Kıbrıs’ta “doldur boşalt”
müzakereleri…
Necdet Buluz
Kıbrıs’ta Türk ve Rum toplumları arasında daha önce her iki tarafın liderleri arasında başlatılan müzakereler kesintiye uğramıştı. Adada barış ve geleceğe yönelik başlatılan müzakerelerde bugüne kadar bir sonuç alınamadı. Rum tarafının ayak oyunları ve bitmez tükenmez istekleri karşısında zaten yeni ve olumlu adımların atılması da mümkün değildir.
Görebildiğimiz kadarı ile adada müzakerelerin kesilmesinde en büyük neden Rum tarafının uzlaşmasız ve küstah tutumu olmuştur. Rumlar adayı Yunanistan’a bağlamak istiyor. Türk toplumunu azınlık olarak görüyor. Böyle bir tutum sergileyen Rumların adadaki toprak taleplerini de bunlara eklediğimizde ortaya çıkan tablonun kabul edilebilirliği mümkün olabilir mi?
Dikkat edilecek olursa bugüne kadar iki toplum lideri arasında ne zaman müzakereler başlasa, en uyumlu taraf Türk toplumu olmuştur. Uyumsuzluğu gösteren, istekleri bitmeyen taraf her zaman Rum toplumu olarak görüldü. Ortada gerçek anlamda bir paylaşım ve barış isteniliyorsa her iki tarafın da uzlaşmada olumlu tavır sergilemesi gerekiyor.
Yeni başlayan müzakerelerde Rum tarafı yine aynı görüş ve düşünüş içinde olursa bundan sonra da yapılan toplantılarda olumlu adımların atılabileceğini sanmıyoruz. “Doldur-boşalt” anlamında müzakerelerle de sadece zaman kaybı olur. Durumunu düzeltmesi gerek taraf Rumlardır.
Bilindiği gibi Rum tarafı, Yunanistan, Rusya ve İsrail’den aldığı destek ve AB üyesi olmanın artılarını müzakerelerde kullanarak çok önemli haklar elde etmeye çalışıyor. Rumlar, öncelikle kendilerini bundan kurtarmalıdır. İki toplum liderinin masada aynı koşullarda ve aynı haklar çerçevesi içinde oturup konuşmaları ve öylece sonuç almaya çalışmaları gerekiyor.
Önce şu görüşümüzü yansıtalım:
Biz, hiçbir zaman özellikle uluslar arası sorunların çözümünde iletişim ağlarının sonuna kadar açık olmasından yanayız. Müzakereler de bu çerçevede yapılmalıdır. Müzakerelerde hedef, iki tarafın da “kazan-kazan” politikalarında uzlaşmaya varmasıdır. Bunun için de her iki taraf hem ödün vermeli, hem kazançlı çıkmalıdır.
Kıbrıs’ta 15 Mayıs 2015’te başlayan ancak Rum tarafının ayak oyunlarıyla birkaç kez sekteye uğrayan, son olarak Rum meclisinin 10 Şubat’ta aldığı “Enosis referandumunun okullarda kutlanması” kararı nedeniyle ara verilen müzakere süreci bir kez daha başladı.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, yeni dönemde, kimsenin müzakere masasında tek taraflı adımlar atmalarını beklememesi gerektiğini söylüyor. “Kıbrıs Türk tarafı, son iki yılda çok ciddi adımlar attı. Bu yol birlikte yürünürse sonuç alınabilir. Bu yol ancak birlikte yürünürse bizi çözüme ulaştırır” diyor.
Yukarıda da vurgulamaya çalıştığımız gibi, iki taraf da kazanmak istiyorsa, sadece elde etmekle olmuyor, verilmesi gerekenlerin de olduğunu unutmamaları gerekiyor. Bunu da zaten “kazan-kazan” politikaları olarak belirtmeye çalıştık.
Akıncı’nın şu açıklamalarını da önemsiyoruz:
“Eğer çözüm olmadan, kazılar başlarsa, işbirliği yapabileceğimiz o yerde yeni gerginlikler, yeni zıtlaşmalar söz konusu olabilir. Bize yeni gerginlikler ve yeni çatışma alanları değil, işbirliği ve zenginliklerden ortaklaşa yararlanmak istiyoruz. Bunun için de çözüm gereklidir. Ben inanıyorum ki tüm tarafların ortak paydasını bulmamız hala mümkündür. Ama zaman gittikçe daralıyor. Nisan-Mayıs ayları o açıdan çok önemli. Yazla birlikte artık bu tren bir kez daha kaçacak diye düşünüyorum. Zaman dilimi Rum tarafı takvimlerden hoşlanmasa da maalesef dar bir alandadır. Çok ciddi bir sıkışıklık olacak. Bu anlamda Birleşmiş Milletler yetkililerinin daha aktif olmaları gerekecek. ”
İki toplum arasındaki müzakerelerin neden kesilmiş olduğunu anımsatalım:
Rum Meclisi, 10 Şubat’ta Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını öngören “Enosis” referandumunun, yıl dönümünde okullarda kutlanması yönünde karar almıştı. 16 Şubat’ta Kıbrıs müzakereleri çerçevesinde yapılan liderler görüşmesinde, Rum lider Nikos Anastasiadis, kapıyı sertçe vurarak, masadan kalkmıştı. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rum tarafının “Enosis referandumunun okullarda kutlanması” kararından geri adım atmaması üzerine liderler görüşmesine katılmayacağını açıklamış ve umutla başlayan müzakereler de bu şekilde kesilmişti.
Müzakerelerin kesilmesinden sonra bir değerlendirme yapan KKTC Başbakan Hüseyin Özgürgün ise Rum Yönetimi Meclisi’nin, adanın Yunanistan’a bağlanmasını öngören “Enosis” referandumunun okullarda kutlanması yönündeki kararını, “Enosis halk oylaması dahil okullarda anılacak ve kutlanacak günlerle ilgili yetki eğitim bakanındadır” şeklinde değiştirerek, bilinen Bizans oyunlarının bir yenisini sergilediğini söyleyerek Rum tarafına büyük tepki göstermişti. Özgürgün, “Kıbrıs Türk Halkı, kamuoyuna yanlış yansıtılsa da, Rum Meclisi’nin bu kararının, Cenevre’de kopan ancak Lefkoşa’da devamına karar verilen müzakerelerin başlamasına yetmediğinin bilincindedir” şeklindeki açıklamalarıyla da sorunların bu tutum ve davranışlarla çözülemeyeceğinin altını çizmişti.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz