saygının kalmadığı, sahte ve men-
faat sarmalının dünyamızı ve yaşamlarımızı
a ‘dan z’ye kadar teslim aldığı bir dünyadan ve
insanlıktan daha acaba ne beklenebilir ki?
Cenab’ı Allah’ın sevmediği ve haram kıldığı, ve
bugün insanlığın ve vicdanların kabul etmediği
her türlü alametlerle karşı karşıyayız, ve sanki
toplum ve insanlık olarak bunlara çıkıp da ses
ve karşı çıkmamamız, bu gibi olay ve ahlaksız-
lıklara prim veriyormuş gibi bir intibayı dinimi-
ze ve insanlığımıza yakıştırıyor olmamız ne
kadar acı verici bir imtihanla karşı karşıya ol-
duğumuzu bir kez daha, müslüman olarak,in-
san olarak sorgulamamız gerekir.
Kıyamet yaklaştığında zamanın akışı hızla-
nır; sene ay gibi; ay, hafta gibi olur, işte şimdi
içinde yaşadığımız zaman dilimi bizlere bu ha-
disi çağrıştırıyor.Uyuyan duyu organlarımızı, ve
kararan kalplerimiz, iflas eden merhamet ve
vicdanlarımızı, onarmak için Allah’ın zikir ve
tesbihatlarıyla giderelim.Uyuyan insanlık ve
etrafımızdaki hakikat güzelliklerinin farkına
vararak yaşamlara ve manevi dünyanın kan
kaybeden dünyasına can verelim.
Sevgi ve saygılarımla