Dış politikada İki
büyük sorun…
Necdet Buluz
Türkiye’nin dış politika anlamında şu anda önünde iki büyük sorun var. Birincisi Amerika ile olan ilişkilerin seyri, ikincisi da Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile olan ilişkilerdeki tıkanıklılardır. Amerika ve AB ile olan sorunlar çözülmeden dış politikadaki tıkanıklıkların da sürebileceği görüşündeyiz.
Amerika ile sorunlarımızı tek bir kaleme indiremeyiz. Rusya’dan alacağımız S-400 savunma sistemleri konusunda dost ve müttefikimiz adeta bizi tehdit ediyor. “Bu savunma sistemlerini alırsanız F-35’leri size satmayacağız ve geniş bir silah ambargosu uygulayacağız” diyorlar.
Daha açık bir ifade ile Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkilerinin sınırlı olması isteniliyor. Bölgede İran ile olan sıkı işbirliğimizden bile rahatsızlıklar dile getiriliyor.
Dost ve müttefikimiz Amerika ile olduğu kadar AB ile olan ilişkilerimizde de gerginlikler sürüyor. Birçok konuda AB ile sıkıntı yaşıyoruz. Şimdi, bunlara bir yenisi daha eklendi.
Nasıl mı?
3.5 milyondan fazla Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle (AB) gerçekleştirmek istediği Gümrük Birliği’nin genişletilmesi müzakereleri AB’nin aldığı son kararlarla çıkmaza girdi.
Türkiye’nin katılım müzakerelerinin durakladığını ifade eden AB tarafı, fasılların mevcut durumda açılmasının ve Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesinin mümkün olmadığını açıkladı.
Konu AB Genel İşler Konseyi’nin 26 Haziran’da gerçekleştirilen toplantısında ele alındı ve Türkiye ile Gümrük Birliği’nin genişletilmesi yönündeki müzakerelere şu an için başlanamayacağı kararı alındı.
Avrupa, bugüne kadar Türkiye’ye karşı aldığı skandal kararlara böylece bir yenisini daha eklemiş bulunuyor.
AB’nin aldığı skandal kararı, Ankara’da büyük tepkiyle karşılandı. AB Genel İşler Konseyindeki Türkiye kararlarının ardından AB’nin tutumunu “ikiyüzlülük ve tutarsızlıktır” olarak değerlendiren Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Genel İşler Konseyi’nin Türkiye’ye ilişkin son kararının bir kez daha Birliğin Türkiye’ye karşı ön yargılı ve hakkaniyetle bağdaşmayan tutumunu yansıttığı bildirildi.
Açıklamada, “Söz konusu kararlarda, ülkemizin adaylık statüsüne halel getirilmemekle birlikte, ‘AB Genişlemesi’ bahsinde katılım sürecimizin devamının anlamsız bir sebep-sonuç ilişkisi içinde yeni koşullara bağlanmasını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz” ifadelerine yer verildi.
AB Genel İşler Konseyi’nin 26 Haziran’da kabul ettiği Türkiye ile Gümrük Birliği’nin genişletilmesi yönündeki müzakerelere başlamama kararının AB’nin kolektif aklının ne kadar karışmış olduğunu gösterdiğini söyleyen AB Bakanı Ömer Çelik ise “AB bu açıklaması ile 18 Mart anlaşmasına uymayacağını ilan etmiştir. AB’nin ülkemize karşı seçici ilişki biçimini kabul etmiyoruz” dedi.
26 Haziran’da Lüksemburg’ta toplanan AB Genel İşler Konseyi, aralarında Türkiye Karadağ, Sırbistan’ın da bulunduğu 6 ülkenin AB’ye üyelik sürecindeki ilerleme durumunu değerlendiren bir sonuç bildirgesi yayımlamıştı.
Türkiye’nin bir aday ülke ve kilit bir ortak olduğu belirtilen söz konusu bildirgede, Türkiye’nin sığınmacı krizine yönelik “yapıcı işbirliğinin” somut sonuçlar getirdiği belirtilirken, 18 Mart AB-Türkiye sığınmacı mutabakatının uygulanmaya devam edilmesi gerektiği belirtildi.
Mutabakat sayesinde yasa dışı göçün ciddi şekilde azaldığı, Ege Denizi’ndeki ölümlerin önlendiği biliniyor. Bu konuda Türkiye zaten üzerine düşenleri de yerine getirmişti.
“Konsey, 3.5 milyondan fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ve bu kişilerin ihtiyaçlarını karşılayan Türkiye’nin önemli çabalarını takdir ediyor” ifadesinin yer aldığı bildirgede, AB’nin Türkiye’ye bu alanda maddi ve teknik desteğinin süreceği kaydediliyor ama, yine de AB, Türkiye ile olan ilişkilerine sınır koymaktan geri kalmıyor.
Bildirgede bazı eleştirilere de yer veriliyor ve, Türkiye’nin hukukun üstünlüğü ve temel özgürlükler konusundaki eksiklikleri gidermesi gerektiği savunuluyor.
“Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki faaliyetleri yasa dışı olarak” tanımlanarak kınandığı bildirgede, Türkiye’nin katılım müzakerelerinin hâlihazırda duraklama noktasında olduğu belirtilerek, fasılların mevcut durumda açılmasının ve Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesinin gündemde olmadığı ifade ediliyor.
Hiç kuşkusuz sorunlar bu kadarla sınırlı değil. Onlarca sorun var. Bunlar nasıl çözülecek, Türkiye nasıl adımlar atacak? Yeni kurulacak sistemde öncelikli dış sorunlarımızın daha çok baş ağrıtacak niteliklere kavuşabileceğini de görebilmekteyiz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz