“Pandemi önlemleri
çok hafif…”
Necdet Buluz
Prof. Dr. Ceyhan, koronavirüsle mücadelede aşılamanın önemine dikkat çekti ve “Aşının etkisini, toplumun yüzde 70’i aşılandığında görüyoruz. Yüzde 80’e ulaşan ülkeler var. Bakanlığın sürekli tek doz aşıdan bahsetmesi son derece olumsuz bir tablo yaratıyor” diye konuştu.
Söylediklerinin özeti de şu:
“Tam kapanma gerekiyordu. Pandemi ile mücadelede şu anda alınan önlemler çok hafif kaldı. Bu şekilde pandemi ile mücadelede başarı beklenemez.”
Hocanın açıklamaların titizlikle takip edenlerdeniz.
Ceyhan, “İnsanlarda tek doz aşı dendiğine göre bir koruyucu özelliği vardır gibi bir algı oluşuyor. Hiç böyle bir şey yok. Ancak yüzde 20-25 koruyabiliyor. Bizim için önemli olan iki doz aşısını yaptırmış insan sayısı ve toplumdaki oranı. Henüz daha yüzde 10’unda bile değiliz” ifadelerini kullandı
Şunu hep vurguluyoruz:
Alınması gereken önlemler neyi gerektiriyorsa onu yapalım. Yarım yamalak önlemlerle virüsü önleyemedik.
İş işten geçtikten sonra suçlamalar başlar. “Ben dememiş miydim “lerle karşılaşırız. Bunca insanımız öldükten, bunca çaba ortaya konmuşken virüsün yayılması önlemiyorsa burada bir yanlış var demektir. Bu işi önleyenler nasıl başarılı olduysa en azından onları örnek alamaz mıydık?
“Tek silahımız devletin alması gereken önlemler ve bireysel önlemler. Devletin alması gereken önlemlerin geçtiğimiz ilkbahar ile kıyaslarsanız şu andaki önlemleri ne kadar hafif olduğunu, ne kadar vaka sayısını önlemede yetersiz olduğunu görürsünüz zaten. Bizim yetişkin hastanelerinde ölüm oranlarının daha düşük gibi düşünüyorsunuz. Örneğin çocuklarda, benim çalıştığım hastane Hacettepe’de tamamen doluyuz. Kovid yatakları da dolu, yoğun bakım yatakları da dolu, bir tane bile hasta alacak yerimiz yok. Daha önceki iki artış dönemine göre şimdi daha ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. koronavirüs ile mücadelede eksik yönlerimiz var. Mart ayında çok büyük bir hata yaptık ve bedelini çok sayıda ölümle ödedik. Mart ayında 5 bin 10 binlere çıktığı zaman günlük vaka sayısı, ben şunu bekliyordum; yeni önlemler alınmalı, kısıtlamalar gelmeli derken biz tam tersini yaptık. Okulları açtık, yasakları kaldırdık. Bu yolla salgınla nasıl başa çıkacaktık? Bunu 60 bini geçen vaka sayıları ile işte 300’ün üzerindeki ölüm sayıları ile ödüyoruz.”
İşin bir başka boyutuna da değinelim:
Yarım yamalak önlemlerle esnafımız perişan oldu. 65 yaş ve üstü vatandaşlarımız evlere hapsedildi. Sosyal yaşantımız felç oldu. Turizmde büyük kayıplar yaşanmaya başladı. Hastanelerimiz yine dolup taştı, ölüm sayılarında rekorlar kırıldı.
İşin içindekiler, Bilim insanları, doktorlar bağırıyor, seslerini yükseltiyor:
“Bu tedbirler yetersiz.”
Bu uyarılara rağmen neden halen yerimizde sayıyoruz?
Bir önemli konu da şu:
Bizi yönetenler sınırlama ve yasaklar koyuyor. Bu sınırlama ve yasaklara hepimiz uymak durumundayız.
Toplu cenaze törenleri yasak. Lokantalarda kafe ve barlarda oturmak yasak. Nişan-düğün törenleri yasak. Belli sayıyı aşan toplantılar yasak. Alınan bu kararlara saygı duyuyoruz.
Ancak, 5-6 bin kişi ile yapılan kongre veya diğer toplantılara ne demeli? Binlerce kişinin katılımı ile bazı cenaze törenlerine ne demeli? Kaldı ki bunların çoğuna yasakları koyanlar da katılıyor.
Eve kapatılanların bu konuda söyledikleri ya da düşündükleri başka türlü yorumlanabilir mi?
Ortada bir sıkıntı varsa –ki var, bunu milletçe Elele, omuz omuza vererek atlatmamız gerekiyor. Ayırım ve ayrıcalık olmamalıdır.
Bu satırlar yazılırken belki de tam kapanma konusunda bazı kararlar alınacaktır. Tam kapanmayı destekliyoruz.
Ancak, bugüne kadar verilen can kayıplarının ve diğer zarar-ziyanın hesabını kim verecek? Aylardır öylesine sıkıntılar yaşandı ki, hiç değilse sonuç alınabilseydi, bu da olmadı.
Biz, yine de umutlarımızı yitirmiyoruz. Pandemi ile savaşta eninde sonunda galip geleceğimiz inancındayız. Yarınlarımıza da hep umut dolu bakalım. Sağlıklı ve aydınlık günlerimiz yakındır.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz