Brunson adlı Papaz’ın ABD’ye gönderilmesiyle normalleşmeye başlayan Türk-Amerikan ilişkileri ne yazık ki ABD’nin Suriye’de alenen PKK ile işbirliği yapması ile yeni ve tehlikeli bir aşamaya geldi.
Suriye’yi rekabet sahası haline çeviren Amerika, Rusya ve İran farklı ajandalarla hareket ediyor. Amerika, PKK devleti için uğraşırken, Rusya Akdeniz’deki gaz havzalarına hakim olmak istiyor. İran da Lübnan’dan Hizbullah’a giden yardım yolunun güvenliğini sağlamayı amaçlıyor.
ABD’nin PKK’ya yaptığı silah yardımını en üst seviyeye çıkarması, Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki askeri varlığını arttırması ve Rusya’nın ABD ile Suriye’de yeni bir ateşkes ve çözüm süreci başlatmaya çalışması bundan sonra gözlerin yeniden Fırat’ın Doğusuna çevrilmesine yol açacak.
Sadece Amerika ve Rusya mı? İran’ın Suriye’deki en temel amacı Lübnan’da Hizbullah’a ulaştırılan lojistik yardım yolunun tehlikeye girmemesi. Her ne kadar ABD, İran’a ekonomide ciddi ve sarsıcı bir ambargo uygulamaya başlasa da askeri alanda gizliden gizliye İran, ABD ile anlaşarak Irak-Suriye sınırındaki ABD Özel Kuvvetleri’nin bölgeden aşamalı olarak geri çekilmesini sağlamaya çalıştığında geçmişte unutmamak gerekiyor.
Suriye’de PKK işgali altındaki kuzey bölgelerinde 11 askeri üs kuran ABD ise ‘siyasi çözüm’ tartışmalarıyla hızla federasyon sürecinin başlatılmasını amaçlıyor. Bu konuda Fransa’nın da desteğini alan ABD Suriye’nin kuzeyini PKK eliyle kontrol etmeyi amaçlıyor. PKK’ya adeta silah yağdıran ABD, Irak Kuzeyi’ni PKK eliyle kontrol etmeyi amaçlıyor. Böylece, bağımsızlık sürecini manipüle etmeye çalıştığı Kuzey Irak ve Maliki Yönetimi’ne etkisiyle yönlendirdiği Irak’la birlikte Ortadoğu’da hakim olduğu alanı 500 bin kilometrekareye çıkarmayı amaçlıyor. Bu durum Münbiç’in Fırat kıyılarından Basra Körfezi’ne kadar ABD kontrolüne girmesi demek.
Peki Türkiye bu durumda eli kolu bağlı olanları mı seyredecek?
Elbette ki hayır. Amerika’nın bu iki yüzlü oyunu karşısında Türkiye de boş durmuyor. Sadece diplomatik yolları değil askeri yönden de özellikle Fırat’ın Doğusu’nda ciddi manada bir güç olarak Amerka’nın oyununu bozmak istiyor. Suriye’nin kuzeyinde PKK eliyle kurulmak istenen terör devleti projesini ortadan kaldırma üzere kurgulamış durumda. Fırat Kalkanı Harekatı sürecinde ve sonrasında Cerablus’tan Azez’e kadar olan bölgede 20’ye yakın askeri üs kuran TSK son süreçte çok daha fazla tank ve zırhlı aracı Suriye içine soktu. PKK’nın Fırat Kalkanı bölgesine yaptığı tacizlere angajman gereğince anında karşılık veren TSK, PKK açısından sembolik ve stratejik değeri olan bölgeyi de boş bırakmıyor.
Bu arada bölgedeki karmaşadan yararlanmak isteyen Rusya’nın ise Suriye denkleminde son süreçte ABD ile yakınlaşması dikkat çekiyor. Akdeniz Üsleri ve petrol-gaz havzalarında kontrol sağlamaya çalışan Rusya’nın hem Türkiye hem de ABD ile olan yakınlaşma çabalarının ardında iyi niyet aramak kuşkusuz saflık olur.
Türkiye; Amerika, Rusya ve İran üçgeninde yaşanan ve oynanan bu sinsi planları ve oyunları bozacak güce her zaman sahiptir.
Yeter ki biz dik ve kararlı duruşumuzu bozmayalım.
Ender Yoldar