ARTVİN BARO BAŞKANLIĞI YENİ ADLİ YIL AÇILIŞI TÖRENİ DÜZENLEDİ.
ARTVİN BAROSUNDAN ATATÜRK ANITINA ÇELENK
HABER:Hayati Akbaş
ARTVİN-Yeni Adli Yıl açılışı nedeniyle Artvin Baro Başkanı Ayla Varan Atatürk
Anıtı'na çelenk sundu. Çelenk törenine Baro yönetimi ve Artvin Barosu avukatları
katıldı. Başkan Ayla Varan Yeni Adli yılın açılışı nedeniyle bir mesaj yayınladı.
Başkan Varan Mesajında şu ifadelere ver verdi;
”İnsanların ve ülkenin ortak faydası için çalışanların başında gelen hukukçuları,
devletin en temel işlevlerinden birisi olan adaletin sağlanması için sadece başarılı ve
özverili çalışmalarını değil, aynı zamanda tüm insanlarımız için ve insanlarımızın
ortak iyiliği uğrunda çalıştıkları için yargıçlarımıza, savcılarımıza, onlarla birlikte
adaletin gerçekleşmesine katkı yapan avukatlarımıza ve adliye çalışanlarına sonsuz
teşekkürlerimi sunarım.
Geçtiğimiz yıllarda Anayasamızda ve bazı yasalarımızda yapılan değişikliklere
rağmen, Türkiye’nin hukuk ve demokrasi yolunda ilerleyebilmesi için temel hak ve
özgürlüklere ilişkin düzenlemeler başta olmak üzere, uluslar arası sözleşmelere
uyulmasına, Batı standartlarına uygun yeni bir anayasaya, parti içi demokrasinin
kurulmasına ve işleyebilmesine olanak sağlayacak yeni bir Siyasi Partiler Yasası’na,
seçim barajını kabul edilebilir bir orana indirmek suretiyle temsilde adaleti
gerçekleştirecek bir Seçim Yasası’na ve İnsan Hakları Eylem Planının hayata
geçirilmesine gereksinim durulmaktadır.
Temel hak ve özgürlüklerin korunması ve güvence altına alınmasını öngören
hukuk devletinin en önemli kurumlarından birisi “adil yargılanma hakkı”dır. Bu hakkın
uygulanması, korunması, geliştirilmesi ve güçlendirilmesi; bağımsız mahkemelerin,
tarafsız ve donanımlı yargıçların, insan haklarına saygılı, sanığın aleyhine olduğu
kadar lehine olan delilleri de toplamak suretiyle gerçeğin ortaya çıkmasına, adaletin
gerçekleşmesine katkı yapacak bilgili ve sorumlu savcıların ve yine bilgili, sorumlu,
cesur ve bağımsız avukatların varlığına bağlıdır.
Yargı erkinin kurucu unsurlarının temsilcileri ve uygulayıcıları olan yargıçların,
savcıların ve avukatların nitelikli, donanımlı, bilgili ve sorumlu olmaları, hiç kuşku yok
ki aldıkları hukuk eğitiminin yeterli, düzeyli, kaliteli olmasına bağlıdır. Ülkemizdeki
hukuk öğretim ve eğitiminin yapıldığı hukuk fakültelerinin ve mezunlarının
günümüzdeki durumuna ve standartlarına bakıldığında bu konuda ciddi ve halen
daha radikal bir reforma gereksinim olduğu açıktır.
Ceza yasaları bireyin hak ve özgürlüklerine çok etkili biçimde müdahale eden
yaptırımları içeren yasalardır. Bu bağlamda ifade etmek gerekir ki, bir ülkedeki ceza
yasasına egemen olan felsefe, değer, ilke ve tercihler, o ülkedeki siyasi rejimin de
niteliğini gösterir.
En büyük öğreticilerden birisi olan tarih bize göstermiştir ki, totaliter devletler,
gerek kendi ideolojilerini benimsetmek, gerekse rejimlerini ayakta tutmak için ceza
yasaları yoluyla ve öncelikle birey hak ve özgürlüklerini ya geniş biçimde
sınırlandırmışlar, ya da bütünüyle ortadan kaldırmışlardır.
Kamu adına hareket eden, suç ve suçluları toplumun huzuru, güveni ve yararı
için takip eden, soruşturan, bu amaçla iddia ve ithamının dayanağını oluşturan
kanıtları toplayan, gerektiğinde dava açan savcılara, insan haklarının korunması
hususunda önemli görevler düşmektedir.
İddianın ve ithamın dayanağını oluşturan kanıtları toplamak ve iddia etmek,
savcı için nasıl bir görev ise, lekelenmemek de şüphelinin/sanığın hakkıdır. İtham
edilmiş bile olsa, suçlu olduğunun kanıtlanmasına kadar kişinin suçsuz sayılacağını
öngören “masumiyet karinesinin parçası ve uygulamadaki uzantısı olan
“lekelenmeme hakkı”, temel bir insan hakkıdır.
Ceza soruşturmalarında sadece insan haklarına değil, ceza hukukunun öngördüğü
diğer temel ve evrensel ilkelere de bağlı kalınması gerekir. Bu temel ve evrensel
ilkelerin başında, hazırlık/soruşturma aşamasında yürütülen eylem ve işlemlerde
hukuk devletinin öngördüğü sınırlar içinde kalınıp kalınmadığını, aşırılığa kaçılıp
kaçılmadığını esas alan “hukukilik ilkesi”, “oranlılık ilkesi” ve “insan onurunun
dokunulmazlığı ilkesi” gelir. Uyulması gereken bir diğer önemli ilke, yürütülen
işlemlerin yasal ve ahlaki bir temele oturmasını, yani soruşturma makamlarının
sanıklara/şüphelilere karşı insaflı, anlayışlı, savunmayı kolaylaştırıcı davranıp
davranmadıklarını, iddia kanıtlarının yasal ve kabul edilebilir ahlaki ölçü ve sınırlar
içinde toplanıp toplanmadığını öngören “dürüst işlem ilkesidir.
İnsanlık tarihinin ilk zamanlarında “zorbalıkla-kaba güçle” eş anlamlı olan ve o
şekilde uygulanan “hak arama özgürlüğü”, günümüzde başta anayasalar olmak
üzere, yasalarla, uluslararası sözleşmelerle tanınan, düzenlenen, kullanılabilen ve
güvence altında olan bir özgürlüktür. Hak aramanın bağımsız ve tarafsız bir kurum
olan yargı yolu ile elde edilmesi, aşama aşama gelişen ve gerçekleşen bir hukuksal
aydınlanmanın sonucudur.
Hak arama özgürlüğünün kullanılmasında ve korunmasında hukuki yardımda
bulunan, bu amaçla bireyin yanında yer alan, bilgisini ve zamanını hak arayan kişi
veya kişilere özgüleyen hak arama/savunma mesleğinin onurlu temsilcileri ise
avukatlardır.
Yargıç ve savcılarımızdan tek talebimiz, Avukatın, Avukatlık Kanunu’nda yazılı olan
“savunmanın yargının kurucu unsuru” olduğuna ilişkin hükmün içselleştirmeleridir. Bu
yapılırsa gerisi kendiliğinden gelir. Yeni Adli Yıl hayırlı olsun”.