Al birini, vur ötekine…
Necdet Buluz
Fırat’ın doğusundaki hareketlilik Türkiye’nin beka sorunudur. Bu nedenle Türkiye, sınırlarını korumak ortada bir sorun varsa bunu da ortadan kaldırmak zorundadır. Bu meşru haklarımızdan vaz geçmemizi de kimse beklemesin.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve üst düzey yetkililerin bu konudaki açıklama ve kararlılıklarını destekliyoruz.
Ancak, burada bir ayrıntıya da girmeden edemeyeceğiz.
Fırat’ın doğusundaki hareketlilik sadece Amerika ile sınırlı görünmüyor. Suriye’de Rusya’nın ağırlığını ve ne yapmak istediğini de bilmemi gerekiyor. Eğer, bu konuyu iyi analiz edebilirsek, Suriye konusunda Rusya’ya da güvenmememiz gerçeği ile yüz yüze kalırız.
Habertürk Wasington muhabiri Serdar Turgut, günler önce bir yazı yazmış ve bu yazısında Fırat’ın doğusundaki Amerikan planının ne olduğunu okurları ile paylaşmıştı. Bu yazıdaki ayrıntıda bölgede Kürt oluşumunda Rusya’nın planının varlığından da söz ediliyor.
Bu yazıyı okuduktan sonra Amerika ve Rusya konusunda “Al birini vur ötekine” demekten başka söz bulamıyoruz.
Son derece önemsediğimiz ve günümüz gelişmelerine ışık tutacağına inandığımız bu yazıdan bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istedik:
“- Fırat’ın Doğusu’ndaki özerk Kürt oluşumu modeli temelde Rusya’nın hazırladığı bir plan. Bunu kaleme alan da – Fırat’ın Doğusu’ndaki özerk Kürt oluşumu modeli temelde Rusya’nın hazırladığı bir plan. Bunu kaleme alan da planı Washington’da bizzat anlatmış olan Putin’in Ortadoğu danışmanı ve Kürt uzmanı Vitaly Naumkin.
– Moskova’da şubat ayından bu yana yapılan yoğun temaslar sonucunda bu modelin üzerinde bir ön anlaşma sağlandı deniliyor.
– Bu plana göre Fırat’ın Doğusu’nda Kürtlere Suriye merkezi rejiminden kopmamaları şartıyla kısıtlı bir özerlik verilecek. Ruslar buna Kuzey Irak modeli diyorlar ve Amerika ile bu konuda yapılan görüşmelerde de bu kavramı kullandılar.
– Bu yapı resmen Suriye devleti içinde yer alacak ancak bölgesel siyasi kararları alabilecek, kültürel ve ekonomi konularında kısmi özerkliği olacak.
Washington-Moskova hattında bu plan çerçevesinde en yoğun konuşulan konu bu planın Türkiye’nin tepkisini en aza indirerek nasıl hayata geçirilebileceği.
“Bunun anlamı nedir?” diye sorduğum birçok kaynaktan şu ortaya çıktı:
– Kürtler Kamışlı’da olduğu gibi bölgenin yönetimini rejimle paylaşacak ama rejim güçleri de bölgeye girmeyecek.
Rejim güçleri bölgenin hemen dışında sınırdan güneyde aşağıda oluşturulacak özerk bölge sınırında konuşlanacaklar.
– Washington’da bu modelde konuşlanacak rejim güçlerinin sembolik düzeyde de olabileceği ama bunların arkasında Rusya’nın da gözlemci olarak gücü olacağından bunun etkin olacağını düşünüyorlar.
Anlayacağınız özerk oluşum oluşursa bunun Türkiye’ye bir tehdit oluşturmamasının temelde Rusya tarafından sağlanması düşünülüyor.
YPG, bir süre önce Fırat’ın doğusundaki oluşumun geleceğini garanti altına almak için Esad rejimi ile görüşmelere de başlatmıştı.
YPG heyetinin başında Beyaz Saray’a çok yakın olan ve Washington’un yönlendirmesi altında bulunan İlham Ahmed vardı. Daha önce SDG’nin Washington temsilcisi olan İlham Ahmed tanıdığım kadarıyla tipik PKK’lı bir kadındır.
YPG’liler rejim ile işbirliklerini sürdürmek için daha önce “Eğer İdlib’e bir harekat yapılacaksa biz de rejim güçleri ile birlikte bu harekata katılmak isteriz” önerisini de getirmişlerdi görüşmelerde.
Ayrıca ‘Kamışlı Modeli’nin de görüşüldüğü öğrenildi o konuşmalarda, ancak iki konuda da şu anda rejim tarafından verilmiş net bir cevap bulunmadığı da söyleniyor Washington’da.
Planı Washington’da bizzat anlatmış olan Putin’in Ortadoğu danışmanı ve Kürt uzmanı Vitaly Naumkin.
– Moskova’da şubat ayından bu yana yapılan yoğun temaslar sonucunda bu modelin üzerinde bir ön anlaşma sağlandı deniliyor.
– Bu plana göre Fırat’ın Doğusu’nda Kürtlere Suriye merkezi rejiminden kopmamaları şartıyla kısıtlı bir özerlik verilecek. Ruslar buna Kuzey Irak modeli diyorlar ve Amerika ile bu konuda yapılan görüşmelerde de bu kavramı kullandılar.
– Bu yapı resmen Suriye devleti içinde yer alacak ancak bölgesel siyasi kararları alabilecek, kültürel ve ekonomi konularında kısmi özerkliği olacak.
Washington-Moskova hattında bu plan çerçevesinde en yoğun konuşulan konu bu planın Türkiye’nin tepkisini en aza indirerek nasıl hayata geçirilebileceği.
“Bunun anlamı nedir?” diye sorduğum birçok kaynaktan şu ortaya çıktı:
– Kürtler Kamışlı’da olduğu gibi bölgenin yönetimini rejimle paylaşacak ama rejim güçleri de bölgeye girmeyecek.
Rejim güçleri bölgenin hemen dışında sınırdan güneyde aşağıda oluşturulacak özerk bölge sınırında konuşlanacaklar.
– Washington’da bu modelde konuşlanacak rejim güçlerinin sembolik düzeyde de olabileceği ama bunların arkasında Rusya’nın da gözlemci olarak gücü olacağından bunun etkin olacağını düşünüyorlar.
Anlayacağınız özerk oluşum oluşursa bunun Türkiye’ye bir tehdit oluşturmamasının temelde Rusya tarafından sağlanması düşünülüyor.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz