Türkiye’nin corona virüsünün yarattığı krize ‘zayıf bir Merkez Bankası, zayıf bir bankacılık sistemi, zayıf bir bütçeyle’ yakalandığını savunan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye’nin krizin etkisini azaltmak için Batılı kaynaklardan yüzde 1 gibi düşük bir faizle borç bulabileceğini ancak hükümetin geçmişteki Batı karşıtı söylemleri nedeniyle buna yanaşacağını düşünmediğini dile getirdi.
Cumhuriyet’ten İpek Özbey’e konuşan Babacan, “Türkiye’ye bir şekilde kaynak lazım. Çünkü içerideki kaynaklar önemli ölçüde tüketildi maalesef. Halen israfı önleyip kaynak yaratılabilir” dedi.
‘Asıl kaynak merkez bankasında’
Büyük ekonomilerin hepsinin bir miktar borcu olabileceğini söyleyen Babacan, salgın başladığından bu yana 15 büyük ekonominin kriz karşısında kendi merkez bankaları arasında dayanışma kurduğunu belirterek “G20 üyesi Türkiye bu oyunun dışında kaldı. Asıl rakamın büyüğü IMF’de değil merkez bankalarının kaynaklarında” dedi.
‘Yüzde 1 faizle kredi’
Son bir ay içinde ‘corona’ kriziyle karşılaşan 100 ülkenin uluslararası kuruluşlardan destek talebinde bulunduğunu hatırlatan Babacan şunları söyledi: “Biz zamanında çok katkı verdik, bu kuruluşların hızlı ve kolay devreye sokulan yardım mekanizmalarını oluşturduk. Türkiye’nin bunları kullanma hakkı var. Yüzde 1 faizle şartsız hem de… Piyasaya gidip yüzde 7 faiz ödeyene kadar, bu kuruluşlardan yüzde 1’le alabiliriz.”
‘U dönüşü yapmaz’
Babacan hükümetin buna yönelmeyeceği yönündeki görüşünü şöyle açıkladı: “Son yıllarda o kadar çok yabancı düşmanlığı, o kadar çok Batı düşmanlığı yapıldı ki hükümetin siyaseti dar bir köşeye sıkıştı. U dönüşü yapıp buraya yönelir mi, ihtimal vermiyorum.”
Son dönemde Merkez Bankası’nın çeşitli yöntemlerle, bir nevi ‘para basmak’ olarak da görülebilecek uygulamaları devreye aldığını belirten Babacan, bunun geçici çözüm olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: “Hemen bunu bir döviz kaynağıyla dengelemeniz lazım. En azından bunu ne zaman ve nasıl normalleştireceğinizi, normal dönemde bunu yemin billah yapmayacağınızı piyasalara ve kamuoyuna açıklamanız lazım. Cebinde tek bir Türk Lirası taşıyan her vatandaşa devletin bir yükümlülüğüdür bu. Şeffaf götürülmüyor bu iş. Şeffaflık olmazsa piyasa en kötüsünü fiyatlar.”
‘Bugün birisi, yarın başkası olur‘
Babacan, ekonomideki yönetim tarzını da eleştirerek şöyle konuştu: “Rasyonalite bir kere kaybolduğunda, bir kere bilim ve akıl çerçevesinin dışına çıkıldığında artık orası bilinmeyen bir alandır. Bugün birisi, yarın başkası olur. Kişilerin önemi yok. Zaten tek bir karar alma merci var. Problemi bazen sistemde, bazen kişilerde arıyoruz ama Türkiye’nin yönetim üslubu sorunu var. Ehliyet ve liyakat aramayan bir yönetim tarzı var. Gerçek değil ‘görüntüde sadakat’ aranıyor ve böyle kişilerden dar bir kadro oluşturuluyor. Hakikate değil kişilere sadakat gösterenler aranıyor. Aslolan hakikate sadakattir. Bu kadar büyük ülkenin bu şekilde yönetilmesi çok zor.”