AT, ASALET VE ÖZGÜRLÜK SİMGESİDİR ! YAHYA AKSOY
“Uzağı yakınlaştıran attır.” Kırgız atasözü, “Atına bakan ardına bakmaz.” Uygur atasözü,
M.Ö.8000 yıllarında binek hayvanı olarak evcilleştirilen atlar, insanların ve ülkelerin hayatında özel bir yere sahip olmuşlardır.
Eski Uygurlar’ın yaşamında atlar, savaşlarda, avcılıkta ve hayvancılıkta çok önemli bir yere sahipti. Bazı uygur boyların ata kutsal bir değer vererek atı “savaş tanrısı” olarak kabul etmişler ve 12 hayvanlı Türk akviminde ata yer vermişler. Issıkgöl ve Baykal gölü çevresinde kayalara oyulmuş at resmi yer almıştır. Bu resimlerde bir atın hepsinden önde gitmekte olduğu göze çarpar. Gök Türk Yazıtları’nda, Divanü Lügat-it- Türk’te ve minyatürlerde bunu görmekteyiz.
Tarihi kaynaklar, Cengiz Han’ın savaşlarında, çok özenle bakılan ak bir atın, savaş tanrısı’nı temsilen ordu önünde gitmekte olduğunu ifade eder. Ona kimse binmezdi. Sadece atın eğerine üç küçük savaş bayrağı dikilirdi. İnançlara göre bu at, ‘savaş ilahı’ nın bineceği attır.
Moğol,Çin ve Türk tarihlerinde atlarla ilgili sayısız efsane, mit ve söylence bulunmaktadır. Avcılıkta, savaşlarda, taşımacılıkta ve beslenmede kullanılan atların sosyal, kültürel ve askeri yaşamda öncelikli ve özel bir yeri hep olmuştur. Rusya’da Kazak atlarının derin ve geniş kanalların bir tarafından karşı tarafına uçarak atlayışları filimlere konu olmuştur. Anadolu’da kış aylarında boş çayırlık alanlarda ölüme terk edilen “YILKI ATLARI”, ünlü yazar Abbas Sayar’ın aynı adlı kitabında tüm özellikleri ve güzellikleri ile işlenmiştir.
Rivayete göre,Kültekin önce dokuz kez çeşitli renkte atlara binerek savaşa girer ve yenilir.En son ak ata biner ve savaşı kazanır. (Z.Yubi,Şinjiang Rivayeti-1985,sayı 2)
Oğuzhan’ın atı , “Duman” kıyamet yaratan anlamındadır. Manas’ın soyundan gelen Semetey’in kahraman atı ” Tayburul”,Battal Gazi’nin atı ” Aşkar”, Manas’ın atı ” Akkula”, Almambet’in atı “Küren”, Bakmuurun’un atı ” Meniker”, hafızalarda ve destanlarda yerini almıştır.Destanlarda at en az destan kahramanı kadar önemli ve ölümsüzdür.Türk kültüründe ata özel değer verilir.
Tarihi kayıtlara göre “Saf kan İngiliz atı” olarak 1690 yılından itibaren yarışlarda yerini alan ve başarı, hız, cesar simgesi olarak kabul edilen ” Byerley Turk” olarak isimlendirilen at, 1688 Budapeşte kuşamasında hayranlık yaratan ve dudak ısırtan bu kahraman at, Türk subaylardan, İngiliz subayların eline geçen ve Türkmenlerin ünlü Ahal Teke atının kanını taşıyan bir soya sahip olup uzun bir hikâyesi bulunmaktadır.(Türklerde At Kültürü KB.yayını 1992, A.Çınar, Y.Aksoy)
Kültiğin’in Alp Salçı atı, Manas’ın Akkula’sı, Battal Gazi’nin Aşkar’ı, Başkırtlar’ın mitolojik uçan atı Tulpar ve gök yüzünde yaşayan güneş ve aydan yaratıldığına inanılan Akbuzat dev atlar destanlarda özel yer almakta. Dede Korkut destanı’nda Bamsı Beyrek ,”At dimezem sana arkadaş direm” ve karacaoğlan , “Yiğit yiğidin kardaşı/At yiğidin öz kardaşı” demekte.
Atı ,ilahlar arasında en hızlı koşan “güneşle yarışabilen ” olarak kabul eden Sakalar , büyük hakanları öldüğünde atıyla beraber gömmüşler. Destanlarında atın özel yerini anlatmışlar.
Homeros’un TROYA destanında, Agamemnon’un savaşçıları ünlü atları ve savaş arabaları ile anlatılır. Tanrıların öfkesinden ürken Troyalılar, surları yıkarak TAHTA ATI kente taşırlar.Gece bastırınca atın içinde saklanmış olan askerler hep birlikte attan inerler ve kentin kapılarını açarlar.
Toplumsal yaşamda bazı hayvanların önem ve özellik taşıdıkları kabul edilmiştir. At ile süvarisi arasında derin bir duygu ve sevgi vardır.Yiğitliği, asaleti, centilmenliği, sporu ve askerliği temsil eden atlı cirit oyunları devam etmektedir.Gelinler, at üzerinde giderler.At insan için murattır. Minyatürlerde yer alan, Hazar boylarında at üzerinde oynanan ‘POLO ‘ oyunu da ünlüdür. Erzurum başta olmak üzere pek çok ilimizde cirit oyunu oynanmaktadır.
Dede Korkut Hikâyesinde anlatıldığı gibi : “At ayağı çabuk,ozan dili çevik olur.”
Miraç olayında Hz.Muhammed’in efsane atı Burak, tefsirciler tarafından tanımlanır. uçan at pegasus’un İki yanında kanatları , yelesi olduğu ifade edilir ve birçok özelliklere sahiptir.
Başkırt’ların efsane uçan atı ‘TULPAR’ destanlarda ve halk öykülerinde baş köşede yer alır.
Hz.Ali’nin atıda “Düldül” farklı özelliklere sahiptir.Kahramanların atları da kahramandır, At ile süvarisinin duyguları, algıları, heyecanları , mutlulukları ve benlikleri birbiriyle bütünleşir.
Amazonun bindiği koşan at, başı sert ifadeli, boyun ve döş kasları gergin, yelesi gri ve dik, kâkülü alnı üstünde, kırmızı yularlı, başında gözleri küçük ve burun delikleri iri ve amazon’un cesaret simgesi olarak tasvir edilir. Amazonlar ve atları tarihite yerlerini almışlardır.
Türklerin yaşadığı Orta Asya’dan Anadolu’ya uzan geniş bir alanda bulunan taşlarda, mağaralarda, minyatürlerde, bastonlarda ve taş kabartmalarda at figürleri tarihe ışık tutan sanat belgeleri olarak ele alınmaktadır. Yabancılar Kapadokya’ya “Güzel atlar ülkesi derler.”
İpek yolu araştırmaları için gittiğimiz Orta Asya’da bizleri ” Atla gittiniz samalyot’la-uçakla geldiniz” sözleri ile karşıladılar. Kırgızistan , Kazakistan ve Tataristan ‘da at eti yenmekte ve at sütü “kımız” özel kaplarda (bişkek) bir gün dövülerek damıtılıp mayalanarak içilmekte.Özbekistan ve Türkmenistan’da deve eti yenmekte ve deve sütü “çal ” içilmekte.Türkmenistan Cumhuriyeti ‘Devlet armasının ortasında at,çevresinde pamuk,halı desenleri, buğday başakları ve bayrakları’ yer almaktadır.
Yörükleri develer, akıncıları atlar yürütür. Yaylaların , ovaların ve tozlu yolların dostu, arkadaşı ve yoldaşıdırlar. “Kırgızlar ve Türkmenler, at üstünde doğar, at üstünde ölür” ve “Kuş kanadıyla, er atıyla” diyen Kırgız ve Uygur atasözleri derin anlamlar içerir. Değerli araştırmacı Kaftancıoğlu’nun derlemelerine göre, bezirgân bir alıcı olan Köroğlu’nun kır ata biçtiği değer, halk edebiyatında şöyle anlatılmakta”Seksen bin yiğide,seksen bin ata/Seksen bin ülkeden gelen berat’a/ Seksen bin sabana,seksen bin çifte / Seksen bin boyunluk mala da vermem.”
Kırgız halkının cesaretini ve yaşam tarzını seslendiren ,Kırgızların sözlü edebiyatını doruk noktasında temsil eden ünlü MANAS DESTANI,na göre Manas’ın ruhu zor durumlarda kalan Kırgızları korur: “Manas’ın üçüncü kuşağı olan Seytek, düğünde karşılaştığı düşmanla at yarışı yaparak kozunu paylaşmak ister.At yarışında ikisinin atı aynı hızla koşar, son durağa yaklaştığı an Seytek ‘ Manas’ diye bağırır o anda mucize meydana gelir. Manas önderliğinde kırk yiğit atlı görünür ve yok olur. İşte ‘Manas ruhu’ göründüğü anda Seytek’in atı uçar gibi hızlanır ve diğer atları geride bırakarak birinci olur.” Manas’ın uçan atı, Kırgızistan meydanlarında anıtlaşmıştır.
Türkmenlerin “Ahal Teke” atı ünlüdür. Devlet armasında yer alır. Devlet armağanı olarak başka ülkelerin devlet başkanlarına verilir
Atlar, özgürce şaha kalkarlar ve süvarisi ile birlikte topluma duygu ve heyecan katarak sevgi çemberi yaratırlar. Suvarisi düşünce hiçbir şekilde üzerine basıp geçmezler ve beklerler. Beyler, şahlar, efeler, seymenler ve süvariler özel kıyafetleri ile özel atlara binerler. Tıpkı 27 Aralık 1919 ‘da Ankara Dikmen sırtlarında Mustafa Kemal Paşa’yı karşılayan binlerce atlı zeybek kıyafetli SEYMEN ALAYI gibi.
Atatürk’ün atı Sakarya, zaferi, vatan sevgisini,güveni,yükselmeyi ve bağımsızlığı simgeler.Atlar, gerektiğinde şaha kalkarlar ve gerektiğinde ağlarlar.Yücelik duygusu atların benliğine işlemiştir.
Mitolojiye, destanlara, ağıtlara, masallara, öykülere, türkülere ve folklora konu olan atlar,asalet, cesaret ve özgürlük simgesi olarak tarihe geçmişler. Tarihin akışını değiştiren Mustafa Kemal Paşa’ya en yakın dost ve can yoldaşı atları olmuştur.
Anıtkabir giriş merdivenleri solunda yer alan HÜRRİYET KULESİ iç duvarında melek ve attan meydana getirilmiş hürriyeti tanımlayan kabartma bir kompozisyon vardır.Kanatlı meleğin elinde “HÜRRİYET BEYANNAMESİ” ve onunla bütünleşen özgürlüğü simgeleyen at figürü yer almaktadır. At, asalaet, cesaret,özgürlük ve yücelik simgesidir…!