BELİRSİZ SÜREÇ
Değil aylar yıllar, bir hafta sonrasını bile öngöremez olduk; hiç kimsenin
geleceğe yönelik plân yapamadığı zamanları yaşıyoruz tedirginlikle.
Dış ülkelere beyin göçü, sermaye çıkışları, çok sayıda küçük-büyük batık
şirket, umutsuzluk; toplu ve bireysel intiharlar ve de diğerleri; üzerimize çöküp,
nefes aldırmayan belirsiz süreçlerin yansımaları değilse nedir ki?
Fakat iktidar açısından durum böyle görünmüyor, dış güçlere rağmen
ekonominin rayında olduğu, ileri demokrasinin yakalandığı ve ülkenin dünyada
saygın bir konuma getirildiği vurgulanıyor sıkça.
Peki, her konuyu çarpıtmakla görevli medya dışında; iç ve dış kaynaklı -taraflı
tarafsız-araştırma şirketleri neden böyle bir fotoğrafı –varsa eğer- 82 milyon
insandan esirgesin ki?
MAK Araştırma Şirketi Y.K Başkanı M. Ali Kulat; son araştırmasına dayanarak,
halkın önceliğinin ekonomi ve adalet olduğunu açıklarken iktidarın pembe
fotoğrafını karartmış sayılır mı, veya Konsensus Araştırma Şirketi Başkanı Murat
Sarı’nın yeni araştırmasında halkın en güvendiği kurumun Meteoroloji olması
manidar bulunur mu, bilmiyorum. (17.02.2020 Tele 1)
Ana Muhalefet Partisi Lideri -neredeyse- her gurup toplantısında; devlet
kayıtlarına dayanarak, ülke ekonomisi ve adaletin geldiği aşamayı sıralıyor
ısrarla; 17 milyon insanın açlık sınırında olduğunu vurguluyor örneğin. Diğer
göstergelerle birlikte, 8 milyon insanın da 700 liranın altındaki bir gelirle
yaşamını sürdürmeye çalıştığını ekliyor. Adalet konusunda da; hiç kimsenin can
ve mal güvenliğinin bulunmadığını, keyfi tutuklama ve salıverilmelerin olağan
hale geldiğini söylüyor örnekler göstererek…
Tanınmış ekonomist Esfender Korkmaz, bir konuşmasında, ekonominin
adaletle olan bağlantısını uzun uzadıya anlattıktan sonra; “ekonomik çıkmazdan
kurtulmanın yolu, hukukun üstünlüğüne dayalı bir demokrasinin ivedilikle inşa
edilmesidir,” derken, halkın ilk iki sıradaki (o gün bilinmeyen) araştırılmış
gündemine değinmişti günler önce. (14.02.2020 Halk TV)
AKP iktidarı, Suudi Arabistan Krallığı ve Katar Emirliği’ni yanına alarak
Suriye’ye demokrasi getirecekken; ilginç bir biçimde “Hibrit Rejimler”
kategorisine kaydırdı Türkiye’yi. Arızalı demokrasiler gurubunda bile değiliz;
karışık -görülmemiş- bir rejimle yönetiliyoruz yani.
Dışarıdaki saygınlığımıza gelince;
Yıllar önce; dış siyasetteki çıkmazımızı yönetim: “Değerli Yalnızlık,” diye
tanımlıyordu.
Çok sular aksa da köprülerin altından, hiç değişmedi konumumuz.
Nihayetinde: Avrupa ile pamuk ipliğine bağlanan ilişkiler, Orta Doğuda
girdiğimiz kördüğüm, ABD ve Rusya arasında her an değişen ve de İdlib
nedeniyle sürdürülemez hale gelen politikalar yüzünden, çok daha değerli hale
geldi yalnızlığımız!
FS.
19.02.2020