HER ŞEY YOLUNDA MI?
Ferruh SİDAR
Temel Karamollaoğlu’nun aktarımıyla bir kez daha anladık ki; saray cephesinden,
Türkiye’de her şey yolunda görünüyordu. Bildik bir deyişle, güllük gülistanlıktı memleket.
Üreticilerden hiç kimse şikâyetçi değildi örneğin, memnundu herkes. Enflasyon ve işsizlik
rakamları ise muhalefet tarafından abartılıyordu. Ekonomik ve dış politikadaki gelişmeler,
özetle, dört dörtlüktü. Türkiye, çok iyi bir noktadaydı. Tek bir sıkıntı varsa, o da 50+1
meselesiydi…
Zaman zaman “ekonomist” olduğunu vurgulayan partili Cumhurbaşkanı açısından; Nas
ortadayken faiz savunulamazdı. Kurdaki yükselişe bağlı fiyat artışları da; yatırım, üretim ve
istihdamı etkilemezdi. Dış güçlerin; kur, faiz ve fiyat artışı üzerinden oynadıkları oyun
biliniyordu ayrıca, bu nedenle yönetim kendi oyun planını ortaya koymuştu. Söz konusu plân
ise ihracat odaklı bir yapılanmaydı. (Kur, faiz ve fiyat artışını tezgâhladığı söylenen malum dış
güçlere değilse kime mal satabiliriz ki?)
Ne var ki, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı’nın Türk Lirası’nın hızla değer
kaybetmesine ilişkin; “Döviz kurlarındaki aşırı dalgalanma ihracatı durduracak boyuta ulaştı.
Dövizin ateşini düşürmek için politikacılar çözüm üretmeli,” diye yaptığı çıkış sıkıntılı sürece
işaret ediyordu. Koordinatör Başkan’a göre, Merkez Bankasının arka arkaya aldığı faiz
indirimi kararları, ateşin üzerindeki külü kaldırmıştı. Dalgalanma nedeniyle mal alamıyor,
fiyat veremiyorlardı…
AKP iktidarı, doların Türk Lirası karşısındaki yükselişini yakın geçmişte de önemsemiyordu.
Son Başbakan Binali Yıldırım’ın: “Dolardan bize ne, dolsa ne olur, dolmasa ne olur” deyişiyle
beraber Hazine ve Maliye Eski Bakanı damat Berat Albayrak’ın; bir gazetecinin kura ilişkin
sorusuna: “Size ne kardeşim kurdan, maaşını sen dolarla mı alıyorsun,” diye çıkışı ve de partili
Cumhurbaşkanı’nın yine kur artışına dair söylemlere karşılık: “ Onların doları varsa, bizim de
Allahımız var,” biçimindeki değerlendirmesi şimdilerde çınlayıp duruyor kulaklarımızda…
İthalat bağımlısı bir ülkenin katlanan dış borcu da, baskılanan kur nedeniyle buharlaşan
döviz rezervlerinin yanında, en değersiz para liginde, Arjantin Pesosu’nu tahtından eden Türk
Lirası’nın durumu da bir sonuçtu kuşkusuz…
Kaynağı belirsiz servetlerin legalleştirilmesinde ve terörün finansmanına karşı mücadelede
gerekli adımları atmayan, şeffaf ve yasal düzenlemeleri hayata geçirmeyen yönetim
Türkiye’yi Gri Listeye taşıdı ne yazık ki.
En bozuk demokrasilerde bile yer almıyoruz artık. Can ve mal güvenliği konusunda da
haliyle endişeliyiz yurttaş olarak.
En sonu; Başarı öyküleri, alaycılık, zikzaklar, din kalkanı, yolsuzluk, yıkıcılık, aldanmacılık,
keyfilik, kültürleşen inat ve inkâr gibi şeyler bir kefesindeyken terazinin, umut kıran işsizlik,
yüksek enflasyon, acı veren yoksulluk, belirsizlik ve de tüketen bir bekleyiş diğer kefesinde
tartılmayı bekliyor ivedilikle. 30.11.2021
Ferruh SİDAR