Süper güçler YPG’yi neden
paylaşamıyor?..
Necdet Buluz
Suriye’de neler oluyor?
Bizi en fazla ilgilendiren terör örgütleri ile süper güçlerin birlikteliği yanı başımızda bizi tehdit eden unsurlar olarak görülüyor.
Konuyu daha da açalım:
Suriye’de uzun süredir hâkimiyet kuran terör örgütü DEAŞ’ın yerini Amerika’nın silah ve hava desteği ile terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı YPG almış bulunuyor.
Şimdi dikkat:
Deyrizor’u da Amerika’nın hava desteği ile alan terör örgütü YPG böylece Suriye topraklarının % 25’inden fazlasını ele geçirmiş bulunuyor.
YPG’ ye tam destek verenin sadece Amerika olmadığını gördük. Rusya da YPG’yi tamamen Amerika’ya kaptırmamak için bu terör örgütü ile birlikte çalışıyor. Rusya, daha önce PKK’nın yanı sıra YPG’nin de Moskova’da büro açmasına izin vermişti.
YPG Sözcüsü Nureddina Mahmud’un şu açıklamasını da değerlendirmek gerekiyor:
“ABD ve Rusya’nın desteği ile Fırat’ı temizledik. Desteğin ve hava korumasının artmasını umuyoruz. Bu iki ülke ile ortak karargâh kurmaya hazırız.”
Bu gelişmeler şunu gösteriyor:
Suriye’de YPG büyük güç ve önemli toprak kazanıyor. Amerika ve Rusya’nın desteği ile de bölgede en etkin güç konumuna gelecek.
İşin en düşündürücü tarafı YPG, elindeki silahları bundan sonra kime karşı nasıl kullanacak? DEAŞ bölgeden tamamen temizlendiğine göre hala YPG aşkı ve desteği ne anlama geliyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konu hakkında söyledikleri Amerikan düşmanlığını ortaya koyarken, YPG’nin elindeki silahların bölgeyi ateş çemberine döndüreceğinin de mesajları olarak değerlendiriliyor. Erdoğan, haklı olarak “Bundan sonra bu silahlar kima karşı kullanılacak?” diye soruyor. Söylediklerine de kısaca göz atalım:
“Nerede kullanacak bu silahları Amerika? DEAŞ diye bir şey mi kaldı ortada? Suriye’ye karşı mı kullanacak? Irak’a karşı mı kullanacak? Yok. E kime karşı kullanacak? Ya İran, ya Türkiye, sıkıysa Rusya. Şimdi ben doğruları söylemek zorundayım. Ben bunu Sayın Trump’ın kendisine de söyledim. Verdikleri neydi biliyor musun? Bütün seri numaralarını belirledik, DEAŞ gidince silahları alacağız’ E silahlar hala geliyor, niye üslerin sayısı artıyor? Kusura bakmasınlar, adım adım her şeyi takip ediyoruz. Biz de gereği neyse bunu yapmanın mecburiyeti içerisindeyiz. Bu terör örgütünü korumak, kollamak, büyütmek için neler yaptığını, hiçbir inkara imkan vermeyecek açıklıkta anlatmıştır. Bunu zaten bizler de tespit etmiş vaziyetteyiz. Sırf Türkiye’nin operasyonlarına engel olmak için, bu teröristleri Amerika’nın koruması altına alan müttefikin, müttefikliğini nasıl kabul edeceğiz? DEAŞ bahanesiyle yürütülen bu sinsi oyunun gizlenebilecek tarafı kalmamıştır. Bize kimse DEAŞ ile mücadele konusunda ahkâm kesmeye kalkmasın. Çünkü Türkiye DEAŞ ile fiilen savaşan tek NATO ülkesidir.”
Görebildiğimiz kadarı ile gelişmelerin üç önemli noktası var:
Birincisi İsrail’in önünün açılması İran tehdidinin azaltılması hatta yok edilmesi, ikincisi da ileride bölgede kurulması düşünülen Bağımsız Kürt Devleti’nin temellerinin atılmasıdır. Üçüncü nokta ise, terör örgütü Türkiye’ye karşı tehdit oluşturup, gerektiğinde kara gücü olarak vekâlet savaşlarına sürüklenmesidir.
Bu noktada Türkiye’nin güvenliği öne çıkıyor.
Alınan önlemler, yapılan açıklamalar önemlidir. Türkiye’nin kararlılığı da kesintisiz sürdürülmelidir.
Bölgedeki sarsıntılardan en fazla zarar görecek ülke konumundayız. Bu noktada Rusya ve İran’a da fazla güvenmemek gerektiği gerçeğini de görmemiz gerekiyor. YPG konusunda sürekli Amerika’yı hedef seçiyoruz ama aynı örgütle Rusya’nın bağlantılarını da görmeden gelemeyiz.
Coğrafyamızda her ülke kendi çıkarları ve geleceği için hesap yapıyor. Bu nedenle dostluk ve müttefiklik konularına sığınmamak gerektiğini görüyoruz. Kendi gücümüzü ortaya koyarak, kendi göbeğimizi kesmek durumundayız.
Her zaman söylediğimizi bir kez daha yineleyelim:
Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz