Doğu Türkistan yarası:1
Necdet Buluz
Çin’in Doğu Türkistan’ında yaşayan ve Müslüman olan azınlık Türk soydaşlarımızın durumu dün olduğu gibi bugün de dünya gündemine oturdu. Zulüm ve işkence gördüklerini her fırsatta dile getiren Doğu Türkistanlıların durumu şimdi Amerika ile Çin ilişkilerini de etkilemeye başladı. Hatta Amerika, Çin olimpiyatlarını bu nedenle protesto etmeye karar verdi. İki ülke arasındaki ilişler bu nedenle giderek daha da gerginleşiyor.
Yazımızın başlığını “Doğu Türkistan yarası” diye attık.
Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği’nden Nureddin İzbasar, Doğu Türkistan’da yaşananları ve Çin Hükümeti’nin baskısını dile getiren bir yazı kaleme aldı “Çin’in Müslüman azınlıklara yönelik tutumu ve Batı’nın sessizliği” adı altında yayınlanan bu yazıyı iki bölüm halinde sizlerle paylaşmak istedik.
“15 Kasım 2012 tarihinde Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) başına geçen Şi Cinping, iktidara geldikten sonra parti içi disiplin ve yolsuzluğa karşı mücadele bahanesiyle muhalif olanları temizlerken, Çin milliyetçiliğini daha ön plana çıkararak Etnik Han Çinli halkın beğenisini kazanmaya çalıştı.
1949 senesinden buyana çeşitli komünist söylemlerle kitleleri harekete geçirebilen ve belli oranda desteklenen dönemsel söylemler, ekonominin gelişmesi, ÇKP yöneticilerinin yolsuzluk ve rüşvette sınır tanımamaları, baskıcı ve despotik yönetim sistemi, sosyal olayları acımasızca bastırması gibi nedenler ile etkisini kaybetmiş durumdaydı.
ÇKP yönetimi Çin’de artık çıkar odaklı dev bir sistematik devlet makinesi haline gelmişti. Çin’deki merkezi otoriter devlet mekanizması ve düşük ücretli işçi potansiyeli dünya üzerindeki büyük sermayelerin Çin’e akışını hızlandırdı, sermayeler kendi çıkarlarını korumak için de ÇKP’nin devamlı olarak iktidarda kalmasını arzu ediyordu.
Ülkesinin ekonomik olarak kalkınması ve kendi iktidarının da bu paydan yararlanması için sermayelerin garantörü yine ÇKP iktidarı idi. Sermayeler de ülkelerindeki hükümetleri Çin ile iyi geçinmesi için baskı yapıyordu.
Çin dünyanın üretim üssü haline gelmişti. 2012 senesi Şi Cinping iktidara geldiğinde Çin’in milli geliri 8,561 trilyon dolara ulaşmıştı. Şi, iktidara geldikten kısa süre sonra “Bir Kuşak Bir Yol” projesini açıkladı. Açıklanan bu proje asrın en büyük projesi olarak lanse edildi.
Tam da bu sırada Doğu Türkistan’da toplama kampları için uygun araziler seçilerek inşaata başlanmaya hazırlanıyordu. Çünkü bu projenin bir kuşak denen kısmı Doğu Türkistan topraklarından geçmek zorundaydı ve Çin için fırsat bu fırsattı bu projenin güvenliğini bahane ederek Doğu Türkistan’da soykırım yaptığında ülkeler bu soykırıma ses çıkarmayacaktı.
Dolayısıyla Doğu Türkistanlıları terörist ilan etmenin zamanı gelmişti. Nitekim Doğu Türkistanlıların en hassas noktalarına saldırmak, kadınların başörtüsünü açmak için ailelerine kadar girip tacizde bulunarak cinnet geçirtmek ve radikal tepkiler vermesini sağlamak hedeflendi.
Bu alanda çeşitli istihbarat çalışmalarıyla uygun ortam oluşturuldu ve verilen tepkileri hem Çin kamuoyuna hem uluslararası kamuoyuna terör olayları olarak gösterdiler. Ancak bütün olaylarda aşırı güç kullanımı ve geniş çapta tutuklamalar yapılarak olayların sebeplerinin açığa çıkmasını engellediler. 2013 senesinden itibaren her türlü dini ibadetlerin yasak olduğu halde Doğu Türkistan’ın dört bir yanında Çin istihbarat elamanları yoğun bir şekilde IŞİD terör örgütünün propagandasını örtülü bir şekilde yapmaya başladılar. Amaçları insanları IŞİD saflarına yönlendirmek idi.
Doğu Türkistan’da ise toplama kamplarına götürülecek olanların belirlenmesi gerekliydi. Pekin, Tibet bölgesi ÇKP genel sekreteri Chen Quanguo’yu 2016 senesi ağustos ayında Doğu Türkistan’a genel sekreter olarak atadı. Tibet Özerk Bölgesi Komünist Parti sekreterliği yaptığı dönemlerde bölge halkına uyguladığı aşırı baskı ve cezalandırma politikalarına dayanamayıp çok sayıda Tibetli kendi vücudunu yakmıştı.
Chen, Doğu Türkistan’da göreve geldikten sonra ilk icraat olarak her Türk ailesine birer Çinli görevli yerleştirmeyi hedefleyen “Çifte Akraba Projesi” yürürlüğe sokuldu. Böylece her aile için özel sicil kayıtları tutulmaya, Çin için ne kadar “tehdit” olabileceği, sülale yapısı, dini yaşamı, örf ve adetlerine bağlılığı gibi her şeyi kayıt altına aldılar.
Kısacası bu sicil ile Çinlileşmeye “elverişli” olamayanları, gelecekte Çin’e “tehdit” olma ihtimali olanlar not edildi. Bütün bu “tehdit”lere neden olarak ise Doğu Türkistanlı din adamları, aydınlar, kanaat önderleri, zenginler, özel hastane açanlar ve hemşirelik yapanlar kayıt altına alındı. 2017’den sonra yurt dışında eğitim görmekte olan Doğu Türkistanlı öğrencileri mayıs ayına kadar yurda dönmeleri için tebligat gönderdi ve öğrenciler yerel polislerce aranıp tehdit edilerek geri gelmesi talep edildi. Bu baskılara en çok maruz kalan Mısır’da eğitim görmekte olan öğrenciler oldu ve birçoğu baskı ve tehditlere dayanamayıp yurda geri döndü.
Chen, Doğu Türkistan’da göreve geldikten sonra ilk icraat olarak her Türk ailesine birer Çinli görevli yerleştirmeyi hedefleyen “Çifte Akraba Projesi” yürürlüğe sokuldu. Böylece her aile için özel sicil kayıtları tutulmaya, Çin için ne kadar “tehdit” olabileceği, sülale yapısı, dini yaşamı, örf ve adetlerine bağlılığı gibi her şeyi kayıt altına aldılar.