-Yardımcıoğlu: Öğrenciye verilen kredi uygulamasına bir an önce son verilmelidir!
Batı Asya Araştırmaları Enstitüsü (BAAE) Başkanı Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, öğrencilere
verilen kredi uygulamasının, okul sonrası olumsuz etkilediğini belirterek örgün öğrenci olarak ön
lisans, lisans ve lisansüstü seviyelerde eğitim alma hakkını kazanmış tüm öğrencilere burs verilmesi
gerektiğini söyledi.
BAAE Başkanı Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, Türkiye’deki eğitim sistemindeki en büyük yanlışlardan
biri olan öğrencilere kredi uygulaması hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Öğrencinin, paraya en
çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde borçlandırılmasının insani yönünün bulunmadığını ifade eden
Yardımcıoğlu, kredi uygulamasının sosyal devlet ilkesiyle de bağdaşmadığını dile getirdi.
Yardımcıoğlu, “Öğrencilik dönemleri, hepimizin hayatında olduğu üzere; parasızlık dönemleridir.
Gerek öğrencilik anlamında ve gerekse insani anlamda, paraya ihtiyacın en fazla kendini hissettirdiği
dönemlerin birisidir. Böyle bir dönemde öğrencilerimizi borçlandırmak ve okul sonrası döneme borçlu
bir şekilde girmek, gençlerimizin motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla bir an önce para
kazanarak borçlarından kurtulmak isteyen öğrencilerimiz, eğitimini aldıkları bölüm ve mesleklerin
dışındaki işlere yöneliyor. Bu durum üniversite sonrası KPSS sınavlarına hazırlık süreçlerini de olumsuz
etkiliyor” dedi.
“KREDİ DEMEK; FAİZLİ BORÇ PARA DEMEKTİR”
Üniversiteyi yeni kazanmış gençlerin bir kısmına burs adı altında bir kısmına ise kredi adı altında
ödemeler yapıldığını aktaran Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, şöyle konuştu: “Öğrenciye verilen bu
krediler, okulun bitiminde onların başlarının en büyük belası haline gelmiştir. Hayata atılmış dünün
öğrencileri bugün öğrencilik döneminde kullanmak zorunda kaldıkları öğrenci kredisi borçlarını
yıllarca ödemek stresi ile mücadele etmektedirler. Bu kredi uygulaması yanlıştır. O yüzden devletimiz
ve yetkili organları, öğrenciye verilen kredi uygulamasına bir an önce son vermelidir. Çünkü kredi
demek faizli borç para demektir. Öğrenciye kredi uygulamasından vaz geçmek hem sosyal devlet
olmanın bir gereğidir hem de bu çocukların okul sonrasındaki hayatına borçla başlamalarının önüne
geçilmiş olacağından çok insani bir uygulama ve motivasyonsuzluk giderici bir yaklaşım olacaktır.”
“ÜNİVERSİTEYİ KAZANAN HER ÖĞRENCİYE SADECE BURS VERİLMELİDİR”
Öğrencilerin, kendilerini hayata hazırladığı eğitim sürecinde Devlet Baba’nın yanlarında olduğunu
hissetmesi için öğrencilere kredi yerine burs verilmesi gerektiğini kaydeden Yardımcıoğlu,
açıklamasını şöyle sürdürdü: “Üniversiteyi kazanan her öğrenciye sadece burs verilmelidir. Burs
karşılıksızdır. Devlet baba vermeli öğrenci tüketim harcamalarının bir kısmını devlet babanın verdiği
bu paradan karşılamalıdır. Örgün öğrenci olarak ön lisans ya da lisans öğrencisi olarak hatta lisansüstü
seviyelerde eğitim alma hakkını, yapılan sınavlarda kazanmış ve kaydını yaptırmış olan her seviyedeki
öğrenci burs almayı hak etmiş olmalıdır. Cinsine, cibilliyetine, rengine, babasının gelir durumuna,
ekonomisine, çalışıp çalışmadığına asla bakılmadan tek kriterin örgün öğrencilik hakkını elde etmiş
olarak tescil edildiği bir hak olmalıdır bu! Seçim yönünden bakıyorsanız; burs uygulaması kazandırır.
Siyasi yönden bakarsanız bunu uygulamaya koyan siyaseten de kazanır. İnsani yönden bakarsanız bu
insanidir. İslami yönden bakarsanız bu İslami’dir. Hakkanî yönden bakarsanız hakkanî bir iş yapmış
olacaksınız. Yapın bunu lütfen!”
“TÜM ÖĞRENCİLERİN BORÇLARI SİLİNSİN!”
Gençlerin, her geçen gün umutsuzluğa sürüklendiği böyle bir dönemde en iyi psikolojik katkının,
borçların silinmesi olduğunu ifade eden Yardımcıoğlu, son olarak şunları kaydetti: “Bir an önce yapın
ve mevcut borçlu öğrencilerin tümünün borcunun bir daha tahsil edilmemek üzere silinmesini
sağlayın lütfen. Ülkeye de vatandaşa da çok büyük bir hizmet olacaktır bu adım! Şu an iş arayan ve
ekonomik kriz pençesinde uğraş veren dünün öğrencilerine ve dolayısıyla ülkeye çok büyük bir moral
olacaktır. Biz, Batı Asya Araştırmaları Enstitüsü olarak ülke menfaatine politikalar ve düşünceler
üretmek için varız. Bizim orijinimiz bu kutlu millettir. Biz, ne Avrasya’cıyız ne de Atlantik’çiyiz.. Sadece
Anadolucu’yuz, sadece büyük Türkiye’ciyiz. Üç kıtada hüküm sürmüş bir ceddin evlatlarıyız. İlkemiz de
ülkümüz de haktır, hakikattir, doğrulardır. Kişisel menfaatler diye bir şey yoktur bizde. Sadece Allah’ın
huzurunda vereceğimiz hesabın sancısı ve bu hesaptan yüz akı ile çıkma gayreti ve ümidi vardır
bizde.”