“Tünelin uçunda ışık
gözükmüyor…”
Necdet Buluz
Zaman zaman Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran hocamızın yazılarını sütunlarımıza alıyoruz. Taşkıran hoca “tam kapanma” ile ilgili bir yazısını daha sosyal medya üzerinden paylaştı. “Tünelin uçunda ne var?” diye başlayan yazıda hoca “Tünelin uçunda ışık gözükmüyor” diyerek yazısını noktalamış. Taşkıran hoca, bu yazısında birçoklarının da sesi olmayı başarmış.
Bugün “tam kapanmayı” en güzel şekilde anlatan bu yazıyı sizlerle de paylaşmak istedik:
“Türkiye “Tam Kapanma” adı altında bugünden itibaren adeta bir tünele girdi.
17 gün sürecek bu tünel yolculuğunun arkası bizce biraz karanlık gözüküyor.
Elbette bu karamsarlığı yaratan işaretler var. Ve bu işaretler kendini çok bariz bir şekilde Tam kapanma başlamadan önce gösterdi.
Siyasi irade de bu işaretlerin toplum tarafından artık net olarak bir yetersizlik ve güvensizlik olarak algılandığını görünce iktidarda kalıcılığını uzatmak için bu kapanmadan yararlanmak yolunu seçti.
Kapanma öncesi Merkez Bankası rezervleri, bir bakanlıktaki aile yolsuzluğu, yüksek maaşlar, toplumu ayrıştırma, Corona virüs aşısının olmaması, aşılamadaki beceriksizlik, virüs sürecinin belki de dünya çapında çok kötü yönetilmesi, Bilim Kurulu önerilerinin dinlenmemesi, halka doğruların söylenmemesi, devletin koyduğu kuralları yine devlet kurumlarının ve şahısların çiğnemesi, virüsün daha da yayılması, ekonomideki kötü gidiş, pahalılığın dayanılmayacak derecede artması, devletin vatandaşına yüz yılın bu en kara ve en sıkıntılı günlerinde yardım etmemesi, halkına en az yardım yapanlar içinde dünyada neredeyse başta gelmesi siyasi iradeyi bu Tam Kapanma’dan yararlanma yoluna itti.
Kapanmaya giderken içki yasağı gibi anlamsız ve popülist görünümlü özel hayatı dizayn etme anlamına gelecek uygulama da bütün bu olumsuzlukların üzerine adeta “tüy dikti”.
Şimdi tüneldeyiz. Bizce Tünelin ucunda ışık görünmüyor. Ne siyasi, ne sağlık ve ne de ekonomik olarak.
Ekonomik olarak ülke zaten çok zor durumda. Özellikle esnaf neredeyse kan ağlıyor. Ülkede kapanan işyerlerinin sayısını artık takip edebilmek mümkün değil. Dünyada kendi vatandaşlarına bu kriz döneminde, bu salgın döneminde en az yardım yapan ülkelerin başında geliyoruz. İş yeri sahipleri evlerine ekmek götüremeyecek duruma düşmüş. Uzun süredir düzenli iş yapamıyorlar. Onların vergi borçlarını ötelemenin, ertelemenin onlara faydası çok olmaz. Onlara mutlaka maddi destek sağlamak lazım. Devlet bugünler içindir. Devlet bunu yapamayacaksa vatandaşlarımız verdikleri vergileri sorgularlar. Bugün insanımıza dokunsanız ağlayacak durumdadır.
Geçen yılın fiyatlarına göre günümüzde temel gıda maddeleri neredeyse %100’e yakın zamlanmış.
Şimdi bu 17 günlük “Tam Kapanma” esnafımızı dolayısıyla halkımızı çok daha güç durumlara düşürecektir. halkın memnuniyetsizliği artacak ve bu da tünelin sonunda belki bazı sosyal huzursuzluklara sebep olabilecektir.
Sağlık olarak baktığımızda, bugün yaş sırası gelen halkımızın bazılarının birinci aşısı yapılmış ikinci aşısının zamanı gelmiş; ancak aşı yokluğundan aşı yapılamamaktadır. Bu halkımızı çok ciddi olarak endişelendirmektedir. Üstelik aşıların ne zaman, nasıl tedarik edileceğine dair de tatmin edici bir açıklama da ortada yoktur.
Kuruluşunun ilk yıllarında aşı üreterek komşularına, hatta denizaşırı ülkelere aşı gönderen Türkiye’nin; bulunan bir aşıyı Türkiye’de üretememiş olması üzülecek bir durumdur.
Aşı ve salgını yönetme konusunda beceriksizce tutum devam edeceğe benziyor. Bunun böyle devam etmesi halinde de yine Tam Kspanma’nın sonunda yani tünelin ucunda sağlık açısından da önemli sıkıntılar yaşanacağını söylememiz mümkündür. Ama artık halkımızın bu duruma tahammülü kalmamıştır. Halk artık kendi iradesine, 100 yıl önce kurduğu devletin kuruluş ilkelerine, kuruluş felsefesine aykırı davranışları daha fazla tolere edebilecek durumda değildir. Bunlar, Tam Kapanma sürecinin sonunda siyasi olarak da bazı sıkıntıların yaşanabileceğinin işaretler olarak değerlendirilmektedir.
Siyasi olarak da siyasi iradenin hala, bizce, toplumun çoğunluğunun isteklerini dikkate almadığını, tamamen iktidari ele geçirmenin, hukuk ve güvenlik güçleri üzerinde etkili olmanın verdiği güçle kafasındaki yaşama biçimini, kafasındaki modelleri ülkeye ve halkımıza dayatmaya çalıştığını görüyoruz. Bu gayretlerine devam edecek gibi de gözüküyor.
Elbette bu değişebilir. Tamamen siyasi iradenin zihniyet, beceri ve anlayışına bağlı. Siyasi iradenin ekonomik olarak ihtiyaç sahiplerine yapacağı yardım, aşıların temini, ülkemizde üretilmesi konusunda atacağı adım, gerçekleri cesurca halkla paylaşması ve halktan almadığı yetkiye rağmen zorla yeni bir düzen ( düzensizlik) ve yeni bir yaşam biçimi dayatmaktan vaz geçip bütün vatandaşlara kanun ve hukuk önünde eşit ve adaletli davranması her şeyi değiştirebilir.
Ama bunları yaparsa.
Mevcut gidişle tünelin sonunda ışık gözükmüyor…”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.bulu