Zaman kazanma mı?…
Necdet Buluz
ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ile Çavuşoğlu görüşmesinden “mutabakat ve işbirliği” anlaşması çıktı. Hiç kuşkusuz Amerika ile ilişkilerimizin kopma noktasına gelmemesi gerekirdi ve bu sağlandı. Türkiye’nin “kırmızı çizgileri” korumuş olması da kararlığımızın ortaya konulması açısından önemsenmelidir.
Suriye’de özellikle Menbiç konusu çözüme kavuşmadan, ilişkilerimizin beklenen noktaya gelmesi mümkün görülmüyor. Afrin Harekâtı, teröristlerden sınırımızın ve Türkiye’nin korunmasına yönelik atılmış bir adımdır. Bu adım, Menbiç’in de temizlenmesi ile gerçekleşebilir.
Konuya bu açıdan baktığımızda Menbiç’in önemi ortaya çıkıyor.
Amerika, daha önce Menbiç’i de içine alan bazı alanların terörist gruplardan arındırılacağı sözü vermişti. Ancak, bugüne kadar verilen hiçbir söz yerine getirilmedi. İki Bakan arasında son yapılan görüşmelerde ele alınan konuların başında Menbiç’in durumu da geliyor.
Tillerson, Menbiç konusunda da “Önce Menbiç konusunu ele alacağız. Çalışacağımız konuların birincisi bu. ABD, Menbiç’in bizim müttefik kuvvetlerimizin kontrolü altında olduğundan emin olmak istiyor. Başka herhangi bir gücün buraya tekrar girmesini en azından istemiyoruz. Bu tabii ki bizim tartışmalarımızın da temel noktalarından biri olacak, çünkü stratejik olarak önemli bir şehir. Bizim kontrolümüzün altında olmasını tabii ki değerlendiriyoruz” dedi ama Menbiç’ten çekilmeleri konusunda söz etmedi.
Türkiye’nin kararlığı bu noktada ortaya çıkıyor.
“YPG’yi Menbiç’ten çıkartın, ondan sonra konuşalım”
Her ne kadar, görüşmelerde ortaya somut bir sonuç çıkmadıysa da, Türkiye’nin Menbiç üzerindeki kararlılığını koruması, Amerika’ya geri adım attıracak mı, bunu ilerleyen zaman içinde göreceğiz.
İki Bakan arasındaki görüşmelerden sonra yayınlanan iki sayfalık mutabakat metninde dikkat edilecek olursa “DAİŞ, PKK, El Kaide ve diğer tüm terör örgütleri ve bunların uzantılarıyla mücadele” deniliyor, YPG’nin adı geçmiyor.
Öncelikle dost ve müttefik gördüğümüz Amerikalıların samimi ve sözüne güvenilir olmasını bekliyoruz.
Görüşmeler sonrası kafalardaki soru şu:
“Amerika, Afrin Operasyon’da destan yazan TSK’nın önünü kesmek ve zaman kazanmak mı istiyor?”
Buna fırsat verilmemelidir.
Türkiye, terörist gruplar üzerindeki baskısını ve etkisini sonuç alıncaya kadar kullanmalıdır.
Tillerson-Çavuşoğlu görüşmesinden sonra ortaya çıkan durum, çok tartışılacak ve ses getirecektir.
Türkiye-Amerikan ilişkilerini yakından izleyen Rusya da bu görüşme sonrasında sessizliğini bozdu.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ABD’nin Suriye’deki tutumunun kötü niyet içerebileceğini kaydetti. Lavrov, ABD’nin Suriye’nin Türkiye ile sınır bölgesinde güvenlik gücü kurma planlarının değişmediğini de ileri sürdü. Rusya Dışişleri Bakanı “Amerikalılar, Suriye’deki oyunlarını YPG üzerinden kurdu” diyor.
Lavrov’un konu ile ilgili açıklamalarını önemsediğimiz için sizlerle paylaşmak istedik:
“Tüm bu hikâye (Türkiye’nin Afrin harekâtı), bir kez daha ABD’nin zayıf vizyonunu, uzağı iyi görmediğini, her ne derseniz deyin, belki de kötü niyetini bir kez daha ortaya koyuyor. Son 2-3 yıl boyunca ABD’nin özel kuvvetleri ve diğer askeri birimleri Suriye topraklarında yasalara aykırı bir şekilde varlık gösteriyor. Ne Şam tarafından bir davet, ne de BM’nin verdiği yetki var. Amerikalılar, Suriye’deki eylemlerinin daha başında oyunlarını YPG üzerinde kurdu ve Türkiye’nin memnuniyetsizliğini es geçti”
Türkiye baştan beri, PYD-YPG’nin Menbiç’ten çıkarılması için ısrarlı oldu. Çavuşoğlu “YPG buradan (Menbiç’ten) çıktıktan sonra ABD ile güvene dayalı adım atabiliriz”diyor. Mart ortasına kadar PYD-YPG’nin Menbiç’ten çıkarılması gerekiyor.
Öncelikle bunu görmeliyiz. Amerika tarafından sarsılan güven ortamının da mutlak şekilde sağlanmış olması gerekiyor. Bugüne kadar terörle mücadelede Amerika hiçbir zaman Türkiye’nin yanında yer almadı. Aksine teröristlere destek verdi.
Daha açık ifade ile Amerika’ya zaman kazanma fırsatı vermemeliyiz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz