TBB BAŞKANI FEYZİOĞLU VE SUHEYL BATUM ARTVİN ANAYASA
DEĞİŞİKLİĞİNİ TARTIŞTI
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu “2017 Anayasa değişikliği de
küresel kuklacılar tarafından yazılmıştır” dedi.
Haber:Hayati Akbaş
ARTVİN-Artvin Barosu ve Atatürkçü Düşünce Deneği Tarafından Ahmet Hamdi
Tanpınar Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Anayasa Değişikliğini Tartışıyoruz” konulu
panele konuşmacı olarak, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin
Feyzioğlu, 24. Dönem CHP Milletvekili hukukçu Prof. Dr. Süheyl Batum Artvin
halkıyla bir araya geldi.
Programa CHP İl Başkanı Ali Yücel Kurt, Türkiye Barolar Birliği Yönetim
Kurulu Üyesi İzzet Varan, Artvin Baro Başkanı Ali Uğur Çağal, Atatürkçü Düşünce
Derneği Başkanı Ayla Varan, Yeşil Artvin Dernek Başkanı Nur Neşe Karahan,
Türkiye Kamu Sen Artvin İl Temsilcisi ve Türk Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı İsrafil
Bayrak ve vatandaşlar katıldı.
Saygı duruşu ve istiklal marşı ile başlayan programın açılış konuşmasını
Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Ayla Varan gerçekleştirdi.
Varan Konuşmasında, “Ülkece zor bir dönemden geçiyor, daha zor günleri
görmemek için de ülkenin aydınlıktan hukuktan barıştan yana yüzleri olarak elimizden
geldiğince mücadele ediyoruz. Parlamenter sisteme geçişimizin ve meclisin açılışının
üzerinden 96 yıl geçmiş olmasına rağmen parlamenter sistem ve demokrasi
tartışmalarını hala yapıyor ve gençlerimize barışın, özgürlüğün, eşitliğin, adaletin
hüküm sürdüğü bir ülke kuramamış olmanın utancını yaşıyor ve hepinizden ve
özellikle gençler sizden kendi adıma özür diliyorum. Öncelikle bu ülkenin aydın
yüzleri olduğu iddiasında bulunan bizler, demokrasinin ne demek olduğunu, önemini
insanlara anlatamamanın özeleştirisini vermemiz gerekiyor. Demokrasiyi
özümseyemediğimiz, kendi hayatlarımızın merkezine getirmediğimiz, işyerlerimize
partilerimize yansıtmadığımız yani demokrasiyi yaşatmadığımız sürece insanlara
demokrasinin önemini anlatmamızın bir etkisi olmayacağını düşünüyorum.
Zamanında demokrasinin kendileri için bir araç olduğunu söyleyen iktidar,
özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra demokrasi aracından inmiş ve kendi gibi
düşünmeyen insanlar için giderek zulüm olmuştur.
Halkımızı yüzde 51’in tahakküm ve zulmüne maruz bırakan bu iktidarın
yaptıklarında elbette bizim de payımız var. Zulme karşı haksızlıklara karşı sessiz
kalarak bile destek olduğumuzun farkına varmamız gerekiyor artık.
Ülkemizde sadece oy sayısından ibaretmiş gibi davranılan demokrasi, eşitliğin,
adaletin, özgürlüğün, insan haklarının harmanıdır ve burnumuzda tütendir. Bugün
bize düşen görev; şahsi çıkarlarımızı, kişisel hırslarımızı, koltuklarımızı bir kenara
bırakarak gençlerimize vaat ettiğimiz o barışın, adaletin, eşitliğin, özgürlüğün hüküm
sürdüğü emeğin en yüce değer sayıldığı ülkeyi kurmak için mücadele etmek.
Değerli dostlar; bugün burada çok kıymetli misafirlerimiz var. Bir tanesi aslında
bunu söylemekten dolayı büyük üzüntü ve utanç duyduğum eski parlamenter ve son
kanun hükmünde kararname mağduru bu nedenle de eski akademisyen Anayasa
profesörü değerli Süheyl Batum hocamız. Ve bir tanesi de Türkiye Barolar Birliği
Başkanı ve Cerattepe davamızda bizi hiç yalnız bırakmayan değerli hocamız profesör
doktor Metin Feyzioğlu. Ben sözlerimi daha fazla uzatmayacağım ve sözü Anayasa
değişikliklerini konuşmak üzere misafirlerimize bırakacağım” diyerek sözlerini
tamamladı.
Ardından Artvin Baro Başkanı Ali Uğur Çağal konuşmasını yaptı. Çağal, “Bu
dava hepimizin ortak davasıdır. Bu davamızın siyasi partilerle alakası yoktur. Biz
buraya Artvin Barosu olarak toplandık. Ve herkese bizim kapılarımız. Evet için
gelmek isteyenler bile gelip özgür ve demokratik ortamlarda Anayasa Değişikliğini
tartışsınlar. Bizim bir Cerattepe mücadelemiz var. Bu Artvin halkının, Artvin insanının
Türkiye’de doğa direnişinin bir örneğini vermiştik. Bu kavgamıza daha Ankara Barosu
Başkanı iken ve Barolar Birliği Başkanı iken bile gelip bizlere destek veren Metin
Feyzioğlu’na en zor zamanlarımızda yanımızda olduğu için, ve 24 saatte Artvin’e otuz
tane baro başkanıyla birlikte Artvin’e geldiği için teşekkür ediyorum. Şimdi diyoruz ki
sayın başkan ülke söz konusu gelir misiniz dedik oda bize, ben Türkiye’yi karış karış
geziyorum dedi. Onur duyduğumuz bilim adamı Anayasa profesörü Süheyl
Batum’da Edirne’den başlayarak adım adım geziyorlar. Arkadaşlar siyasi
görüşlerimizi bir kenara bırakarak etrafımızdakilerini ikna edelim. işte doğrudan
demokrasi böyle olur arkadaşlar dedi.
Çağal’ın konuşmasının ardından Süheyl Batum konuşmasının gerçekleştirdi.
Süheyl Batum, “Bu Anayasa Değişikliğini Küresel Güçler Getirdi”
Batum yaptığı konuşmada, “Bu bir parti işi değil Atatürk Cumhuriyetinin
mukadderatı, geleceği işidir. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini ilgilendiren bir
konudur.
Tek adamlık sistem olarak zamanında nasıl Osmanlı imparatorluğunu yıkılışa
götürdüyse, bizleri de uçurumun kenarına götürecek. Bu nedenle bizler 1920’den beri
tek adamlık sistemine her zaman karşı çıkmışızdır. Çünkü tek adamlık rejiminin
koskocaman bir imparatorluğu yanlış kararlarıyla yıkama götürdüğünü yaşadık. Bizler
1920 de birliktelik içinde mücadele ederek cumhuriyeti kurduk ve hiçbir zaman tek
adamlığı hiç kimseye vermedik.
Hiçbir zaman bir kişiye şu partiye oy ver veya ona oy verme diyemeyiz. Ancak
90 kusur yıl sonra Cumhuriyeti tek adamın iki dudağı arasına bırakmaya gelince ona
hep beraber hayır deriz. Bu Türk milleti kim olursa olsun zamanında Atatürk’üne bile
vermediği tek adamlığı şimdi başkasına asla vermez, vermeyecektir. İşte tarihte
yaşadığı dersleri çok iyi bilen Türk Milletinin şimdi vereceği tek bir cevap var Hayır,
Hayır, Hayır.
Bu ülke büyük bir ülke, bu millet büyük bir millet o yüzden hiç kimse bu millet
bana padişahtan daha fazla yetkiyi verir sanmasın. Bu millet birilerinin böyle
zannetmesine izin vermez.
Evet, Diyenler Neden Hiçbir Şey Anlatmıyor
Bir anayasa değişikliği ortaya kondu ve bizler çıkıp gerekçeleriyle birlikte bu
referanduma neden Hayır dediğimizi gerekçeleriyle birlikte anlatıyoruz. Ancak İktidar
partisi arkadaşlar neden Evet dediklerini anlatmıyorlar. Galiba onlarda içlerinden
hayır diyorlar. Sadece karşı tarafı yani bizleri suçluyorlar.
Bu anayasa değişikliğinde Cumhurbaşkanına öyle bir yetki veriyorlar ki meclis
ortadan kalkıyor. Diyorlar ki meclisin sayısını 600 kişi yapıyoruz yahu meclisin gücü
sayısında değildir. Önemli olan meclisin yetkisi ve gücüdür.
Bu güne kadar meclis bir kanun yapar ve cumhurbaşkanı da o kanun
çerçevesinde işleri yürütürdü. Şimdi anayasa değişikliğiyle bu yetkiyi tek imzayla
Cumhurbaşkanına veriyorlar. Tek başına istediği yeri kamulaştırabilme yetkisini bu
anayasa Cumhurbaşkanına veriyor. Tek başına istediği zaman asgari ücreti bile
istediği zaman kısabiliyor. İdareyi istediği gibi örgütleyebiliyor, istediği gibi
şekillendirebiliyor. Anayasa mahkemesinin 15 üyesi var ve bu üyelerin 12’sini
Cumhurbaşkanı, 3’ünü hükümet atıyor. Yani 15’te 15 konuşan Feyzioğlu Artvin
Atatürk Sevdasıyla yanıp tutuşan bir şehir. Meşhur Artvin Barını barbaşı Atatürk’ün
olduğu o günden beri Atabarı’na çevirip tüm Türkiye’ye sevdiren bir şehirde Atatürk
sevdasının olmaması söz konusu değil” dedi.
Feyzioğlu, Anayasa Paketinin karşılaştırmalı incelemesi satır satır çalıştıklarını
söyledi. Feyzioğlu; “Bu Anayasa değişikliğinin karşılaştırmalı incelemesinde boş laf
yoktur hikâye yoktur. Her şey çalışılmış olarak buradadır. Takla attığı zaman menfaat
elde edecek birilerine değil, aksine isimleri duyduğunda işten atılacak, KHK’lere
yazılacak gerçek anayasa hukukçularına hazırlatılmıştır. Benimde içinde olduğum bir
heyet hazırlamıştır.” dedi.
Feyzioğlu Bölücü Terör Örgütü Liderinin yazdığı mektubu salondakilere
göstererek “Bu Bölücü Terör Örgütü çete reisinin hapishanede yazdığı söylenen, ama
üzerinde bir hükümlü mektubudur görüldü kaşesi taşımadan kıtalar arsı gidip gelip
son hali verilmiş olan mektubudur. Bu mektup 2013’te 21 Mart’ta zorla yetiştirilmiştir.
Mekrimekri nidalarıyla, gözyaşlarıyla okutuluş, barış geliyor barış diye insanlar şimdi
bir kısmı FETÖ’den hapiste, bir kısmı bölücü örgütten hapiste, kalanları da daha hızlı
takla attıkları için milletvekili veya televizyonda yorumcu. Barış geliyor barış diye bu
mektup okutulmuştur. Gözyaşları içinde karşılatılmıştır insanlara. Bir algı operasyonu
yapılmıştır. Bu mektup barış değil savaş getiriyor dediğimizde korkunç felaketlerin
habercisidir dediğimizde el birliği ile bize saldırmışlardır. Bugün kendini inanılmaz bir
süratle milliyetçi ilan etmiş tetikçiler. Hemen arkasında ben milliyetçiliği ayaklar altına
alırım cümleleri maalesef en yukardan duyulmuş. Habur’da çadır mahkemeleri
kurulmuş, pişman değilim teröristleri sen pişmansındır, sen geç Anadolu’nun içlerine
duymadın mı barış süresi hepimiz kelebek olduk diye çadır tiyatrosundan içeri
salmışlardır talimatla” dedi.
Bu mektubun okunmasında birkaç gün sonra bir gazetede iki gün süren
‘Mektuptan Barış Değil, Ortadoğu’ya Savaş Çıktı Aldatıyorlar’ başlığıyla yazı dizisi
yazdığını kaydeden Feyzioğlu şunları söyledi: “Ben dahi değilim. Metni okudum ve
anladım. Çete reisi diyordu ki Ortadoğu’da sorunu çözümü için Türkiye dahil tüm
ülkelerin sınırlarının değişmesi lazım. Türkiye’nin Irak’ın, İran’ın Suriye’nin sınır
değişikliğine, sevgi pıtırcığı haline getirilmiş, barış elçisi diye takdim edilmeye
başlanmış bebek katili mektup yazdı diye sınır değişikliğine razı olmayacağını
biliyorduk ve savaşın habercisi olduğu belliydi. En milli kaygı ile yazdık ki ‘Bu sizi
aldatıyor aldatılmayın’. Sonuç ne oldu 3 yıl boyunca valilerimiz şehirlerinin göbeğinde
asfalt kazınıp altına mayınlar döşenirken askerimize polisimize operasyon izni
vermedi. Bunun bilançosu yüzlerce vatan evladımız asker, polis şehit oldu.”
Feyzioğlu, 2017 Anayasa değişikliğinin küresel kuklacılar tarafından yazıldığını
ileri sürerek “Tıpkı 2010 Anayasa değişikliği öncesinde ki 2008 yılındaki kumpas
davaları gibi Habur’da ki gibi, Esad’ı Esed yapıp, Suriye’nin bölünmesini Türkiye
eliyle sağlayan Suriye’nin kuzeyinde bölücü örgütünün yavrusunun Türkiye eliyle
yaratılmasını sağlayan Büyük Orta Projesi gibi ki, bu projenin Türkiye’ye satışı Yeni
Osmanlı adıyla oldu. 2017 Anayasa değişikliği de küresel kuklacılar tarafından
yazılmıştır. 2008 kumpas davaları küresel kuklacılarındır, 2010 Anayasa değişikliği
küresel kullanıcılarındır. 2008 davaları ile milli unsurlarımız zindana atılmasaydı 2010
ne yapıyorsunuz diyenler olurdu. Önce 2008 açtıkları davalarla 2010’un önünü
açtılar, 2010’da ki davlarla yüksek yargıyı yerle bir ettiler. Tamamen yargı ele
geçtikten sonra bu savaş habercisi yol haritası mektubu yazdırdılar ve askerimize
polisimize 3 yol boyunca şehirlerimizin bir ayaklanmaya hazır edildiği sürede devletin
egemenliğinden vaz geçmesini zorladılar adeta. Bu büyük bir projedir. 2017’de bunun
devamıdır. O yüzden belgelerle anlatıyorum” dedi.
Eline bir kitap alarak bu kitabın bölücü terör örgütü liderinin İmralı Notları adli
bir kitabı olduğunu kaydeden Feyzioğlu okuyup bir kez daha milletimizi
kandırmasınlar diye içindeki devletin bildiği milletin bilmediği gerçeklerin bazılarını
açıklamakla görevli olduğunu söyledi. Feyzioğlu kitabı satır satır okuduğunu
belirterek ” Barış geliyor barış diye birileri ağlama provası yaparken, İmralı’da
Anayasa müzakeresi yapılıyor. Yeni Anayasa müzakeresinin bir kısmı İmralı’da
yapılıyor ve kurulmuş olan anayasa değişikliği masasına bebek katilinin görüşleri
olgunlaştırılıp taşınıyor ve götürülüyor. Ve tutanak tutuluyor bu görüşmelerde. Bir
tutanak Milli İstihbarata veriliyor, öbür tutanak görüşmeye katılan milletvekillerine
veriliyor. Görüşmeye katılan milletvekilleri bunları Almanya’da bastırdı. Bu kitap işte o
basılan kitap. Kitabın 22’nci sayfasında soruyorlar ‘Eyaleti zorlayalım mı? Anayasa
değişikliğinde adıyla eyalet isteyelim mi? Şimdi yasa dayatırsak büyük alerji yaratır
sakın, ileride. Avrupa Birliği Özerklik Şartında ki çekincelerin kaldırılmasını
sağlayalım.
Bu anayasanın 123 ve 124’üncü maddeleri eyalet benzeri coğrafi yapı
kurulmasına izin veriyor. 124’üncü madde ve 123 Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
istedikleri isimle bir kamu tüzel kişiliği kurulmasına kanun olmadan izin veriyor.
Cumhurbaşkanı dilerse yerel güvenlik ve eğitimde iş birliğini sağlamak üzere şu
şehirleri, şu kamu tüzel kişiliğinin altında topladım diyebilir” dedi.
Türkiye’nin Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartına çekinceler koyarak
taraf olduğunu dile getiren Feyzioğlu, “Bölücü terör örgütü liderin çekinceler kaldırılsın
eyalet kurulmuş sayılır dediği çekinceler kaldırıldığında belediye silahlı polis gücü
kuruyor. Belediye okulu kuruluyor. Bu çekinceleri tek imzayla kaldırma yetkisi tek
imzayla başkana veriliyor bu anayasaya göre. Bu çekinceleri bir imzayla başkan
kaldıra yetkisi verilirse, o imza bugün olmazsa yarın, yarın sabah olmazsa dayarın
akşam atılır. Bu 2017 anayasa değişikliğinin 2010’da ki gibi küresel kuklacı projesi
olduğunun buz gibi ispatıdır. Bu Türkiye’nin intihar fermanıdır. Bu sebeple, Süheyl
Batum, Yusuf Halaçoğlu, ben her türlü tehdide, her türlü saldırıya, her türlü hakarete,
her türlü baskıya rağmen Kuvaiyi Milliye ruhuyla farklı siyasi düşüncelerden insanlar
bir Kuvayı Milliye ruhuyla mücadele etmektedir. Bu mücadelenin sebebi bir siyasi
partinin zarar görmesi yada bir siyasi partinin yararlanması değildir. Hiçbir siyasi
partinin konusu değildir. Türk milletinin asilin konusudur. Vekili aşmıştır. Bu mesele
asile intikal etmiştir. Asil olan millettir. Bu sebeple Hayır diyoruz. 80 milyonluk dev bir
ülkeyi bir kişinin, bilgi, ihtiras şahsi yeteneklerine bilgisizliğiyle sınırlamak, Türkiye’yi
bir kişiye eşitlemektir. Türkiye bir kişi değildir. Bir kişiyi kırarsınız, meclisi yani milleti
kıramazsanız” diye konuşmasını sonlandırdı.