AKP iktidarı 16 yılın sonunda iflas eşiğine getirdiği ülke ekonomisinin kaderini Amerikalı McKinsey şirketine emanet etmiştir. McKinsey şirketinin Türkiye ekonomisinin içerisinde bulunduğu durum ile ilgili kapsamlı çalışmalar yapacağı ve şirketin önerilerine göre ülke ekonomisinin politikalarının belirleneceği belirtilmiştir.
Ülkemiz ekonomisinin McKinsey şirketine teslim edilmesi tam bağımsızlığımıza tehdit oluşturacaktır. Siyasal iktidar, bu kararı ile adı konulmamış bir IMF programına onay verdiğini göstermektedir. Ülkemiz, IMF politikalarının tedarikçisi olan bir kurum tarafından, IMF politikalarının gözetiminde yönetilmeye devam edecektir.
IMF ile yapılan geçmiş anlaşmalar göz önüne alındığında ülkemiz ekonomisini ve buna bağlı olarak dar gelirli ve çalışan yurttaşları zor günler beklemektedir. 1998 yılında IMF ile yapılan “Yakın İzleme Antlaşması’nın” ülkemizin kamusal varlığına ve çalışanlarına yönelik ağır yaptırımları olmuştur. Ardından gelen Stand-By anlaşması ve IMF programlarının uygulandığı ekonomik yaptırımları neticesinde;
Uluslararası ve yerli finans sermayesine, sermaye hareketleri üzerine sınırsız serbestlik güvencesi verildi,
İşgücü piyasalarını kuralsızlaştırma ve esnekleştirme yöntemiyle ucuz işgücü deposu haline dönüştürüldü,
Ülkemiz spekülatif sermaye tarafından sağlanan bir ucuz ithalat cennetine dönüştürüldü,
Çalışanların haklarına yönelik ağır yaptırımlar getirilerek çalışma yaşamı baskı altına alındı,
Kamu hizmetlerini ticarileştirerek vatandaşları “müşteriye”, kamu hizmeti üreten kurumları “ticari işletmeye” dönüştürüldü,
Özelleştirme politikalarına hız verilerek en son Şeker Fabrikaları örneğinde olduğu gibi Cumhuriyetimizin mirası birçok kamu kuruluşu yok pahasına satıldı.
AKP’nin 16 yıl boyunca uyguladığı ekonomik model kamunun hakkını yok sayan, çalışanlara kölelik rejimini dayatan bir sistem yaratmıştır. Bu nedenle ülkemiz IMF’nin kapısına muhtaç duruma getirilmiştir. Ülkemizde; Yeni Ekonomik Program kapsamında kamuda esnek çalışmanın sağlanması, sosyal güvenlik alanında 10,1 milyar TL kesintiye gidilmesi, zorunlu BES dayatması gibi uygulamalar geçmişte uygulanan IMF politikalarını hatırlatmaktadır.
Ülkemizin ekonomisi, Amerikan menşeli McKinsey şirketi tarafından yönetilmesi kabul edilemez. Bu şirket yurttaşlarımızı açlığa ve yoksulluğa sürükleyeceği gibi ekonomik krizi daha da derinleştirecektir. Bu şirketin önceliği IMF politikaları, ağır vergi uygulamaları, kemer sıkma politikaları ve daha fazla özelleştirme olacaktır.
Yunanistan ve İspanya gibi ülkeler, ülkemizdeki ekonomik krizi daha önce yaşamıştır. Avrupa Birliği bu ülkeleri krizden çıkarmak amacıyla ağır kemer sıkma politikaları dayatarak bu ülkede yaşayan halkı yoksullaştırmıştır. Bu ülkelerde, kamusal alanın ve çalışanların haklarının acımasızca bir şekilde törpülendiği bilinmekte ve görülmektedir.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; siyasal iktidarı, McKinsey şirketi ile dolaylı veya dolaysız herhangi bir çalışma içerisinde yer alınmaması konusunda uyarıyoruz ve acilen verilen karardan dönülmesi gerekmektedir. Ülkemizi borç batağına sürükleyenler bunun faturasını ödemelidir. Yurttaşlarımızın geleceğini ve kaderini IMF politikalarına mahkûm etme yönünde ki tüm programlar iptal edilmelidir.
Mehmet BALIK
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu
Genel Başkanı