Ekonomideki son
tablo…
Necdet Buluz
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları sonrası Dolar ve Euro’da sert düşüşler oldu. Piyasalar nefes aldı. Millete güven geldi. Devamını bekliyoruz.
Hepimizin isteği şu:
Ekonomide taşlar yerine otursun. İstikrar sağlansın. Önümüzü görebilelim. Pahalılık ve enflasyon son bulsun. Refah içinde bir yaşam sürdürebilelim.
Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını değerlendiren ekonomistlerde de umutlar yeşerdi. WOA Türkçe bu konuda bir derleme yaptı. Buyurun:
Son haftalarda neredeyse her gün türbülans yaşayan Türkiye ekonomisi, haftaya inişli çıkışlı başladı. Dolar ve Euro, Türk Lirası karşısında tarihi zirveleri gördükten sonra kabine toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalarla keskin bir düşüş yaşadı.
Gün içinde 20,75’i gören Euro, 14,50’nin altında işlem gördü. ABD Doları ise 18,36 seviyesine kadar çıktıktan sonra Erdoğan’ın açıklamaları sonrası 13 liranın altına kadar geriledi.
ABD Doları ve Euro, yaklaşık üç saatte Türk Lirası karşısında yüzde 20’den fazla değer kaybetti.
Ekim ayından beri istikrarlı olarak artış gösteren döviz kurlarında bu keskin düşüşünün nedeni olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘‘Yeni bir finansal alternatif sunuyoruz. Bundan sonra hiçbir vatandaşımızın ‘kur daha yüksek olacak’ diye mevduatını Türk Lirası’ndan dövize geçirmesine ihtiyaç kalmayacak. Dövizin muhtemel getirisine Türk lirası varlıklarda kalarak ulaşılabilmesini sağlayacak bu yeni araç şöyle işleyecektir; insanlarımızın bankadaki Türk lirası varlığının mevduat kazancı kur artışından yüksekse bu getiriyi elde edecek ama kur getirisi mevduat kazancının üstünde kalırsa aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek. Üstelik bu kazanç stopaj vergisinden de muaf tutulacak. Ayrıca Türk lirası varlıklarının yeni bir döviz talebi oluşturmayacak şekilde değerlendirilmesini temin edecek araçları devreye alacağız’’ demesi gösterildi.
Enflasyondaki yükseliş eğilimi ve kur artışı sürerken faiz indirimini çelişkili bulan Merkez Bankası Eski Başkan Yardımcısı ve Gelecek Partisi Kurucusu Prof. İbrahim Turhan, önerilen modelin Türk Lirası’nı tamamen devreden çıkaracağını savundu.
Turhan sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada bu durumu bir örnekle açıkladı:
‘‘20 Eylül’de bankada üç aylık 100 bin TL mevduat hesabı açtınız. Faiz yüzde 16. Kur 8,8775. 20 Aralık’ta 4 bin TL faiz elde edecektiniz. Döviz kuru ise 17,43 oldu. Artış yüzde 96 olmuş. Kur artışı daha yüksek olduğuna göre banka size 96 bin TL verecek. Dolayısıyla üç ayda yüzde 96 dönem faizi elde ettiniz. Yıllık bileşik yüzde 1.385 faiz almış oldunuz. Bu farkı banka ödeyemez, zira fon maliyetini yüzde 16’ya göre yapmış, krediyi bu hesaba göre vermişti. Acaba 92 bin TL farkı mevduat sahibine kim ödeyecek? Hazine mi Merkez Bankası mı? Özel bankalarda böyle bir düzenleme yapılamaz. Dövize endeksli mevduat gibi bir ürün söz konusu olabilir. Bu durumda kredilerin de dövize endeksli olması gerekir. Kısacası TL’yi tamamen devre dışı bırakmış oluyoruz. Sistem tam dolarizasyona geçecek demektir.’’
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Cem Başlevent, bu yeni yöntemin Hazine ya da Merkez Bankası üzerinden kamuya ciddi bir yük getireceğine işaret etti.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Prof. Başlevent, ‘‘Bu ürünü özel bankaların sunması zor deniyor. kamu bankaları sunarsa tüm talebi karşılayacaklar mı? Açılan hesapların vadesi ne olacak? Örneğin bu tür bir hesap açan mudi parasını en az bir yıl tutmak zorunda kalacak mı? Faiz arttırımı yapmama sözünden dönmemek için mecburen hayata geçirilmiş bir plan gibi görünüyor. Günümüzün karmaşık finansal piyasaların da ne gibi sonuçlara yol açacağını pratikte nasıl sorunlar ortaya çıkacağını öngörmek çok kolay değil. Dövize endeksli hesaptan farklı bir yöntem bu. ‘Döviz artarsa mevduat faiz farkını vereceğim’ deniyor ancak özel bankaların bunu hayata geçirmesi çok zor. Belli maliyetler içinde çalışıyor. Ancak kamu bankaları bu hizmeti sunacaksa ya Hazine’den ya da Merkez Bankası’ndan o parayı verecek. Bu da elbette kamuya borç yükü oluşturacak bu mahsurlu bir durum’’ dedi.
Piyasanın açıklamalardan sonra bu açıklamalara ilk anlarda pozitif bir reaksiyon verdiğini söyleyen Prof. Başlevent, bu iyimserliğe rağmen enflasyondaki kötü gidişin engellenmesinin şu an için mümkün olmadığı kanısında.
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi, ‘‘Son günlerde gördüğümüz dövize olan saldırıyı durduracak bir vaat gibi duruyor. İnsanlar yavaş yavaş dolardan TL’ye dönüş yapabilir. Şu anda TL’de olanlar muhtemelen gidecek. Sanki dövizin 20’leri görmesi artık epey zor. Bu ürün herkese sunulabilecek mi? Onu da zamanla göreceğiz. Ancak bu de facto (fiili) faiz artırımı demek. Ancak ‘Faizi arttırmayacağız’ sözünü yememek için bu çözüm bulunmuş gibi. Adeta kulağı tersten göstermek Politika faizi ile bu kadar uğraşılmasa 70’lerde kalmış ‘dövize çevrilebilir mevduat’ gibi bir ürünü 21 . yüzyılın finans piyasasına uydurmak zorunda kalınmayacak. Tabii bunun enflasyon artışını engelleme gibi bir gücü yok. Asgari ücrete yapılan yüzde 50’ye yakın zam yüzde 50 enflasyon hedefinin ne kadar uzak olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Yılın ilk aylarında yüzde 30 hatta 40’ları göreceğiz. Hatta Merkez Bankası eski baş ekonomistinin kestirimlerine göre yüzde 60’lara kadar gidecek. Para arzını genişletiyorlar, bunun enflasyonist etkisi olacak ’’ diye konuştu.
Profesör Hurşit Güneş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının teknik taraflarının daha iyi anlatılması gerektiğini ancak özellikle kambiyo rejiminin değişmeyeceği yönündeki sözlerinin bir rahatlama yarattığının altını çizdi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Marmara Üniversitesi öğretim üyesi, ‘‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları birçok bilinmez içeriyor. Diyor ki ‘bankaya yeni mevduat açtın’ diyor. Gittin o mevduatı belirlenen faizle aldın, kur patladı, işte o zaman farkı ödeyecekler. ‘Döviz mevduatı yapmayın’ mesajı açık. Piyasa çok sığ olmasına rağmen son derece volatil. Yarım saat içinde kuru 18 liranın üstünden 15 liraya düşürdüler, sonra 14’e indi, şimdi 13’ün de altında. Açıklamasının belki de en önemli kısmı kambiyo rejiminde değişiklik getirmeyeceği yönündeki cümleleri. Bununla dolardaki artışı frenleyeceğini düşünüyorum. Ancak fiilen de faiz artışı yapmış oldu. Hazine’ye yük getirecek. Özel bankalara nasıl karşılayacaksın orası da muamma’’ ifadelerini kullandı.