Amerika, Tayvan’dan
vaz geçmiyor…
Necdet Buluz
Amerika ile Çin arasında yıllardır sorun halime gelen Tayvan, iki ülke arasında yine çıbanbaşı oldu. Çin “Tayvan Çin’in bir parçasıdır” diyor. Amerika ise bölgedeki dengeler açısından Tayvan’ı bağımsız ülke olarak görüyor. Tayvan, Amerika için bir stratejik değere sahip. Bu acıdın Çin ile Tayvan konusunda anlaşmanın en doğru adım olabileceği de değerlendiriliyor.
ABD Başkanı Biden, Çin lideri Xi Jinping’le konuştuğunu ve Tayvan anlaşmasına uymak konusunda mutabık kaldıklarını söyledi. Daha önceki Başkan Trump, Tayvan konusunda Çin’e karşı çok sert ve katı davranışlar sergilemişti. Şimdi, koşullar değişti.
Biden yaptığı açıklamada “Xi’yle Tayvan hakkında konuştuk. Anlaşmaya uyacağımız konusunda mutabık kaldık. Kendisine net bir şekilde anlaşmaya uymaktan başka bir şey olmadığını söyledim” dedi.
Tayvan’a ABD’nin desteği ABD ve Çin arasında sorun teşkil ediyor. Üzerinde uzlaşıya varılan anlaşmaya göre ABD, bölgede Tayvan’ı değil Çin’i resmi olarak tanıyacak ancak buna karşın Washington’un Tayvan’la ilişkileri devam edecek ve ABD Tayvan’ın kendisini savunma hakkına destek verecek.
Biden’ın bu ifadelerinin ardından Tayvan Dışişleri Bakanlığı, ABD Başkanı’nın açıklamasının ne anlama geldiğine ve ABD’nin Tayvan konusundaki duruşunun değişmediğine dair ABD’li yetkililerle temasa geçmeye çalıştıklarını açıkladı.
Biden söz konusu açıklamayı Michigan dönüşü ayaküstü gazetecilere yaptı. Bu açıklamanın tam da Çin ve Tayvan arasındaki gerilimin yükseldiği bir döneme gelmesi de dikkat çekti.
Çin, Tayvan’ın kendi toprağı olduğunu iddia ederken Tayvan’sa kendisinin bağımsız bir ülke olduğunu savunuyor. Tayvan kendi toprakları ve demokrasisini Çin baskısına karşı savunacağını ifade ediyor. 70 yıldır kendi yönetimini sürdüren Tayvan’ı dünya üzerinde az sayıda ülke resmi olarak tanıyor.
Son günlerde Çin ve Tayvan arasında gerginliğin artmasıyla birlikte Tayvan, kendi hava sahasının Çin savaş uçakları tarafından 148 kez ihlal edildiğini açıkladı. ABD yönetimi Pazar günü yaptığı açıklamayla Çin’i Tayvan yakınlarındaki askeri faaliyetlerini durdurması konusunda uyarmıştı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price da yaptığı açıklamada, ABD’nin Çin’in Tayvan yakınlarında yürüttüğü askeri faaliyetlerden son derece rahatsızlık duyduğunu ve bu faaliyetlerin bölgedeki istikrara ve barışa zarar verdiğini söylemişti.
Tayvan özellikle Çin için çok daha önemli. Nedenine gelince:
Çin Uzmanı Dr. Barış Adıbelli bakınız konuyu nasıl değerlendiriyor:
“2018’in sonlarına doğru Trump bir yasa imzaladı Asya’da Yeniden Güvence Girişimi diye. Bu yasada Amerika’nın 1950’lerden günümüze Asya’ya verdiği güvenlik güvencesini teyit eden, pekiştiren bir anlaşma. Bu anlaşmada güvenlikten, ekonomik siyasi iş birliğine kadar her şeyi ön gören bir yasa. Bu Tayvan’ı da kapsıyor. Trump göreve gelince Çin’e bir savaş açtı. Bu sadece ticaret savaşı değil, bir yandan da Çin yavaşlatılmak isteniyor. Çin’in zaaflarına da dokunan hamleler yapıyor, Güney Çin Denizi, Kuzey Kore, Tayvan gibi. Tayvan, Çin için çok önemli. 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra Çin’in bir numaralı gündem maddesi Tayvan’ın anavatana katılması. Tayvan’ın çok önemli bir jeo-stratejik bir konumu var. Bütün deniz trafiği Tayvan Boğazı’ndan geçiyor, Uzak Doğu’ya Asya’ya giden enerji, ticaret ağları buralardan geçiyor. Soğuk Savaş’tan sonra ABD’nin Tayvan’ı ayrı bir ülke gibi görerek hareket etmeye başladığını görmekteyiz. ABD Tayvan ile ticaret anlaşmaları yapıyor, silah satıyor. Ancak Çin’de şimdiye kadar hep soğukkanlı davranıyordu Çin’i Tayvan’dan tek isteği ise bağımsızlık yönündeki söylemleri bırakmalarıydı. ABD, Çin’in bu konudaki hassasiyetini bildiği için Çin’i buradan yakalamaya çalışıyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Tyler Mc Arthur Tayvan’ın Amerika için önemini şöyle özetliyor: Tayvan Amerika Birleşmiş Milletler için Uzak Doğu’da batmayan bir uçak gemisidir. Biden’in bütün derdi Çin’le mücadele. Aslında bu süreci 2011’de Obama başlattı. Obama, ABD’nin ağırlığını Asya Pasifik’e vereceğini açıklamıştı. Fakat koşullardan dolayı bir daha Ortadoğu’ya indi. Hilary Clinton Dış İşleri Bakanı olduğu dönemde bir makale yazdı. Makalede şöyle diyordu “21. yy’da jeo politikanın ne Afganistan ne Irak’ta belirlenecek. Jeo politikanın geleceği Asya Pasifik’te belirlenecek.’’ Yani bir nevi Ortadoğu eksenli ABD politikalarını eleştirdiler. Obama’nın Suriye’den uzak durması, Irak’tan vs asker çekmesinin nedenleri arasında bunlar vardı. ABD her ne kadar Ortadoğu’yla uğraşıyor gibi gözükse de temel cephesi Çin oldu.”