Yeni bir tehlike…
Necdet Buluz
Soru şu:
Koronavirüse yakalanan ve iyileşenler daha sonra yeniden virüse yakalanabiliyor mu?
Hemen yanıtlayalım:
Bilim insanlarının araştırmalarının ortak noktası: Evet yakalanabiliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Dünya Sağlık Örgütü’nden (WHO) yapılan bir açıklamada, Corona virüsüne yakalanan kişilerin hastalığı atlattıktan sonra yeniden yakalanmayacaklarına yönelik bir kanıt bulunmadığı vurgulandı.
Yapılan açıklamada ayrıca hükümetlere, iyileşen kişileri “risk taşımıyor” kategorisine almamaları gerektiği, böylesi bir uygulamanın riski daha da arttıracağı uyarısında bulundu.
WHO’nun açıklaması, bazı ülke yönetimlerinin virüsü atlatanlara ve antikor sahibi olanlara, işe geri dönmeleri ve seyahat etmelerini sağlama amacıyla resmi belgeli izin verme planlarını gündeme getirmelerinin ardından geldi.
“Bazı hükümetler, COVID-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 adlı virüse karşı bir kişinin bağışıklık sisteminde antikor tespit edilmesinin, bu kişilerin yeniden enfekte olmaya karşı korunmalı olduğunu savunuyor ve bu nedenle de bu kişilere, seyahat etmeleri ya da işe geri dönmeleri için ‘bağışıklık pasaportu’ ya da ‘risksiz sertifikası’ gibi resmi izin belgeleri sağlanmasını öneriyor” ifadeleri yer alan açıklamada virüse yakalandıktan sonra iyileşen kişilerin yeniden enfekte olmayacağını gösteren bir kanıt olmadığının altı çizildi.
Şilili yetkililer, WHO’nun açıklamasında sözü edilen resmi belgeleri gündeme getirenler arasında. Ülkede geçen hafta, COVID-19’u atlatanlara ‘sağlık pasaportu’ verilebileceği, bu kişilerin antikor testlerinin yapılmasının ardından işlerine dönebileceği yönünde planlar gündeme düşmüştü.
WHO yetkilileri açıklamada, COVID-19’u atlatanların büyük bir çoğunluğunun bağışıklık sisteminde virüse karşı koruma sağlayan antikorlar bulunduğunu ancak kimilerinde antikor oranlarının düşük olduğuna da dikkat çekti.
WWF Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar bir gazeteye yaptığı açıklamada “Yeni virüslerle karşılaşma ihtimalimiz çok yüksek” diyor ve bazı konulara dikkat çekiyor. Bayar, açıklamasında hemen her hayvanın virüs taşıyabileceğini de söylüyor.
“Evcil ve çiftlik hayvanlarından yaban hayvanlarına kadar birçok farklı tür virüs taşıyor. Bu virüslerin çoğu, üzerinde taşındığı hayvanda hastalık belirtileri oluşturmadan kalıyor. İnsan için de tehdit oluşturmuyor. Ancak tıpkı insanlarda olduğu gibi yoğun stres altında kaldıklarında bağışıklık sistemleri zayıflıyor ve virüsler hastalık oluşturabiliyor. Hastalık belirtilerinin ortaya çıkması da virüslerin saçılmasını kolaylaştırıyor. Virüs, bakteri ve parazitlerin yaban hayvanları üzerinde bir döngüsü var. Yaban hayata müdahale ederek bu döngüyü kırmadığımız ve kontrolsüz temasta bulunmadığımız sürece kolay bulaşma söz konusu olmuyor. Kedi, köpek, sığır, koyun, sansar, fare, yaban tavşanı ve yarasa gibi birçok farklı tür farklı koronavirüs etkenleri taşıyor. Koronavirüsler, türe özel virüsler. İstisnalar dışında bir türdeki virüs başka türde hastalık oluşturmuyor. Yeni tip koronavirüs ile birlikte, insanda hastalık oluşturan koronavirüs sayısı yediye ulaştı. İnsanoğlu bu tür durumlarda bir suçlu arama eğilimindedir. Ancak burada hastalığa yol açan yarasa değil. Yarasayı etkileyen tipten daha farklı bir koronavirüs ile karşı karşıyayız. Buna sebep olan da mutasyona imkân veren kontrolsüz ortamlar. Bir başka türde bulunan koronavirüsün insanla teması da risk yaratabilir. Gıda kontrolü olmayan bütün yaban hayvanı etleri için bu risk geçerli. Sadece Çin’deki değil, bütün ülkelerdeki yaban hayvanlarının kontrolsüz tüketimi başka zoonozlara yol açabilir. Genellikle mağaralarda yaşayan yarasalar, aslında madencilik faaliyetleri, ormansızlaşma gibi nedenlerle doğal alan kayıplarından en çok etkilenen türlerden. Bununla birlikte yarasaların tarımsal üretimin ana koruyucularından biri olduğunu unutmamamız gerekiyor. Beslendikleri sinekler, böcekler sayesinde başka taşıyıcılardan (vektörlerden) koruma görevi üstleniyorlar. Tropikal bölgelerde yetişen kakao gibi birçok ürünün tozlaşmasında rol oynuyorlar. Bir ekosistemden yarasaları kaldırmak arı kovanına çomak sokmak gibidir. Tekrar altını çizmek gerekirse sebep yarasa değil, yaban hayvanları ile kontrolsüz temasa sebep olan doğal alan kayıplarına yol açan insan faaliyetleri ve yaban hayvanı ticaretinin yarattığı olumsuz koşullar. Aslında bütün türlerin ekosistem içinde belli bir görevi var, en baskın tür olan insanın, faaliyetlerini bu dengeyi bozmayacak şekilde yeniden düzenlemesi gerekiyor.”
Özetleyelim:
Koronavirüsle savaş sona erse bile önlemleri elimizden bırakmamak gerekiyor. Tehlike her zaman yanı başımızda duracak. Yapılan açıklamalara dikkat edecek olursak, bundan sonra bizi çok daha başka bir yaşam biçimi şekillendirecek. Biz de buna uymak ve alışmak durumundayız.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz