Adli Yılın düşündürdükleri…..
Ender YOLDAR
İnsanların ve ülkenin ortak faydası için çalışanların başında hukukçularımız gelir.,
Devletin en temel işlevlerinden birisi ülkede adaletin sağlanması , insanlarımızın
ortak iyiliği için çalışmalarıdır.
”Anayasamızda ve bazı yasalarımızda yapılan değişikliklere
rağmen, Türkiye’nin hukuk ve demokrasi yolunda ilerleyebilmesi için temel hak ve
özgürlüklere ilişkin düzenlemeler başta olmak üzere, uluslar arası sözleşmelere
uyulmasına, Batı standartlarına uygun yeni bir anayasaya, parti içi demokrasinin
kurulmasına ve işleyebilmesine olanak sağlayacak yeni bir Siyasi Partiler Yasası’na,
seçim barajını kabul edilebilir bir orana indirmek suretiyle temsilde adaleti
gerçekleştirecek bir Seçim Yasası’na ve İnsan Hakları Eylem Planının hayata
geçirilmesine gereksinim durulmaktadır.”
Adli yılın her açılışında bı sözler konuşmacıların adeta ortak metni haline gelmiş olmasına rağmen hala istenilen seviyeye gelmiş olunamaması düşündürücüdür.
Artvin ‘de düzenlenen adli yıl açılışı töreninde konuşan Baro Başkanı Ayla Varan ın yaptığı konuşmada söyledikleri dikkat çekicidir….
”_Temel hak ve özgürlüklerin korunması ve güvence altına alınmasını öngören
hukuk devletinin en önemli kurumlarından birisi “adil yargılanma hakkı”dır. Bu hakkın
uygulanması, korunması, geliştirilmesi ve güçlendirilmesi; bağımsız mahkemelerin,
tarafsız ve donanımlı yargıçların, insan haklarına saygılı, sanığın aleyhine olduğu
kadar lehine olan delilleri de toplamak suretiyle gerçeğin ortaya çıkmasına, adaletin
gerçekleşmesine katkı yapacak bilgili ve sorumlu savcıların ve yine bilgili, sorumlu,
cesur ve bağımsız avukatların varlığına bağlıdır.
Yargı erkinin kurucu unsurlarının temsilcileri ve uygulayıcıları olan yargıçların,
savcıların ve avukatların nitelikli, donanımlı, bilgili ve sorumlu olmaları, hiç kuşku yok
ki aldıkları hukuk eğitiminin yeterli, düzeyli, kaliteli olmasına bağlıdır. Ülkemizdeki
hukuk öğretim ve eğitiminin yapıldığı hukuk fakültelerinin ve mezunlarının
günümüzdeki durumuna ve standartlarına bakıldığında bu konuda ciddi ve halen
daha radikal bir reforma gereksinim olduğu açıktır.
Ceza yasaları bireyin hak ve özgürlüklerine çok etkili biçimde müdahale eden
yaptırımları içeren yasalardır. Bu bağlamda ifade etmek gerekir ki, bir ülkedeki ceza
yasasına egemen olan felsefe, değer, ilke ve tercihler, o ülkedeki siyasi rejimin de
niteliğini gösterir.”
….
”İtham
edilmiş bile olsa, suçlu olduğunun kanıtlanmasına kadar kişinin suçsuz sayılacağını
öngören “masumiyet karinesinin parçası ve uygulamadaki uzantısı olan
“lekelenmeme hakkı”, temel bir insan hakkıdır.
Ceza soruşturmalarında sadece insan haklarına değil, ceza hukukunun öngördüğü
diğer temel ve evrensel ilkelere de bağlı kalınması gerekir. Bu temel ve evrensel
ilkelerin başında, hazırlık/soruşturma aşamasında yürütülen eylem ve işlemlerde
hukuk devletinin öngördüğü sınırlar içinde kalınıp kalınmadığını, aşırılığa kaçılıp
kaçılmadığını esas alan “hukukilik ilkesi”, “oranlılık ilkesi” ve “insan onurunun
dokunulmazlığı ilkesi” gelir.”
Bize göre de önemli olan adalet dağıtılan ,binalarını en lüks ve modern şekilde yapmak yerine ;Adli binaların dış görünüşü nasıl olursa olsun ,bu binaların içinden HAK VE HUKUKA uygun adil kararların çıkması sonucunda vatandaşın ADALETE güveninin sağlanmasıdır.