İkinci dalga olur mu?..
Necdet Buluz
Coronavirüs konusunda yapılan normal hayata dönme çalışmalarının ardından şimdi şu soru soruluyor:
“İkinci dalga gelir mi?”
Ciddi şekilde ikinci dalga endişesi var. Birçok bilim adamı “İkinci dalga da gelebilir. Her şey bitmiş değil. Dikkatli hareket etmek ve kurallara uymak durumundayız” diyor.
Sıcakların başlaması ile birlikte vakalarda azalma başladı. Ancak, önümüzdeki kış aylarına girdiğimiz günlerde virüsün mutasyona uğrayarak yeniden hayat bulabileceği de söyleniyor.
Bazı bilim adamları da yaptıkları açıklamalarda şu konuyu özellikle gündemde tutmaya çalışıyor:
“Sıcak havaların koronavirüsü yok edeceği tartışılıyor. Bu konuda yapılan çalışmalar var. Sıcak ülkelerde bile virüs hayat bulabiliyor. Bu nedenle sıcak havalar aldatmasın.”
Bu nedenle maske takmak, sosyal mesafeye uymak ve hijyene dikkat etmek gerekiyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, salgının Türkiye’deki seyrine ilişkin son bilgileri ve normalleşme sürecinde izlenecek yol haritasını paylaşırken “İkinci dalga beklemiyoruz” dedi.
Hiç kuşkusuz Bakanın bu resmi açıklamasını önemsememiz gerekiyor.
1 Haziran 2020 tarihi itibariyle normale dönme sürecine girildiğini ve kurallara uyulmasının çok önemli olduğunu söyleyen Koca, maske kullanılması, tüm kalabalık ortamlarda sosyal mesafe kuralına uyulması, restoran ya da kafe gibi mekanlarda aynı masada iki ya da üç kişi olarak bile birlikte oturtulmaması, hijyene özellikle dikkat edilmesi gerektiği yönünde uyarıları yineledi. Koca, kontrollu sosyal hayatın uygulamada olduğuna vurgu yaparak “İkinci dalga beklemiyoruz” açıklaması ile yüreklere su serpti.
Ancak yine de bu konuda açıklama yapan bilim insanlarının da açıklamalarına kulak vermemiz gerekiyor:
Prof. Dr. Levent Yamanel (Bilim Kurulu Üyesi):
“Koronavirüs, sıcağa ve ultraviyole ışınlarına duyarlı olduğu için yaz aylarında vakaların daha da azalacağını tahmin ediyoruz ve ümit ediyoruz. Ama tabi önlemleri gevşetmememiz gerekiyor. Ayrıca güneşin altında 1-2 saat duran bir insan ile yarım saat duran bir insan arasında virüse maruz derecesi değişmez. ‘Virüs insan üzerinden sıcaklık sayesinde öldü’ gibi birşey olamaz. Sadece yüzeylerde kalıcı olmasını engeller. Sıcaklık virüsün dışarıda tutunma süresini azaltır. Virüsü öldürmez, sadece zayıflatır. Tabi bütün bunlarla birlikte önlemlerin gevşetilmemesi. Yoksa vaka sayısı tekrar yükselebilir. Sıcak havaya rağmen maskeler ve sosyal mesafeye de dikkat edilmeli.”
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan (Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı):
“Virüs açıkta bir yerdeyken, sıcaklık bunun yaşama şansını etkileyebilir. Fakat pandemide yayılımın yüzde 90’ı direkt solunum yoluyla. Yüzde 90 bulaşa havanın sıcaklığının hiçbir etkisi olmaz. Sadece şu düşünülebilir. Geriye kalan yüzde 10’da mesela masanıza oturan birinin öksürmesi konuşması ağzından çıkan damlacıklar, sıcaklığın etkisiyle ne kadar yok olur bilmiyoruz. Ama bu oldukça sıcağa oldukça dayanıklı bir virüs. Diğer koronavirüslerden farklı. Ultraviyole ışığı ve sıcaklık derecesi, virüsü çok büyük bir etkilemez. Sıcaklığın yüksek olduğu ülkelerde ciddi artış var. Ekvador, Katar, Brezilya ve Suudi Arabistan’da vakalar çoğalıyor. Bu bulgular virüsün yaz aylarında hafifleyebileceğini ancak, bunun sıcaklıkla ilgisi olmayacağını, alınacak tedbirlerle bağlı olabileceğini gösteriyor.”
Prof. Dr. Osman Erk (İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi):
“Sıcaklık arttıkça, nem azaldıkça ve ultraviyole ışınları ile birlikte bu virüsün aktivitesinde bir azalma bekliyoruz. Şu anda Kuzey Yarım Küre yaza girerken, Güney Yarım Küre kışa giriyor. Güney Yarı Küre’de tabi vakalar olmakla birlikte Kuzey Yarı Küre’ye göre çok daha az. Genel olarak sıcak yerlerde tutunamadığını görüyoruz. Virüsün ultraviyole ışınları ve sıcaklıkla aktivitesinde bir azalma olmasını beklemek akıllı bir tutum olur. Ayrıca D vitami var. Vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirici etkisi var. 30 derecelik bir güneşte yüzeylerde koronavirüsün tutunma düzeyi ile 20 derece arasındaki tutunma farkı olur.”
Prof. Dr. Serhat Ünal (Bilim Kurulu Üyesi):
“Solunum yolu enfeksiyon mevsimi nezle, grip gibi hastalıklar Eylül-Ekim’de başlar, Kasım-Aralık ve Ocak’ta akarak devam eder. Neden kış aylarında olur? Bu havanın ısısından ziyade, kış aylarında kapalı alanlara giriyoruz. Kapalı alanda sıkı yaşam olunca, bir virüs diğerine daha kolay bulaşıyor. Havalar ısınınca kapalı alanlardan çıkıyoruz. AVM’lere gireceğimize piknik alanlarına gidiyoruz. İnsanların sıkışıklığı azalıyor. Bu sıkışıklık azalınca yaz aylarında sık görülme olasılığı azalıyor. Kovid-19’da bir solunum yolu enfeksiyonu olduğu için kış aylarında sık, yaz aylarında daha az olur diye konuşuluyor. Ama bunun esas sebebi ısının değişmesi değil, sıkışık yaşamın azalması. Biz zaten Mart ayından beri koronavirüs için bu tedbirleri alıyoruz. O yüzden Haziran ayına doğru giderken sıcaklık dolayısıyla değil, bu tedbirlerden dolayı azalma devam edecek. Sıcağın kovid-19’la çoğalma veya bulaşma hızının artması ya da azalmasına etkisi diye bir beklentimiz yok. ‘Koronavirüs sıcakta ölüyor’ diye konuşuluyor böyle bir şey yok. Ölmesi için 60-65 derecelere çıkmak lazım. Sıcak ülkelerde ölecek olsa Brezilya’da vaka sayısı bu kadar yüksek olmazdı. Mesafeli yaşam ve el hijyenine dikkat ederek biz azaltacağız. Koronavirüsün bulaştığı bir yerde sıcaklığın onu orada tutunma süresini azalttığını söyleyemeyiz. Virüse, ultraviyole ve sıcaktan belki çok az bir miktar etkisi olabilir ancak yayılmasına mani olacak şekilde değil.“
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz