ADALAR VE MODALAR ! YAHYA AKSOY
Yer küre üzerinde sularla çevrili karalar ve kara parçaları bulunmakta.Bu jeolojik , coğrafi gerçeklere ve insanoğlunun bu alanda yaptığı uygulamalara , geçmişten günümüze uzanan zaman dilimlerinde göz attığımızda acı gerçeklerle karşılaşmakta olduğumuzu görmekteyiz.
Son zamanlarda çıkan haberlere göre , yatırımcılar gözlerini adalara dikmiş durumdalar. Adalara beton yığınları ile turistik tesisler yapma sanki moda haline gelmiş.Turistik tesisler ve benzeri isimler altında yatırımlarını, adaların özgür, özgün olarak ufka uzanan tepesine ve yamaçlarına dikmek üzere dozerlerini, o güzelim coğrafi dokuya ve doğal sit alanlarına yönlendirmiş bulunmaktalar…Kimi yerlerde “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş” bile.
Marmara üzerinde ünlü Yassıada tanınmaz bir hale gelmiş. Beton kanatlı kara kartal, adeta ada tepesine bir karanlık ucube gibi çökmüş ve ada çevresine dokülen hafriyat kalıntıları ve Kadıköy’deki kurbağalıdere’nin çamurları , dünyada eşine az rastlanan siyah ve turuncu mercanları yok etmeye başlamış.
“Ey Yolcu ! şiirindeki “Sakın kesme yaş ağaca balta vuran el onmaz… dizesi ile Dur Yolcu ! şiirindeki ,”Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı.” dizeleri aklıma geliyor. Bunlara ilave olarak, Ey yatırımcılar! Sakın adalarla oynamayınız ve gelecek nesillerin ahını almayınız, ülkenize kıymayınız ! söylemleri dilime dolaşıyor.Yanlışlıkları anlatmaya sözcük bulamıyorum.
Bir gazete haberine göre, Mersin’in Silifke İlçesi sahilindeki “Dana Adası “nda 3200 yıllık dev bir tersane ve 274 çekek yeri belirlenmiş. Dünyada benzeri olmayan buluntular ortaya çıkmış ve burasının M.Ö. 12′ nci yüzyıl’da “Deniz Kavimleri” olarak adlandırılan Danunalar (Denyen) adası olduğu ifade edilmekte. Yerli ve yabancıların ilgisini çekmekte.
Yine çok önemli ve anlamlı bir proje ile ada kültürünü meslek haline getirmeyi amaçlayan Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof.Dr. Semih Eryıldız ile Okan Üniversitesi Sanat tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Pro.Dr. Demet Eryıldız öncülüğünde “Adakademi Vakfı “kuruluyor ve çalışmalarına başlıyor.
Adalardaki özgün ve canlı kültür değerlerini yaşatmak, tanıtmak ve geliştirmek üzere, Su ürünleri Meslek Yüksek Okulu Kınalıada Su Sporları Kulübü bünyesinde, Sualtı araştırmalar, Heybeliadada tesislerinde, Burgaz’da Müzik , Büyükada tarihi evde restorasyon eğitimi çeşitli dillerde verilecek ve Liman işletmeciliği ve gastronomi bölümleri ile ürün tasarımı bölümleri hizmet verecek…
Ufku geniş ve çağdaş boyutları olan bu projelerin hayata geçmesi için tüm adalarda yaşayan vatandaşlarımızda yardımcı olmakta ve destek vermekteler. Kutlanacak ve desteklenecek böylesine çalışmalar varken, dozerleri adalara sokmak ,tarihe ve coğrafyaya ihanettir. kültürel tahribattır. çıkarcıların talan ve yağmalarına karşı halkımız sesini yükseltmelidir.
Ünlü bir halk sözünün ifade ettiği gibi geçmişin yanlışı geleceğe yansır, “Dedelerimiz koruk üzüm yediler, evlatlarının dişleri kamaştı.”
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, yerel yönetimlere ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlara büyük sorumluluklar düşmektedir. Aksi halde, ünlü oykü yazarımız Sait Faik Abasıyanık’ın, adalardaki çimlerin, doğal güzelliklerin ve kuşların yok edilmesine karşı yazdığı ” SON KUŞLAR” öyküsünde ifade ettiği gibi,”…Bizim için değil ama sevgili çocuklar sizin için yazık olacak.”