Korkulan olacak mı?…
Necdet Buluz
Başlığımız İdlib’i kapsıyor. Yeni bir göç dalgasının gelmesi ile 3 milyona yakın Suriyeli sığınmacının kapılarımıza dayanmasından endişe ediliyor. Sorun giderek öylesine yükseliyor ki, en sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB üyesi ülkeleri uyarmak durumunda kaldı ve “Eğer Suriye topraklarında güvenli bölge kurulmazsa, gelen sığınmacıları için kapıları açmak durumunda kalırız ve bundan sonrasını Avrupa düşünsün” dedi.
İdlib’de durum giderek karışıyor. Bir yandan Amerika, öte yandan Rusya bölgede oyun üzerine oyun oynuyor.
Rusya , İdlib’de El Kaide bağlantılı Hayat Tahrir el Şam (HTŞ) adlı örgüte karşı operasyon yürüttüğünü ve ‘ateşkes anlaşması teröristleri kapsamadığı için ihlâl etmediklerini’ savunuyor.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, Türkiye destekli muhaliflerin İdlib’den geri çekilmesi halinde, Suriye ordusunun Afrin’e de ilerlemek isteyeceğini, bu sebeple siyasi bir çözüm için masaya oturulana kadar, yani somut bir adım atılana kadar İdlib’de gözlem noktalarının korunacağını ve muhaliflerin çekilmemesi için desteğe devam edileceğini söylüyor.
Biz de gözlem noktalarının son derece önemli olduğuna inanıyoruz.
Aynı yetkili, her ne kadar İdlib büyük oranda HTŞ’nin kontrolü altında olsa da, Türkiye destekli muhaliflerin de bölgede bazı alanlara hakim olduğunu da sözlerine ekliyor.
BBC Türkçe’ye konuşan üst düzey yetkili, Anayasa Komitesi oluşturulup siyasi çözüm için Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde masaya oturulduğunda, siyasi olarak daha fazla kazanım elde edilebilmesi için muhaliflerin elinin sahada da güçlü olması gerektiğini; bu sebeple komite oluşturulana kadar İdlib’deki mevcut durumun korumaya çalışıldığı bilgisini verdi. Türkiye’nin gözlem noktalarını, Suriye ordusunun ilerleyişine rağmen daha kuzeye taşımamasının altında yatan sebep de bu.
Rusya ise ayrı telden çalıp, kendi çıkarları doğrultusunda adımlar atmaya devam ediyor. Biz, Rusya’ya da dikkat edilmesi gerektiğini bir kez daha anımsatalım.
Anayasa komitesinin oluşturulması aşamasında üç isim üzerinde uzlaşma sağlanamadı. İdlib’de Esad yönetimi daha fazla ilerlemeden uzlaşma sağlanması ve masanın kurulması, Ankara’nın önceliği. Ancak Rusya’nın listede olmasını istediği bu üç isim, Türkiye için kabul edilemez durumda.
Ocak 2018’de varılan anlaşmaya göre, muhalifler ve Suriye yönetimi 50’şer kişilik listelerini oluşturdu. Ancak bağımsızlardan oluşan 50 kişilik listedeki 3 isme Ankara’nın itirazı var. Gerekçesi de, bu üç ismin PKK’nın Suriye kolu olarak kabul edilen PKK/PYD ile bağlantısının olması.
Ankara, 16 Eylül’de Ankara’da yapılacak üçlü zirveye kadar bu isimler üzerinde de uzlaşma sağlamak ve rejim daha fazla ilerlemeden siyasi çözüm tartışmalarını başlatmak için adımlarını sıklaştırdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Eylül’de İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i ağırlayacağı Ankara zirvesinde, komitenin oluşturulduğunu ve çalışmalara başlayacağını duyurmak istiyor. Türk diplomata göre, komitenin 16 Eylül’e kadar oluşturulması büyük olasılıkla sağlanacak.
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Temsilcisi Geir Pedersen da, anlaşmaya son noktayı koyabilmek için temaslarını hızlandırdı. İran’da yaptığı görüşmelerin ardından Perşembe günü Ankara’ya gelen Pedersen, Ankara’da cumhurbaşkanlığı ve dış işleri bakanlığından yetkililerle görüştü. Ardından İstanbul’a geçti. Pedersen, İstanbul’da da Suriyeli muhaliflerin siyasi kanadıyla bir araya gelecek.
Bir ay önce BM’de yaptığı konuşmada komitenin oluşumuyla ilgili detayları anlatan Pedersen, 150 kişilik geniş komitenin içinden 45 kişilik çekirdek bir komite seçileceğini, her bir maddenin en az yüzde 75’lik ‘evet’ oyuyla kabul edileceğini duyurmuştu.
Suriye için BM öncülüğünde Avrupa ülkelerinin de katılımıyla yürütülen Cenevre sürecine eklenecek olan Anayasa Komitesi’nin, biri Suriye hükümetinden, biri de muhalefetten olmak üzere iki eş başkanı olacak. 16 Eylül’e kadar anayasa Komitesi sağlanamazsa, 17 Eylül’de New York’taki genel merkezde başlayacak olan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da bu konu görüşülecek.
“Korkulan olacak mı?” diyoruz ya.
Ankara, İdlib konusunu uluslararası alanda dile getirirken, İdlib’de yaşayan yüz binlerce kişinin Türkiye sınırına geleceğini ve yeni bir göçmen akını olacağını hatırlatıyor.
Erdoğan, yaptığı açıklamada İdlib’den gelen sığınmacı akınına da değinmiş Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların gönderilmesi ve yerleştirilmesi için Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulması talebini tekrarlayarak “oldu oldu, olmadı biz de kapıları açmak zorunda kalırız” demişti.
Bu açıklama tehlikenin kapımıza dayanmakta olduğu gerçeğini gösteriyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz