Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından 14.02.2020 tarihinde oybirliğiyle alınan “Ulus 100. Yıl Çarşısı”nın yıkılması kararından sonra, çarşının yıkımı için ihaleye çıkıldığı bilgisi 20.06.2020 tarihinde kamuoyu ile paylaşılmıştır [1].
100. Yıl Çarşısı ve çevresinin “kentsel sit alanı” ve “yenileme alanı” içerisinde bulunduğu vurgulanarak, yıkım kararının Ankara`ya bir meydan kazandırılması amacıyla alındığı belirtilmektedir. Başkentin tarihsel merkezinde gerçekleştirilecek olan bütüncül koruma anlayışından uzak, noktasal ve içinde yıkım barındıran bu kentsel müdahale, şehircilik ilkeleri ve tarihsel çevrenin bütüncül olarak planlanması esaslarına uymamaktadır.
Ulus tarihi kent merkezi uzun yıllar boyunca bir “koruma alanı” değil “yenileme alanı” olarak değerlendirilmiştir.
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından 15.01.1990 tarih ve 33 sayılı karar ile onanarak yürürlüğe girmiş olan “Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma-Islah İmar Planı” Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 14.01.2005 tarih 210 sayılı kararıyla kanunlara aykırı biçimde yürürlükten kaldırılmıştır. Bu usulsüz uygulama sonrasında Ulus`ta sit alanı içerisinde geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlar dönemi açılmıştır. Bilimsel temellerde, katılımcı süreçler içinde yenilikçi bir anlayışla hazırlanmış koruma-ıslah imar planının yürürlükten kaldırılışından yaklaşık 6 ay sonra Ulus sit alanlarının tamamının 5366 Sayılı Kanun kapsamında “Ankara Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı” olarak ilan edilmesiyle birlikte talan projeleri üretilmeye başlamıştır. Ulus`u bir bütün olarak herhangi bir üst ölçek koruma plan kararına bağlı olmaksızın “yenileme alanı” olarak gören zihniyetin bu karara bağlı olarak ürettiği tüm planlama ve projelendirme çalışmaları Ulus`a sadece yıkım ve tarihsel gerçeklerden uzak yeniden inşa çalışmaları getirmiştir. Ulus bir yenileme imar alanı olarak algılanarak Anafartalar Çarşısı, 100. Yıl Çarşısı, Ulus İşhanı gibi Ulus tarihi kent merkezinin canlılığını sağlayan önemli yapıların yıkım kararı alınmış, bu kararların bazıları geri çekilmiş, modern mimarlık eseri olan tarihi İller Bankası Binası yıkılarak yok edilmiştir.
100. Yıl Çarşısının yıkım kararı göstermiştir ki; Ankara Büyükşehir Belediyesinin yeni yönetimi de tıpkı eskiden olduğu gibi bütünsel bir koruma amaçlı imar planına dayanmayan kararlarla tarihi mekana müdahale etmeyi tercih etmektedir.
Aradan geçen uzun yıllar sonunda, Ankara Büyükşehir Belediyesinin yeni yönetimi “Ulus Koruma Amaçlı İmar Planı” hazırlık sürecinin başladığı bilgisini paylaşarak Şubemizle 16.09.2019 tarihinde iletişime geçmesi ve görüş istemesi mutlulukla karşılanmış, Ulus`ta yıkım döneminin sonuna gelindiği umuduyla kapsamlı bir rapor çalışması hazırlanarak 2019 yılı sonunda Belediyeye teslim edilmiştir [2].
Ancak ne yazık ki o tarihten bu yana geçen yaklaşık 6 aylık süreç içerisinde Ulus`ta bir Koruma Planının yapımına ilişkin somut ve kamuoyuyla paylaşılmış herhangi bir adım atılmadığı görülmektedir. Koruma odaklı planlama çalışması Belediye gündemine alınmadığı gibi, Belediye yöneticileri tarafından noktasal, parçacı ve koruma anlayışından uzak proje paketleri çeşitli etkinliklerde kamuoyuna tanıtılmaktadır.
Özetle Ulus özelinde bir koruma planı yapmamakta ısrarcı olan Ankara Büyükşehir Belediyesi geçmiş dönemin izinde “yenileme alanı projeleri” adı altında Ulus`ta katılımcı plan üretim süreçlerini ve koruma esaslarını dışlayarak Ulus`a yıkımdan öte bir şey getirmeyen anlayışı sürdürmektedir.
Bu kapsamda alınan, 100. Yıl Çarşısı`nın yıkılarak “meydan yaratma” kararı tarihi çevrenin korunması esasları ile çelişmektedir.
Ulus`ta koruma ve değer odaklı bir bütüncül planlama pratiği acilen gündeme alınmalıdır, çünkü:
1. Başkentin tarihsel merkezinde yapılacak olan gerekli tüm müdahaleler 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kanunu ve ilkelerine uygun biçimde, kapsamlı bir koruma planının parçası olmalıdır. Tarihi kent merkezinin korunmasına ve geliştirilmesine yönelik tüm kararların kapsamlı bir planlama çerçevesi içinde yer alması durumunda elde edilecek yararlar parçacı kararlarla umut edilen yararlardan çok daha fazla olacaktır.
2. İçinde bulunulan iktisadi kriz koşullarında, Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin mali sorunları da dikkate alındığında ekonomik ömrünü doldurmamış, üstelik kent belleğinde değer taşıyan 100. Yıl Çarşısının yıkılmasını gerektirecek kamusal yarar açısından hiçbir gerekçe bulunmamaktadır. Üstelik 1200 kişilik çok amaçlı toplantı salonu ve sanat galerisiyle sadece iş yerlerinden ibaret olmayan 100. Yıl Çarşısı bir kültür merkezi olabilme potansiyeline sahiptir ve henüz ekonomik ömrünü tamamlamadığı için yıkımı için hiçbir gerekçe yoktur.
3. 100. Yıl Çarşısı`nın yıkımı sonrasında gerçekleştirilecek kentsel tasarım müdahalesinin kamuoyuna açık kimi toplantılarında paylaşılan görsellerinden anlaşıldığı kadarıyla, yaratılan ‘kentsel boşluk‘un meydan olarak tanımlanabilmesi kentsel tasarım açısından olanaksızdır. Yıkımlarla birlikte meydanın hacimsel tanımı ortadan kalkmakta ve algılanabilir bir kentsel mekan morfolojisi belirsiz bir yüzey alanına dönüştürülmektedir. Yaratılan boşluğu bezeme niteliğinde saksı bitkileri ve parçalı peyzaj düzenlemesi ile ‘tanımlama‘ yolununun tercih edildiği gözlemlenmektedir. Bu durumda yumuşak zeminin egemen olduğu ‘kentsel park‘ ile sert zeminin tanımladığı ‘kent meydanı‘ arasında son derece melez karakterde bir merkezi kentsel alan imgesi üretilmektedir. Bu karmaşık peyzaj düzeni içerisinde ise alanı tarihsel ve ideolojik olarak simgeleyen değerlerin imgesel gücü yitirilmektedir.
4. Yıkım kararının hangi amaçla yapıldığı ve barındırdığı kamu yararı açıkça ifade edilmediği gibi, bu kararın aslında taşıt trafiğinin yer altında alınması ve alanda yer altı otoparkı yapılması gibi bilimsel analizler ve teknik altyapı ile tanımlanmamış seçim propagandalarına dayandığı görülmektedir.
5. Başkentin tarihi merkezinde yapılan bu türden bir kentsel müdahale düşüncesi öncelikle evrensel tasarım niteliklerine yanıt verir, korumacı, değer yaratıcı bir kentsel yaklaşımın geliştirilebilmesi adına, bütüncül bir koruma planı içerisinde tanımlanmalıdır. Müdahaleler basit projeler ile değil, koruma planı ile uyumlu biçimde, kamuoyuna açık bir uluslararası tasarım yarışması yaklaşımı ile ele alınmalıdır.
Yukarıda özetlenen mekan üretim pratiklerinin hiçbirini bünyesinde taşımaması sebebiyle 100. Yıl Çarşısı`nın yıkımına ilişkin karar süreçleri tarafımızca yargıya taşınacaktır. Gökçek yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi`nin bu gibi uygulamalarında defalarca iptal kararları almış olmasına rağmen hukuki süreçlerle paralel gitmeyen usulsuz yöntemlere başvurup yıkım ve inşaat faaliyetlerini gerçekleştirmiştir. Ne yazıktır ki, benzer biçimde Ulus‘un bir döneminin simgesi olan İller Bankası Binasının hukuksal mücadelesi sonucundaki yıkım iptal kararı, ancak yıkım tamamlandıktan sonra verilmiştir.
100. Yıl Çarşısının yıkım kararı, meslek örgütlerine ve kentlilere geçmişi çok da eski olmayan tahribatları hatırlatmaktadır. Mevzuat ile tanımlı planlama süreçleri ve mahkeme kararlarının uygulanacağı alanların ya da yapıların Gökçek yönetimi tarafından yıkıldığı ve talan edildiği yıllardan sonra “hukuksuz iş yapılmayacağı” sözü veren yeni yönetime, Ankara kentine sahip çıkmaya çalışan kentlilerin ve meslek örgütlerinin hassasiyetlerini ve duyarlılıklarını ciddiyetle dikkate almasını, kısa vadede alınan kararların Başkentin geleceğinde derin izler bırakmaması adına vurgulamak isteriz.
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi
1. https://www.ankara.bel.tr/haberler/yeni-ulus-meydani-projesine-adim-adim
2. http://spoankara.org/wp-content/uploads/2019/12/00_RAPOR-SON.pdf