Uyarı üzerine uyarı…
Necdet Buluz
Koronavirüs nedeni ile yapılan gevşemenin erken olduğu konusunda çok uyarı yapıldı. Bu nedenle sıkıntılar yaşanıyor. Bir ay önceye dönüldüğü yönünde yapılan uyarılardan sonra “Yeniden yasaklı günlere her an dönebiliriz” diyenler de var.
Kurallara uymak gerekiyor. Bu konuda nelerin yapılması gerektiği bilindiği halde kural dışı hareket edilmesinin koronavirüsün yeniden hayat bulmaya başladığı da anımsatılıyor.
Bir yandan normal hayata “merhaba” derken, öte yandan yeniden eski günler dönme ihtimalinin olması toplumda tedirginlik yaratıyor. Görebidiğimiz kadarı ile yapılan tüm uyarılara kulaklarımızı kapatıyoruz.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal’dan önemli uyarılar geldi. Ünal, “Hava soğuyunca yeniden kuzey yarım küreye gelirse eğer kasım- aralık ayında belki o zaman ciddi bir yükseliş olabilir” uyarısında bulundu.
Zaten birçok bilim insanı koronavirüsün havaların soğuması ile yeniden atağa geçebileceğini, ikinci, üçüncü ve hatta dördüncü salgınlara bile hazırlıklı olunması gerektiğinin altını çiziyor.
Türkiye’de son günlerde ortaya çıkan koronavirüs vaka sayısı tablosu herkesi tedirgin etmeye başladı. Günlük vaka sayısı bir türlü istenen düzeye gelemedi. Uzmanlardan konu ile ilgili uyarı üzerine uyarı geliyor.
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal’ın bu konuda yaptığı açıklamalara d,kkat edilecek olursa tehlike halen kapımızda bulunuyor:
“Şu anda birinci dalga sırasında vaka sayılarında oynamaların olabilir ve bizde hava soğuyunca yeniden kuzey yarım küreye gelirse eğer kasım- aralık ayında belki o zaman ciddi bir yükseliş olabilir. ‘Kuzey yarım kürede yeniden ikinci bir dalga şeklinde’ diye ben onu anlıyorum. Ama şu anda Türkiye’de oynamalar, birinci dalganın alt oynamaları, bazı illerde maalesef oluyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) koronavirüs semptomlarını göstermeyen hastalardan virüs bulaşmasının çok nadir olduğu yönündeki açıklamasına karşı başka bir üniversitenin çalışma yaptığını, bunun doğru olmadığını gösterdiğini izliyoruz. Bizim yapmamız gereken, karşımızdan gelen her kişi için ‘Bu hastalığı bulunduruyor’ diye düşüneceğiz, ona göre tedbirleri alacağız. Karşımızdaki herkes bu hastalıkla enfekte kabul edilecek. Hiçbir aralık bırakmadan tedbirler düzenli yapılacak. Antikor testleriyle 150 bin kişinin taranacağını ve bunun asemptomatik geçirmiş olanlarla beraber kaç kişinin bu hastalığı geçirdiğini göstereceğini göreceğiz. Bir taraftan da PCR testi ile hasta olanlar taranıyor. Bu bize ‘Salgın ne tarafa gidiyor, nasıl kontrol edeceğiz, ne tedbirler alacağız’ bunlara ilişkin kıymetli bilgiler verecek. Hastalığı geçirmiş kişilerde antikor da oluşmuş ise koruyuculuğunun yani bir daha hasta olmama ihtimalinin çok yüksek olduğunu düşünüyoruz. Bunun aksini gösteren bazı çalışmalar var; ama çoğunluğu koruyuculuğun olduğu şeklinde. Yani ‘Geçiren kişiler bir daha hasta olmaz, karşısındakine de bulaştırmaz’ şeklinde. Ama bu ‘Tedbiri tamamen elden bırakın, herkesin ortasında maskesiz dolaşın’ anlamına gelmiyor. Geçirenler de geçirmemişler gibi tedbirli davranmak zorundalar. Bu koruyuculuk ne kadar devam ediyor; henüz bundan da çok emin değiliz. Çünkü ilk hastalar 4- 4,5 ay oldu ve onlarda koruyuculuğun devam ettiğine dair çalışmalar var. Bakanımızın açıkladığı umut veren ilaç var. Umarız devam eder, gelişir. Böyle bir ilaç olursa o zaman deriz ki ‘Yasaklamaları kaldırdık, bulaşana bulaşır, hasta olanlara hastanede bakarız’ ve ölüm olmadığı için de zaman içinde toplumun 3’te 2’si bu hastalığa bulaşmış, kurtulmuş hale geldi mi bu hastalık duracak. Diğer seçenek iyi bir aşı bulunur, herkesi aşılarız, yüzde 66’ya, 67’ye ulaşırız yine salgın durur. Bununla ilgili çalışmalar da devam ediyor. Hâlbuki elimizde olan bir tane şey var; o da kurallara uymak. Bu da virüsü durduracak yöntemlerden biridir. Öyle kurallara uyarız ki virüs de mutasyona zorlanır, bulaşamaz hale gelir, kaybolur gider. Şu anda birinci dalga sırasında vaka sayılarında oynamaların olabileceğini kaydederek, “Bizde hava soğuyunca yeniden kuzey yarım küreye gelirse eğer kasım- aralık ayında belki o zaman ciddi bir yükseliş olabilir. ‘Kuzey yarım kürede yeniden ikinci bir dalga şeklinde’ diye ben onu anlıyorum. Ama şu anda Türkiye’de oynamalar, birinci dalganın alt oynamaları, bazı illerde maalesef oluyor. Nüfusu daha az olan yerlerde 100-200 vaka çıkınca büyük oranlara neden oluyor.”
Özetleyelim:
Yapılan açıklamalar ve uyarılar yeniden bir ay önceki günlere dönebileceğimizi gösteriyor. “Yasaklı günlerin” kapımıza dayanması ile çok daha büyük sıkıntıların yaşanabileceğini de unutmayalım.
Ekonomik sıkıntıların ve işsizliğin tavan yaptığı şu günlerde kurallara uymak, doğru olanı yapmak hepimizin görevidir. Eğer, beklenilmeyen sıkıntılar kapımıza dayanıyorsa bunda bizim de sucumuz olduğunu görebilmeliyiz.
Hepinize sağlıklı ve yasaksız günler dlyoruz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz